Show TV’nin meşhur programı Gelin Evi’ni izlerken hüzünleniyorum zaman zaman. Gelinlerin birbirlerinin özene bezene yaptıkları çeyizlere, en güzeli olsun istedikleri düğün günlerine, gelinliklerine, kına kıyafetlerine, her biri için belki günlerce düşündükleri çatal bıçaklarına hunharca atıp tutmaları moralimi çok bozuyor. Yemek takımının kenarındaki gümüş çizginin bıçaktaki pırıltı ile uyumunun bir insan ömründeki yeri altı saniye bile olmamalı bana kalırsa ama mesele o değil, insanlar kendileri için çok kıymetli olan bir şeyi paylaşıp başkaları da onu konsept gereği beğenmeyince üzülüyorum, elimde değil. Bölümlerin birinde kızcağızı ısrarla ‘Trabzon düğününde horon çaldırmamışsın, hep kendin seçmişsin müzikleri’ diye hırpaladılar misal, kız da ‘Eşim müzikleri seçmeme izin verdi’ diye geçiştirdi. Damat söyledi sonra, babası vefat etmiş yakın zaman önce, ‘Oynayamazdık biz’ dedi. Şimdi neden yaşansın böyle bir durum değil mi?

Aynı şekilde TV8’de yayınlanan Bugün Düğünümüz Var programını izlerken de üzülmekten kendimi alamıyorum.  ‘Düğün günü gibi zaten stresli ve telaşlı bir güne bir de ulusal bir kanal eklemeyi niye ister insan?’ diye düşündüm ilk önce- kendi düğünümde düz kameramanı bile pek de istemeyen biri olarak TV8 kamerası ile dolaştığımı düşünemiyorum zira- ama işte malum ödül var, bir de heves etmişler belki, bilemezsin ki. Yine de çiftlerin hayatlarının o kadar kıymetli bir gününün daha önce hiç görmedikleri iki kişilik halk jürisi ve bir de diğer çiftler tarafından bu kadar kırılıp dökülmesi üzücü. ‘Saçını hiç sevmedim, gelinliği berbat, ilk dansları çok sıradan’ diyebiliyor birisi bir nefeste ama kız belki kendini sadece o saçla iyi hissetti, belki bir tek o gelinlikle mutlu oldu ve yıllardır ilk danslarını etmeyi planladıkları şarkı o sıradan ilk dansa eşlik eden müzik. Herkese beş altı puan veren bir kızcağızın herkesten bir puan aldığını gördüğü an çok üzdü misal beni, ne gerek vardı?

‘E dertleri ne, çıkmasınlar televizyona o zaman?’ da diyebiliriz tabii ama yetişkin insanların ne yapacaklarına karışacak değiliz, programları izlemek ya da izlememek elimizde sadece. Ancak geçtiğimiz hafta Show TV’de tanıtımını gördüğüm Bebeğim Yolda programı için bunu söyleyemeyeceğim zira işin içinde hamile insanlar var. Buyurun tanıtım metnine bir göz atalım:

En zevkli anne adayları, sizler için Show TV’de muhteşem bir yarışma başlıyor; Bebeğim Yolda! Show TV’de yakında izleyicileriyle buluşacak olan Bebeğim Yolda’da rengârenk bebek partileri, birbirinden farklı bebek mevlidi masaları, el emeği ile örülmüş dolu dolu bebek bohçaları ve bebek odaları sergilenecek! 

Karnı burnunda insanların birbirlerine ‘Senin yaptırdığın patikler değil, benimkiler güzel olmuş’ demesi, ‘Senin yeni doğan kıyafetin en cici değil, benimki aşırı cici’ diye belki kavgalara karışması, bu sırada yaşayacakları en ufak bir stresin bile bebeğe etkisi ne olacak? Başka insanların henüz doğmamış çocukları ile ilgili bir konuda jüri olma hakkını kim kendinde görebilecek? Programı izleyen başka anne adaylarından belki tek bir yeni doğan cicisi bile hazırlayamayacak olanlarının çok üzüleceklerini ne yapacağız peki?  Hamile kadınların stres yaşayacak ve dert edecek zaten bin tane konusu varken bunlara bir yenisini ekliyorsak bununla nasıl mutlu olacağız? Acaba biz nerede duracağız?

Tıpkı diğer programlarda olduğu gibi bunda da katılım gönüllülük esasıyla olduğundan ‘Aman onun da derdi bize mi düştü? İstemeyen katılmasın’ denebilir tabii ve herkes kendi sorumluluğunu taşır ama işte diğerlerinden farklı olarak bunda tüm mevzu etrafında kurguladığımız canlar henüz aramızda bile değil. Neresinden baksan can yakıcı, kalp kırıcı, çok yanlış bir şey üzerinden tüketimi boş yere arttırıcı geldi bana bu program. Umarım öyle olmaz. Tüm yarışmacılara başarılar ve tüm bebişlere çok mutlu bir ömür dilerim şimdiden. İyi seyirler.

*Fotoğraf programın resmi Twitter hesabından alınmıştır.