The Snowman: Norveç manzaralı ağır bir polisiye

The Snowman: Norveç manzaralı ağır bir polisiye
Tinker Tailer Soldier Spy / Köstebek (2011) ve Let the Right One In / Gir Kanıma (2008) filmlerinin yönetmeni Tomas Alfredson imzalı bir polisiye olan The Snowman, sevilen polisiye roman yazarı Norveçli Jo Nesbø’nun yarattığı Harry Hole karakterinin yedinci hikayesini beyazperdeye taşıyor. Oslo’da yaşamakta olan dedektifimiz Harry (Michael Fassbender) bu macerasında kendisiyle adeta kedinin fare ile oynadığı gibi oynayan serin kanlı seri katili bulmaya çalışıyor.

Filmin başında karlarla çevrili geniş arazideki küçük evlerinde yaşayan bir anne – oğul ile karşılaşıyoruz. Ardından ise kim olduğunu pek de anlayamadığımız bir adam çıkıveriyor karşımıza. Polis departmanına ait duran resmi aracından iniyor, yanında getirdiği erzakları eve taşıyor ve ardındansa anne ile oğlunu mutfak masasına oturtuyor. Orada yaşamıyor olmasına rağmen direği olduğu bu evde, sorguya çekercesine test ediyor evin oğlunu, tarih bilgisini sınıyor. Ve hata yaptığında ise… İşini bitirdikten sonra ise kalkıp gidiyor, halinden mutsuz ancak çaresizce boyun eğmiş olan anneyi ardında bırakıyor. Anne ise oğlunu da alıp bu otoriter erkek figürünün peşinden gidiyor. Ne olduğunu anlayamadığımız anda ise bu kovalamaca bir trajediye dönüşüyor, insanın iliklerine kadar işleyen bir trajediye. Sonrasında ise bugüne, söz konusu iş ahlakı olunca pek de ahlaklı sayılmayacak dedektif Harry Hole’un gündelik hayatına dönüyoruz. Ve bu gündelik hayat, birbiriyle garip bir bağlantısı olan ve yalnızca kar yağarken işlenen kadın cinayetleriyle birlikte bölünüyor. Harry kendini hayal edemeyeceği kadar karmaşık ve zor olan bir dosyanın içinde buluyor.



Yönetmen Tomas Alfredson izleyiciye bir soru sorarak açıyor filmi: Kim bu çocuk. Ve sonrasında da, izleyiciyi geçmiş ile bugün arasında bir bağlantı kurmaya bırakıyor. Filmde dedektif Harry Hole cinayeti soruşturur ve katilin kimliğini bulmaya çalışırken salondakiler ise bir yandan çocukluk travmasına tanıklık ettiklerin karakterin Harry mi yoksa katil mi olduğu sorgularken diğer yandan da filmde verilen ipuçları üzerinden Harry ile birlikte cinayetlerin arkasındaki ismi bulmaya çalışıyorlar.

The Snowman / Kardan Adam filmi dürüst olmak gerekirse yayınlanan fragman ve hem yönetmeni hem de oyuncu kadrosuyla büyük beklenti yaratmıştı. Masum çocukluk yıllarıyla özdeşleşmiş olan kardan adam figürünün bir katille ilişkilendirilmesi, karanlığın gölgesine saklanıp ses oyunlarıyla izleyicinin kafasını karıştırmaya çalışmaksızın bu figür üzerinden yaratılacak gerilimin düşüncesi bile insanın tüylerini diken diken ediyordu. Gelgelelim film, korku ve gerilimden uzak durarak ağır ilerleyen temposuz bir polisiye anlatmayı seçiyor, Alfredson’un kafa karıştıran ve esasen film içinde önemli bir yere sahip olmayan (daha doğrusu kullanılmayan) bir giriş sekansı tercih etmesi ise daha ilk andan itibaren filmle izleyici arasına bir mesafe koyuyor. Yönetmen, geçmişten bugüne yaptığı atlama sırasında izleyiciyi kaybetmesine karşın tempoyu arttırarak ya da filme farklı bir soluk getirerek yeniden dikkatini çekmeye maalesef çaba göstermiyor ve sonunda da her polisiye/gerilim severin keyifle, merakla izleyebileceği bir yapım ortaya koymak yerine izleyeni yer yer zorlayan, bunaltan bir anlatıda karar kılıyor. Artık hayatın iyice durgunlaştığı Şubat ayı için iyi bir tercih, ancak tempolu geçen Kasım ayında Doğu Ekspresinde Cinayet / Murder on the Orient Express ile rekabet etme şansı yok denecek kadar az.




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER