Drama Summit West’teki panellerden çıkan bir başka sonuç ise artan rekabetin yarattığı finansal zorluklar için özellikle Avrupa ülkeleri ve Kanada’daki ortak yapım teşviklerinin çözüm olduğu. Başarının hemen her ülkede daha zor elde edilir hale geldiği bu günlerde ne kanallar, ne stüdyolar, ne de dağıtımcılar bir projeye çok bütçe ayırmaya istekli. Ortaya çıkan boşluk yapımcılar için zorluk yaratsa da kaynak problemlerini bir şekilde aşan yapımcılar, dizilerinin yayın haklarını koruyabiliyor. Yayın haklarının muhafazasının yanısıra pazarın farklı öğeleri arasındaki güç dengeleri değişirken dijital platformlar, pek çok yazar ve yapımcıya eskiden hayal edemedikleri bir yaratıcı özgürlük sunuyor.
Biraz bu yüzden, biraz dijital platformların küresel başarısından yazar ve yapımcılar dijital platformlara dizi satmak için hevesli. Şimdiye dek Amazon, Netflix ve Hulu en çok konuşulan platformlar olsa da YouTube Red ve Facebook’un hızlı bir şekilde içerik aldığı organizasyonda birkaç kez dile getirildi. Ayrıca BritBox, Machinima, Shudder ve Sundance Now gibi diğer şimdilik küçük dijital platformlar pazara girmiş durumda. Artan sayının sektöre etkilerini anlamak için ise henüz oldukça erken.
Organizasyonda konuşulanlara bakınca özellikle Netflix ve Amazon gibi platformlar, tüm dünyadaki içerik üreticilerini heyecanlandırıyor. Organizasyondaki izleyici sorularından bu platformların nasıl içerikleri tercih ettiklerinin büyük merak konusu olduğu ortadaydı. Netflix’in uluslararası orijinal içerikten sorumlu yöneticisi Erik Barmack’a bu yönde sorular geldi. Barmack, genişlerken girdikleri pazarlarda sırayla ilerlediklerini söylerken heyecanlı bir Rus yapımcının sorusu üzerine yakın zamanda Rusya’ya yönelik bir planları olmadığını belirtti. Barmack, Netflix’in ser verip sır vermeme geleneğine uygun olarak diğer sorulara detaylı yanıtlar vermedi. Kendilerini başka platformlarla karşılaştırmadıklarını belirtmesinden çıkardığım şirketin sahibi olduğu ve basınla paylaşmadığı büyük data bilgilerinin kararlar için önemli olduğu. Yine Barmack çok net konuşmasa da yakın zaman için önceliğin Avrupa pazarı olduğu gibi bir izlenime kapıldım. Güney Amerika ve Hindistan adı geçen diğer bölgeler oldu. Aynı zamanda Barmack, gençlerin sevdiği viral etkisi güçlü dizileri La Casa de Papel’i övdü. Gençlere hitap eden, gerçeküstü ve hatta bilim kurgu gibi sadık izleyici kitlesi olan türlerin şirketin ilgisini çektiği Danimarka’da çekilen The Rain, Netflix Türkiye dizisi The Protector ve Ortadoğu pazarı için hazırlanan Jinn dizilerinden anlaşılıyor. Üç dizi de Barmack’ın paneli sırasında paylaşılan ve Netflix dizilerinden kısa sahneler gösteren tanıtımda yer aldı.
Barmack’ın paneli dışındaki diğer panellerde uluslararası pazarda başarılı olmanın formülü uzun uzun konuşuldu. Yukarıda belirttiğim gibi halihazırda başarılı olmuş film, kitap, dizi ve oyun uyarlamalarının gelecek vadetmesi dışında net ifade edilen bir reçete yok. Tüm Drama Summit West esnasında söylenenleri “İyi hikaye her yerde izlenir,” “Önemli olan sahici (authentic) öyküler anlatmak,” “İzleyicinin bağlantı kurabileceği, yakınlık hissedeceği hikayeler işlemek esas” ve “Özellikle yurtdışına satmak için dizayn edilen zorlama projeler başarılı olmaz” diye özetlemek mümkün. Sonuçta büyük dataya sahip platformlar dışında içerik üreticileri, yapımcı, dağıtımcı ve kanallar değişen pazar ve izleyici davranışları ile ilgili çok net veriye sahip değiller. O yüzden tavsiyeleri oldukça genel.
Tüm bunlar doğrultusunda Drama Summit West’ten çıkarılabilecek sonuçlar ise şöyle: ABD’deki altyazıya dirençli izleyiciler dijital platformlar sayesinde altyazıya alıştı. O yüzden İngilizce dışında dillerde çekilen ya da İngilizce ile beraber başka diller barındıran çok dilli projelerin şansı geçmişe göre yüksek. Yazar ve yapımcı Peter Blake’in Televisa işbirliği ile Amazon için hazırladığı yeni dizisi ve In Treatment ile ün kazanan Hagai Levi’nin Keshet ve HBO için hazırladığı İbranice proje bu değişime örnek teşkil edecek olan diziler.
Artan rekabet herkesi biraz daha temkinli olmaya ittiğinden başarısını kanıtlamış kitap, film, dizi ve video oyunlarını temel alan uyarlamalar popülerliklerini koruyacak gibi. Sadık izleyici kitlesinin sosyal medyada görünürlüğü olan içerikler oldukça avantajlı. Gençlere hitap eden dizilerle korku, gerçeküstü ve bilim kurgu dizileri bu viral etkiye sahip örneklerden. Temsil edilmeyen demografik gruplara ve ana akım medyanın ihmal ettiği izleyici kitlelerine yönelik diziler özellikle ABD’deki kablolu TV kanalları ve dijital platformlar için çok önemli. Avrupa’daki kamu yapımcılığı biraz daha farklı bir atmosfer yaratsa da dijitalleşmenin çeşitliliğe katkısı ortada. Dijitalleşmenin sonucu olan küreselleşme ve rekabet içerik üreticileri, yapımcılar, dağıtımcılar, kanallar hatta izleyiciler arasındaki ilişkileri değiştirirken “kalite drama” için uluslararası ortak yapım teşvikleri yeni bir finans modeli oluşturabilir.
Yazı devam ediyor...