Fazilet Hanım ve Kızları: Taraf tutmak âşka engel değildir

Fazilet Hanım ve Kızları: Taraf tutmak âşka engel değildir
Görsel: Meryem Yayıkçı (@MeryemYayikci)
Düşünme yetimizi kazandığımız, kendi fikirlerimize sahip olduğumuz ilk andan itibaren hayatta taraf da tutmaya başlarız. Karşımızdaki kişi ile bazen taraf olurken bazen de bertaraf olabiliyoruz; bu kişi sevdiğimiz, kıymet verdiğimiz biri olsun ya da olmasın. Fakat, şöyle bir gerçek var ki, “insan, eğer insan kalacaksa, taraf tutmak zorundadır.”* Yani eğer insan, fotosentez yapan bir bitki olmadığı sürece taraf tutmasından daha doğal bir şey yoktur.
 
Acılar yine birikip dağ olmuş...
 
Babası hastalandığından beri de Sinan’ın tarafı babası oldu. Ve maalesef son bölümde Sinan, bir evlat için olabilecek en zor durumlardan birine şahit oldu. Babası hastane odasının balkonundan kendini atmak üzereyken son anda yetişip babasını kurtardı. Babasını o şekilde görmesinin acısı, Sinan’ın iliklerine kadar işlemiş gibi görünüyordu. Nasıl işlemesin ki? Şahit olduğu o korkunç manzaradan sonra Sinan’ın Ece’ye karşı iyice diş bilemesinden daha doğal ne olabilirdi ki? Ece konusunda artık daha katıydı. Hazan’ın ve Yağız’ın Ece’nin suçsuz olduğuna dair söylediği sözleri işitmek istememesi de bu yüzdendi. Evet, belki Ece’yi Hazan kadar iyi tanımıyordu ve Yağız’ın bildiklerini bilmiyordu. Onun için Ece, babasıyla evlenen bir gold digger’dı. İşlerini mahvetmiş, ablasını rezil etmekten çekinmemişti. Yani, Sinan için Ece’nin eksileri, artılarından daha çoktu.
 
O zile basmak ya da basmamak, işte tüm mesele bu.
 
Babasıyla yaşadığı korkunç anın şokunu daha üzerinden atamamışken Hazan’ın Ece’nin masum olduğuna dair yaptığı yorumlar Sinan’ın canını daha çok sıkmıştı. Duygusal davranıyordu ve bunda hiç de haksız değildi. Kalbi de ruhu da o olayla bir darbe daha almıştı. Ve o gece Hazan, Ece’yi savunduğunda ne onun elini tutabildi ne de ona sarılabildi. Ama ertesi gün biraz daha sakinleştiğinde ilk yaptığı iş Hazan’ı görmek oldu. Zaten gece boyunca da Hazan hiç aklından çıkmamıştı. Bu sefer sarılmayı reddeden Hazan oldu. Ve bunun üzerine Sinan, sevgiye, sevmeye dair olabilecek en güzel sözlerden birini söyledi Hazan’a.“Ben seni sevmek için aynı tarafta olmak zorunda değilim seninle. Ben sana sarılmıyorken de senin karşı tarafındayken de seni sevmeye devam edeceğim.” dedi. Bu kadar basitti işte. Ne kadar kızgın, ne kadar üzgün olurlarsa olsunlar, ne kadar fikir ayrılıklarına düşerlerse düşsünler onlar birbirlerini sevmeye devam edecekler. Evet, Sinan ve Hazan, bu sefer aynı tarafta değillerdi ama hâlâ âşıklardı. Bu gerçek, ikisinin kalbinde hâlâ yerini koruyor.
 
Bu saç şekli sana hiç yakışmamış, bilgin olsun, Hazan.
 
Hazan da Ece’nin masumiyeti için mücadele vermeye devam etti. Fakat, Hazan’ın Ece’yi körü körüne savunması konusunda itirazım var, Hâkim Bey. Çünkü Hazan, Ece’nin en büyük yalanına ortak. Ece, insanlara bebeğinin babasının Hazım olduğu yalanına inandırmışken, Hazan gerçeği biliyor. İster saflıkla ister akılsızlıkla ister kıskançlıkla olsun Ece’nin otel odası mevzusunu hiç olmadık bir anda açıp kendisini çok zor durumda bıraktığını da biliyor. Babası için üzülen ve babasının başına gelenler konusunda Ece’yi suçlayan Sinan’ın yanında Ece’nin masum olduğunu tekrar tekrar belirtmesi de bana göre bencillikten başka bir şey değil. Hazan ve Sinan, Ece’nin masumiyeti konusunda farklı taraflarda olabilirler ama ikisinin de ortak bir noktası var. O da Hazım’a bunu yapanın bulunması ve cezalandırılması. Tüm oklar Ece’yi işaret ederken, Hazan’ın, Sinan’ın yanında yapması gereken belki de Ece meselesini hiç açmamaktı.
 
Gerilim filmlerinden fırlamışçasına bir an.
 
Bu bölüm Ece’nin masumiyetini kanıtlamak için çabalayanlardan biri de tabii ki Fazilet Hanım’dı. Mutfaktan bıçağı kaptığı gibi Yasemin’in peşine düştüğü anlarda bir kere daha anlaşıldı ki, Fazilet Hanım’ın tersi bayağı kötüymüş. Fakat, Yasemin’in oyunları ne zaman son bulacak, Yasemin’in hiç mi ayağı takılıp sendelemeyecek, düşmeyecek, merak ediyorum. Çünkü görüyoruz ki, elinde herkes için bir tehdit unsuru mevcut. Tam Gökhan her şeyi çözdü, Yasemin’in ipini çekecek derken Yasemin yine kurtulmanın bir yolunu buldu. Gökhan’ın payına düşen de, suçlunun kim olduğunu bilmesine rağmen susmak oldu. Gökhan, hastane odasında Sinan ve Yağız’ın konuşmalarına tanık olunca, özellikle de Sinan’ın ona olan güvenini öğrenince, dengeleri değiştirecek olan yeni bir hamlede bulundu. Yasemin’in yalıdaki en önemli suç ortağını, Gülten’i kurban seçti. Böylece, Yasemin’in oyun alanı biraz daralır gibi oldu belki ama otel mevzusunun nihayete ermesinin 26 bölüm sürdüğünü hesaba katarsak, Yasemin’in oyunları da maalesef daha sürecek gibi görünüyor.
 
Sevgiyle kalın...
 
*Graham Greene



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER