İşte böyle…
Karşısında yemek yediğimiz ya da göbeğimizi kaşıyarak izlediğimiz televizyonun
aslında nasıl bir etkisi varmış öyle? Ama olsun, yemek yerken Seda Sayan
izlemeyi çok seviyorum. Ayrıca sizi Gerbner’le ve ekme kuramıyla “Televizyon tü
kaka” demek için tanıştırmadım. Sadece gündemde olan iki konu hakkında
konuşurken, gözüm birden kitaplığıma ilişti. Aslına bakarsanız beni İletişim
Kuramları kitabımın kapağını açtırmaya yönlendiren iki kişiye teşekkür
borçluyum. Seda Sayan ve Hülya Avşar...
Geçtiğimiz
günlerde Star TV'de ekrana gelen Bir Hülya Avşar Sohbeti'nin son bölümünde
Mehmet Aslantuğ ile Hülya Avşar arasında yaşanan diyaloglar sosyal medyada
gündem oldu. Hoş artık sosyal medya da gündem olmayan ne var ki? Neyse… Hülya
Avşar’ın kendince kadının yerini anlattığı "Ben şeyciyim. Erkek çalışsın,
kadın evde çocuklarını kendi büyütsün, yemeğini yapsın, kocasını
karşılasın" cümlesi ve Mehmet Aslantuğ araya girerek "Tam bu değil
galiba. Bu biraz sertleşmiş hali. Üretime girmesi lazım kadının. Muasır
medeniyet seviyesi başka türlü olmuyor var ya Ata'nın işaret ettiği" diyerek
içimize su serptiği yanıtı…
"Karşımdaki insanla asla aynı noktada olmadığımızı görünce nasıl Mehmet Bey gibi asil kalırım?" ENTERTam bunu
yeni yeni aşıp, Twitter’da çoktan geyiğini döndürmeye başlamışken nur topu gibi
bir gündemimiz daha oldu! Seda Sayan’ın Show Tv’de ekranlara gelen programının
konuğu manken Ece Gürsel idi. Seda
Sayan, “Sperm bankası da neymiş inşaat işçileri var ya!” diyerek sperm bankasından
hamile kalmak istediğini belirten Ece Gürsel'e
"Genleri güzel, tuttuğunu koparan bi inşaat işçisinden hamile
kalabilirsin" önerisinde bulundu. İnşaat İşçileri Sendikası ve
sosyal medya başta olmak üzere tepkilerde bir bir kendini gösterdi. Olayın
ardından Seda Sayan, "Yanlış anlaşıldım. Dünyada birini ya da birilerini
küçümseyecek son kişiyim. Benim babam da inşaat işçisiydi. Ben gecekondu
çocuğuyum. Lütfen bilgi kirliliğine itibar etmeyiniz.” şeklindeki açıklamasıyla
yüreklere su serpti(!) Çok şükür ki bu güzel memlekette, “Benim de ‘öyle’
arkadaşlarım var, “Ben de oralardan geldim” söylemleri her daim iş yapıyor.
Hülya Avşar’ın
her gün bir başka cinayet, şiddet ve tecavüz haberleriyle karşılaştığımız şu
günlerde kadının toplumdaki yerini ‘kendince’ ifade etmesi, erkeğin kolları
altında güvende olduğunu buyurması ya da “İnşaat işçilerinin şantiyelerde iş
cinayetlerinde yaşamını yitirdiği haberlerini artık sıradan bir olay gibi
karşıladığımız, şu günlerde Seda Sayan’ın bu iyi niyetli(!) açıklaması nedir
ki? Birkaç gün konuşuluyor, sosyal medyada eleştiriliyor, belirli dernek ve
sivil toplum kuruluşları tarafından kınanıyor ve sonunda unutuluyor. -Mu acaba?
Sahi unutuluyor
mu acaba?
Yoksa
Gerbner’in dediği gibi televizyon, izlediklerimiz ve televizyon figürleri tutumları eker, yetiştirir ve nüfusun günlük
kültürün ortak kaynağını oluşturur mu?
Yaşadığımız
coğrafyayı, toplumsal hayatımızı, her gün şaka gibi gelen gündemimizi,
haberleri izledikçe “Nasıl insanlar bunlar” dediğimiz anları düşünüyorum ve
kendi cevabıma acı bir tebessümle karşılık veriyorum.
Aman canım ben de! Bak Seda Sayan’ın babası da
inşaat işçisiymiş. Kalkıp çay yapayım, dizimin başlamasına az kaldı!
Not: Profesör Gerbner, umuyorum ki bu hikayede
olmaktan rahatsızlık duymuyorsundur!