Hakan Muhafız: Geç kalmış bir ilk sezon yorumu

Hakan Muhafız: Geç kalmış bir ilk sezon yorumu
Netflix’in ilk Türk orijinal dizisi Hakan: Muhafız’ın ilk sezonunu epey bir gecikmeyle hatta tam da Netflix 3.ve 4. Sezonların onayını açıklamışken tamamladım. Konuya direkt bir itirafla girmek isterim; diziyi beklediğimden daha çok sevdim. Bu beklenti düşüklüğümün sebebi sanırım diziye biraz geç başlamam ve bu sırada başta Ekşi Sözlük olmak üzere türlü çeşitli mecralarda diziyle ilgili dönen şakaları bolca okumamdı. Kendi fikrim ise dizinin elbette geliştirilebilir tarafları olmakla birlikte temelde sağlam bir 10 bölüm olduğu. Yine de 3.ve 4.sezona yetecek kadar hikaye var mı bu haliye açıkçası ona da pek emin değilim.

Çağatay Ulusoy’u Hakan rolünde epey sevdim. Belki aynı hikaye iki saatlik versiyonu ile ekranda olsa ‘Oehh’ deyip kanal değiştirirdim ama yaklaşık kırk dakikalık bir sürede Çağatay Ulusoy’un İstanbul’u kurtaracak Hakan olması ile ilgili çok sorunum olmadı. Birden bire kırk yıllık kahraman gibi davranmamasını ve o hafif şaşkın halini de özellikle beğendim, bence olmuş. Uyarlandığı yerli romanı okumadığım için bir şey diyemiyorum ancak Hakan bana (eminim başkalarına da olmuştur) Harry Potter’ı da hatırlattı ve Harry’nin de ilk tanıştığımızdaki tedirgin hallerinin yerini kararlı bir kahramana dönüştürmesini Hakan’da da göreceğimize şüphem yok.

Aynı şekilde Hakan’ın aşık olduğu Leyla rolündeki Ayça Ayşin Turan’ı da beğendim fakat ikisinin arasındaki aşka pek de ikna olmadım diyebilirim. En azından bize gösterileni kadarını düşünürsek Hakan’ın İstanbul’u mahvetmek ve bu uğurda ölen babasını hiçe saymak pahasına Leyla’yı kurtarmaya gideceği kadar büyük bir aşk görememiştim ortada, varmış demek.


Bence dünyayı Zeynep kurtarsın gerekirse 

Hikayenin bir diğer kadın kahramanı, Hakan’a ufaktan yanık ve süper kahramanlık işlerinin içinde büyümüş Zeynep rolündeki Hazar Ergüçlü’ye ise bayıldım. Her ne kadar en klişe replikler Zeynep’e düşmüşse de bunların gözümüze batmasına engel olacak kadar inandırıcı geldi bana. İlerleyen bölümlerde Zeynep’e iyice bayılacağız gibime geliyor.

Hikayenin gerçek kötülerden bile daha karanlık kötüsü Faysal rolündeki Okan Yalabık için objektif bir değerlendirme yapacak durumda değilim zira kendisi hayatta en hayran olduğum insanlardan biri, ne yapsa ayıla bayıla izlerim. Karısını geri getirmek için Hakan’ın kanını almaya çalışırken ortalığı hepten karıştıran Faysal için uygun bir seçim bence, zaten dediğim gibi kendisini uygun bulmadığım bir rol olmadı bugüne kadar.

İstanbul sahneleri İstanbul’u hiç görmemiş bir insanın kopup buralara gelmesini sağlayacak kadar güzel olmuş bence, Netflix’in de belirttiği gibi dizinin bir başrolü de İstanbul olmuş. Dizi bitince tarih kitapları okuyasım, defalarca önünden geçtiğimiz yerlere bir de bu gözle bakasım çok geldi.

Dizinin bir kısmında çok klişe replikler ve haller de gördük tabii, o kadar fazla süper kahraman hikayesi izledik ki bugüne kadar, hiç görülmemiş bir şey yapmak herkes için zor. Yine de  ilk deneme için iyi denebileceğini düşünüyorum. Bir takım dijital işlerde gördüğümüz cümle aralarına küfür koyup kahramanların özgürce içki içip seks yapmasını yenilik olarak görmemişler en azından. İkinci sezonda da izleyici olarak beni yazabilirler. İyi seyirler dilerim. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER