Durakta otobüsü...
Parkta oyun oynayan çocuğu...
Vaktinde vapuru yakalamayı...
Kasada sıranın gelmesini...
Sahiden kaç yıl bekledim? Tüm bunların kaç saatini aldığını
hesapladın mı? Hiç düşündün mü ömrünün ne kadarını kendini düşünerek
yaşadığını? Oysa sevdin, çok sevdin ve hep onu bekledin. Sıkılmadan, bıkmadan,
yılmadan...
İşte Songül tam da bunların cevabını veriyor bize. Esenler
otogarının -2. katında bulunan bakımsız tuvalette başlıyor hikayesi. Titizlikte
master yapmış kadını orada görünce kahkaha atmaktan kendinizi
alıkoyamıyorsunuz. Bir taraftan kendinizi de tam orada hissediyorsunuz. Songül
günlük yazıyor, Songül'ün hayalleri var, Songül günlüğünü kitap haline getirip
Nobel ödülü almak istiyor. Hayal kurmak bedava da... Sonra yaşadıkları geliyor akla ve aslında istemiyor artık yaşamak.Hayattan bir an önce vazgeçip
kurtulmak istiyor. Ama düşündüğü gibi pek de kolay olmuyor ölmek.
Murat İpek'in yazıp Barış Dinçel'in yönettiği oyunu sahnede
adeta kalabalık ekipmişcesine tek başına Günay Karacaoğlu oynuyor. Oynuyor da
oynuyor. Birden fazla yerde birden fazla insanmış gibi oynuyor. Oysa hepsi
Songül. Hepsi onun acıları, aldatılmışlıkları, sevinçleri, saflıkları,
heyecanları, aşkları, hayal kırıklıkları... Sonra bir bakıyorsun sen aslında
Songülmüşsün. Çiğdem Erken'e ait keyifli müzikler ve yine oyunun rejisi olan
Barış Dinçel imzasını taşıyan kostüm ve dekoruyla muhteşem bir oyun izliyoruz. Bütünüyle
eksiksiz olan nadir oyunlardan diyebilirim.^^
Songül bir ara diyor ki "Öküz sevgini öküz severek
göstereceksin. İnsan severek değil. İnsanları öküz sever gibi
sevmeyeceksin."(Bu arada bu söz oyun içerisinde en sevdiğim
repliklerdendi.^^) Evet oyun bir kadın tarafından sahnelenirken bir kadını çok
seven, manyak gibi seven, ölümüne seven erkeklerden bahsederken; bir yanda da
yazarın Songül aracılığıyla erkek dünyasından olaya bakışını hatta -bence-
cinsiyet ayrımı yapmadan direk insanlığa seslendiğini görüyoruz. Üstelik
günümüz ilişki durumlarını, teknolojinin bizlere neleri sağlayıp neleri
sağlayamadığını "dan" diye yüzümüze vuruyor. Güncel konular mis.
Bizi yaşadığı olaylarla bizim yaşadıklarımızı yansıtan
Songül, kendisinden çok ama farklı olan ancak sonunda tam da en çok sevenin
karşı taraf olduğu bir evliliğe tutunmuşken kendine geliyor. Kendini buluyor,
ne için beklediğini, kim için beklediğini, gerçekten ne istediğini buluyor.
Belki en huzurlu olacağı anda huzursuz olduğunu anlıyor.
Aşk Ölsün; ilk sahnesinden son sahnesine kadar asla
sıkılmayacağınız, birçok şeyi sorgulayacağınız, kahkahadan gözlerinizden yaş
gelirken bir anda boğazınızda bir şeyin oturduğunu hissedeceğiniz muhteşem bir
oyun.
"Allah'ım kaşık kadar yarattığın kızına neden kepçe
büyüklüğünde yürek koydun?" Bu sözün hala kalbimin ta en içinde... Seviyorum
seni Songül, seviyorum bizi...
Sevgiler...
* Oyundan bir replik. Ayrıca oyun çıkışında seyircilere dağıtılan nikah şekeri var ve içerisinde oyuna ait replikler. Benim payıma bu düştü.
OYUN KÜNYE BİLGİLERİYazan: Murat İpek
Yöneten: Barış Dinçel
Oynayan: Günay Karacaoğlu
Sahne ve Tasarımı: Barış Dinçel
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Müzik: Çiğdem Erken