Haftanın kitap önerisi: Telgraftan Tablete

Haftanın kitap önerisi: Telgraftan Tablete
Yaşım itibarıyla ucundan bucağından bir Y kuşağı (1980-1999 doğumlular) mensubuyum. Bundan on sene önce yaptıklarıyla belki X kuşağına saç baş yolduran, ‘Ben nerede yanlış yaptım?’ şarkıları söyleten, aynı zamanda onları hep şaşırtan ve gençlerin uzaydan geldiğine inandıran bir kuşak. Hâlbuki şimdi gelen Z kuşağına bakınca (2000 ve sonrasında doğanlar) adeta emekli bir devlet memuru yaşıyormuş içimizde, öylesine bambaşka bu arkadaşlar. Kuşaklar arası farkın hem bu kadar hızla açıldığı hem de kuşakların bu kadar iç içe geçtiği başka bir dönem yaşanmış mıdır bilmiyorum.

Çalıştığım iş yerinde 1995’te doğan insanlar var mesela, ‘1995’te doğmak ne demek?’ diye bakıyoruz birbirimize. Magic Box-Star 1 geçişinde daha dünyada değilsin mesela, yok artık? Öte yandan yine aynı yerde benim ortaokula başladığım sene bu şirkette işe girmiş insanlar var, haliyle onlar için de benim anlattığım herhangi bir şey ‘Neyse dinleyelim de üzülmesin’ olarak değerlendirilebilir, neler neler görmüş ve ne söylersen söyle sonunun nereye gideceğini biliyor, bilmese de bildiğine inanıyor. Kendimi en yaşlı hissettiğim anlar Twitter’da dizi fandom yazışmalarına denk geldiğim anlar mesela, ben ne ara ‘Neyden bahsediliyor?’ diye soran karanlık tarafa geçtim. Bunun bir de ev versiyonu var, çocuğum olmadığı için kuşak çatışmasına o açıdan yaklaşmam pek mümkün değil ama dört yaşındaki çocuğuna laf yetiştirmeye çalışırken tıknefes olanlar vardır hepinizin hayatında, belki o sizsinizdir hatta.

Hayatta aklımın ermediği her konunun çözümünün daha çok okumak olduğuna inandığımdan (bu kuşaktan mıdır bilmem) bu konuda da şahane bir kitap okudum ve hemen size de önermek isterim. Evrim Kuran’ın Destek Yayınları’ndan çıkan kitabı Telgraftan Tablete adından da anlaşılacağı gibi kuşaklar arası farkları, farklı kuşakların özelliklerini, bir arada yaşamak için kuşakların birbirini anlamasının önemini öyle ders gibi parmak sallamadan,  akılda kalacak, belki birine kızmadan önce ‘Ama bir dakika, neyse bu sefer de öyle olsun’ dememizi sağlayacak şekilde anlatıyor. Bence bu kitabı okuyun ama hele de çocuğunuz varsa, kalabalık bir iş yerinde çalışıyorsanız, öğretmenseniz ya da gençlerle bir arada bir mesleğiniz varsa kesin okuyun. Son olarak kitabın ithaf kısmına ziyadesiyle bayıldığımı belirtir (ne güzel anlatmış birkaç kelimeyle köklerimiz ve kanatlarımızı), iyi okumalar dilerim. 

*Fotoğraf Destek Yayınları'nın Twitter hesabından alınmıştır.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER