Düşünme yetimizi kazandığımız, kendi
fikirlerimize sahip olduğumuz ilk andan itibaren hayatta taraf da tutmaya
başlarız. Karşımızdaki kişi ile bazen taraf olurken bazen de bertaraf
olabiliyoruz; bu kişi sevdiğimiz, kıymet verdiğimiz biri olsun ya da olmasın.
Fakat, şöyle bir gerçek var ki, “insan, eğer insan kalacaksa, taraf tutmak
zorundadır.”* Yani eğer insan, fotosentez yapan bir bitki olmadığı sürece
taraf tutmasından daha doğal bir şey yoktur.
Acılar yine birikip dağ olmuş...
Babası hastalandığından beri de Sinan’ın
tarafı babası oldu. Ve maalesef son bölümde Sinan, bir evlat için olabilecek en
zor durumlardan birine şahit oldu. Babası hastane odasının balkonundan kendini
atmak üzereyken son anda yetişip babasını kurtardı. Babasını o şekilde görmesinin
acısı, Sinan’ın iliklerine kadar işlemiş gibi görünüyordu. Nasıl işlemesin ki?
Şahit olduğu o korkunç manzaradan sonra Sinan’ın Ece’ye karşı iyice diş
bilemesinden daha doğal ne olabilirdi ki? Ece konusunda artık daha katıydı.
Hazan’ın ve Yağız’ın Ece’nin suçsuz olduğuna dair söylediği sözleri işitmek
istememesi de bu yüzdendi. Evet, belki Ece’yi Hazan kadar iyi tanımıyordu ve
Yağız’ın bildiklerini bilmiyordu. Onun için Ece, babasıyla evlenen bir gold
digger’dı. İşlerini mahvetmiş, ablasını rezil etmekten çekinmemişti. Yani,
Sinan için Ece’nin eksileri, artılarından daha çoktu.
O zile basmak ya da basmamak, işte tüm
mesele bu.
Babasıyla yaşadığı korkunç anın şokunu
daha üzerinden atamamışken Hazan’ın Ece’nin masum olduğuna dair yaptığı yorumlar
Sinan’ın canını daha çok sıkmıştı. Duygusal davranıyordu ve bunda hiç de haksız
değildi. Kalbi de ruhu da o olayla bir darbe daha almıştı. Ve o gece Hazan,
Ece’yi savunduğunda ne onun elini tutabildi ne de ona sarılabildi. Ama ertesi
gün biraz daha sakinleştiğinde ilk yaptığı iş Hazan’ı görmek oldu. Zaten gece
boyunca da Hazan hiç aklından çıkmamıştı. Bu sefer sarılmayı reddeden Hazan
oldu. Ve bunun üzerine Sinan, sevgiye, sevmeye dair olabilecek en güzel
sözlerden birini söyledi Hazan’a.“Ben seni sevmek için aynı tarafta olmak
zorunda değilim seninle. Ben sana sarılmıyorken de senin karşı tarafındayken de
seni sevmeye devam edeceğim.” dedi. Bu kadar basitti işte. Ne kadar kızgın, ne kadar
üzgün olurlarsa olsunlar, ne kadar fikir ayrılıklarına düşerlerse düşsünler
onlar birbirlerini sevmeye devam edecekler. Evet, Sinan ve Hazan, bu sefer aynı
tarafta değillerdi ama hâlâ âşıklardı. Bu gerçek, ikisinin kalbinde hâlâ yerini
koruyor.
Bu saç şekli sana hiç yakışmamış, bilgin
olsun, Hazan.
Hazan da Ece’nin masumiyeti için mücadele
vermeye devam etti. Fakat, Hazan’ın Ece’yi körü körüne savunması konusunda
itirazım var, Hâkim Bey. Çünkü Hazan, Ece’nin en büyük yalanına ortak. Ece,
insanlara bebeğinin babasının Hazım olduğu yalanına inandırmışken, Hazan
gerçeği biliyor. İster saflıkla ister akılsızlıkla ister kıskançlıkla olsun
Ece’nin otel odası mevzusunu hiç olmadık bir anda açıp kendisini çok zor
durumda bıraktığını da biliyor. Babası için üzülen ve babasının başına gelenler
konusunda Ece’yi suçlayan Sinan’ın yanında Ece’nin masum olduğunu tekrar tekrar
belirtmesi de bana göre bencillikten başka bir şey değil. Hazan ve Sinan,
Ece’nin masumiyeti konusunda farklı taraflarda olabilirler ama ikisinin de
ortak bir noktası var. O da Hazım’a bunu yapanın bulunması ve cezalandırılması.
Tüm oklar Ece’yi işaret ederken, Hazan’ın, Sinan’ın yanında yapması gereken
belki de Ece meselesini hiç açmamaktı.
Gerilim filmlerinden fırlamışçasına bir
an.
Bu bölüm Ece’nin masumiyetini kanıtlamak
için çabalayanlardan biri de tabii ki Fazilet Hanım’dı. Mutfaktan bıçağı
kaptığı gibi Yasemin’in peşine düştüğü anlarda bir kere daha anlaşıldı ki,
Fazilet Hanım’ın tersi bayağı kötüymüş. Fakat, Yasemin’in oyunları ne zaman son
bulacak, Yasemin’in hiç mi ayağı takılıp sendelemeyecek, düşmeyecek, merak
ediyorum. Çünkü görüyoruz ki, elinde herkes için bir tehdit unsuru mevcut. Tam
Gökhan her şeyi çözdü, Yasemin’in ipini çekecek derken Yasemin yine kurtulmanın
bir yolunu buldu. Gökhan’ın payına düşen de, suçlunun kim olduğunu bilmesine
rağmen susmak oldu. Gökhan, hastane odasında Sinan ve Yağız’ın konuşmalarına
tanık olunca, özellikle de Sinan’ın ona olan güvenini öğrenince, dengeleri
değiştirecek olan yeni bir hamlede bulundu. Yasemin’in yalıdaki en önemli suç
ortağını, Gülten’i kurban seçti. Böylece, Yasemin’in oyun alanı biraz daralır
gibi oldu belki ama otel mevzusunun nihayete ermesinin 26 bölüm sürdüğünü
hesaba katarsak, Yasemin’in oyunları da maalesef daha sürecek gibi görünüyor.
Sevgiyle kalın...
*Graham Greene