Sinema tarihinin en iyileri söz konusu  olduğunda iddialı konuşmuş oluruz belki ancak İnanılmaz Aile’nin (Incredibles) en sevilen animasyonlar listelerinin vazgeçilmezlerinden olacağı da aşikar. Kanıtı da aradan geçen 10 yılı aşkın süreye rağmen ikinci filmi hala aynı heyecanla, aynı sabırsızlıkla bekleyen kalabalık izleyici kitlesi.

İnanılmaz Aile 2 (Incredibles 2) filmi 14 yıllık bekleyişin ardından geçtiğimiz 14 Haziran günü Amerika başta olmak üzere dünyanın hemen her yerinde vizyona girdi; hatta vizyona girdiği hafta sinema tarihinin en iyi açılış yapan animasyonu oldu. Hayal kırıklığı yaratan tekrar yapım (remake) sayısının katlanarak arttığı bugünlerde İnanılmaz Aile 2 filmi hem günümüze ayak uydurabilmesi, hem süper kahramanlığa farklı bir perspektiften yaklaşabilmesi hem de ebeveyn ile çocuklar arasındaki çatışmaları Parr ailesinin sıcak ve samimi dünyasına dahil edebilmesiyle açıkçası umut veriyor. Bunları ben söylemiyorum tabi, filmi henüz izle(ye)memiş biri olarak yabancı kaynaklardan okuduğum eleştirilere, yorumlara dayanarak konuşuyorum. Bahsetmek istediğim konu da aslında bu, İnanılmaz Aile 2 filmini izleyemiyor oluşum, oluşumuz.

Türkiye’de İnanılmaz Aile 2 filmini merakla bekleyen geniş bir kitle olduğunu biliyorum. Zira geçtiğimiz son iki-üç yılda sosyal medyada ya da internette filmle ilgili her türlü gelişme ilgiyle takip ediliyordu, hatta takip etmeyenler bile  “Sahi ne oldu o filmin ikincisi?” diye sorarlardı bana. O halde şimdi filme ne olduğuna gelelim artık.

Her ne kadar Box Office Türkiye filmin vizyon tarihi olarak 22 Ağustos’u verse de filmin dağıtımcısı United International Pictures’ın (UIP) resmi internet sitesi ve IMDB’ye göre film Türkiye’de 28 Eylül tarihinde vizyona girecek. İtalya (19 Eylül) ve Almanya’nın (27 Eylül) dünyada en son Türkiye’de vizyona girecek olması ise şaşırtıcı. Burada dağıtımcıları eleştirmek gibi bir hataya düşmeyeceğim elbette, sonuçta yılların verdiği bir tecrübeyle hareket ediyorlar (zaten izleyiciyi sayılarına bakanlar yaz aylarında Türkiye’de bu sayının nasıl düştüğünü göreceklerdir). Hele ki bir animasyondan, hem de yediden yetmişe herkesin severek izleyeceği bir animasyondan söz ediyorsak filmi bayram, seçim ve üniversite sınavlarının gündemde olduğu dönemde vizyona sokmamak mantıklı bir tercih. Peki Eylül sonuna dek beklemek ne kadar doğru?

UIP ile bu konu hakkında gelecek haftalarda,denk geldiğimde zaten konuşacağım çünkü nasıl düşündüklerini, hangi kitleyi hedef aldıklarını gerçekten merak ediyorum. Zira filmin DVD’sinin Eylül ya da Ekim ayında raflardaki yerini alması bekleniyor, bu da yüksek çözünürlüklü korsanının ulaşılabilirliği anlamına geliyor. Hem vizyon tarihlerinde internette dolanması hem de bu korsanın orijinal dilde olması (çünkü sırf dublaj olduğu gerekçesiyle animasyonları salon yerine evde izleyen geniş bir kitle var) gişedeki başarısını olumsuz yönde etkileyecektir. Korsana karşı yaptırımın Almanya’daki katılıkla uzaktan yakından alakası olmayan ülkemizde insanların sinema salonlarını ne denli tercih edeceğini merak ediyorum, çocuklarla izlemek istemeyenler de cabası.

Açıkçası bu soruyu dağıtımcı firmaya yöneltmek daha sağlıklı olacaktır, fırsat bulduğumda soracağım zaten, ancak eğer film Amerika’da rekor açılış yapıyorsa ülkemizde de yaz aylarına kıyasla gişede hatırı sayılır bir başarı elde edeceğini ileri sürmek pek de yanlış olmaz. Hele de filmi orijinal dil seçeneğiyle vizyona soktunuz mu, tadından yenmez. Zira vizyonun sakin olduğu (eğri oturup doğru konuşalım, insanı heyecanlandıran kaç film var yazın?) yaz döneminde potansiyelinin üzerine bile çıkabilir. Ama tekrar söylüyorum, gişede çuvallama riskine girmektense korsanın ulaşılabilirliğine rağmen sinema salonlarının dolduğu dönemi tercih etmeleri de oldukça anlaşılır.

Benim sitemim biraz da filmi izleyememekle alakalı. Yıllardır beklediğim film sonunda vizyona girmiş, onlarca eleştiri yazılıp çizilmişken insan kıskanıyor. Belki de şımarıklıktır benimki, bilemiyorum ama dünya ile aynı anda izlemeyi tercih ederdim. Vizyon tarihini birkaç hafta erkene çekmelerine bile razıyım, o kadar sabırsızım. Ama 14 yıl beklemişim, üç ay daha niye bekleyemeyeyim, değil mi? Bekleyemiyor insan işte…