Meşhur yemek ve yarışma programı MasterChef’in Türkiye
versiyonu geçtiğimiz hafta TV8 ekranlarında yayına girdi. Daha önce Öykü Serter’in
sunumuyla Show TV ekranlarında da izlemiştik programı ancak o zamanki versiyonu
nasıldı tam hatırlamıyorum açıkçası, onunla karşılaştıramayacağım o yüzden
yenisini.
Programla ilgili hislerimi yazmadan önce belirtmek isterim
ki MasterChef’in orijinal versiyonunu ayıla bayıla izleyen birisiyim. Sadece
MasterChef’i değil, MasterChef Junior’ı da sezonlar dolusu büyük bir
hayranlıkla izlediğimi de ekleyeyim. El kadar çocukların yemekle olan haşır
neşirliği, bıçak tutuşları, fırın kullanmaları, menü bilgileri ve en çok da ruh
hallerini nasıl güzel taşıdıkları hep bir ibret ve sıklıkla kendinden utanma vesilesi
benim için.
Bütün bu bilgiler ışığında
programın yerli versiyonundan elbette efsane bir performans beklemiyordum ama
izlediklerimin bu kadar moralimi bozacağını da tahmin etmemiştim. ‘Bunca
kargaşada moral bozacak bunu mu buldun?’ diye sorabilirsiniz ama üzüldüğüm şey
programı sevmemem değil tabii, canımı sıkan bu uyarlamanın aslında çok geniş
kitlelere yayılan bir davranış şeklinin göstergesi olması. Bir yemek programı
formatını alıyoruz, program Yemekteyiz filan değil bu arada, MasterChef, daha
adından bile yarışmacıların iyi yemek yapmasını bekliyoruz. Yarışmacılara bir
bakıyoruz, bir tanesi ‘Hiç hindi görmedim’ diyor, bir tanesi avokadoyu az önce
duymuş. Hindi görmemek de, avokado duymamak da problem değil tabii ama o zaman
MasterChef’de yarışmasalar mı? Sadece bu iki örnek değil elbette,
yarışmacıların çoğunun yemekle olan ilişkisi herhangi bir programa katılan
yarışmacılardan fazla değil. Uzun zamandır yarışma, akşamüstü kuşağı ve reality
show izleyenler çoktan görmüştür ki yarışmacıların bir kısmı profesyonel
yarışmacı. Halbuki çok güzel yemek yapan, kendini bu konuda geliştirmek isteyen
birçok insan var ve eminim yarışmaya da başvurmuşlardır. Bir şeyi alırken
sadece ‘Ne kadar kavga gürültü çıkar?’ diye bakar hale gelmiş gibiyiz ve o
yüzden ekranda ne olursa olsun hep aynı şeyi izliyoruz sanki. Yemek programı,
gelin kaynana yemek pişen programlar, sadece gelin kaynana olan programlar,
gözetleme programları, Survivor, teknedeki yarışmalar ve şu an aklıma gelmeyen
ne kadar program varsa hepsinde bağrışan insanlar görüyoruz, kavga olmayan
yerden rating çıkmaz gibi bir akıştayız.
Gelelim jüriye. Alanlarında
değerli insanlar olduklarından hiçbirimizin şüphesi yok ancak o bağırıp çağıran
jüri tavrı maalesef yerli ekran için pek olmuyor, çok devşirme duruyor. Bir de
hali hazırda orijinal programda izlediğimiz üçlü bir jüri var, bu kadar aynısı
olmaya çalışmaya gerek var mı? Fruit Ninja gibi bıçak kullanıp dalındaki
sebzeyi yarım saatte şölen yemeğine dönüştüren yarışmacılara bu kadar uzak
kaldık da birebir olması için jüriye mi geldik? Bağırıp çağırmasınlar demiyorum
ama umarım ilerleyen bölümlerde biraz daha kendileri gibi olurlar.
Yarışmacılara başarılar ve
izleyenlere iyi seyirler dilerim. Afiyet olsun.