İstanbullu Gelin: Anneler ve oğullar...

İstanbullu Gelin: Anneler ve oğullar...
İstanbullu Gelin’de bir süredir şahit olduğumuz yeni bir gelin-kayınvalide çatışması var; Dilara ve Reyhan Hanım. Tam Esma Sultan’ın o haşmetli kavgalarına, girdiği her yeri yakıp yıkmasına, hayatı Süreyya’nın burnundan getirmeye yeminli olmasına alışmıştık ki bu sefer de Reyhan çıktı, İstanbullu gelinler bir idi, iki oldu adeta.

Adem’in karanlık çocukluğundaki tek sığınağı, Esma Sultan’ın hayattaki en büyük düşmanı olan Reyhan Hanım’ın, o eline vur ekmeğini al görüntüsünün altında bambaşka bir insan olduğunu görmeye başladık. Zaten kim o kadar saf görünürse altından bir şey hep çıkar. Büyük iyi niyetlerle (!) giriştiği kına gecesi organizasyonu isteğinin püskürtülmesinden sonra Dilara’nın sürpriz kına gecesini internette görünce oğlunu gelinine karşı doldurarak evliliğe daha başlamadan koca bir kavga hediye etti Reyhan Hanım. Sonra Dilara’nın işe gitmesine göz devirmeler, ayrı eve çıkılacağını duyunca ani panik atak geçirmelerle devam etti bu hikâye. Oğlu ve gelinin bağrış çağırışlarına alt kattan gülümseyerek bakmasa hayatta oğlundan başka kimsesi olmayan bir kadın olarak yaşadığı mağduriyete az daha inanıyordum, eşikten döndüm. 

Çocuğunun babasının başka bir ailesi olması, kendisinin oğlu ile birlikte sürekli şiddet gördüğü bir evde, oğlunu da koruyamadığı bir ortamda hayatını sürdürmek zorunda kalması elbette Reyhan’a empati yapmaya çalışmak için çok güçlü bir sebep veriyor izleyiciye. Ancak onu tanıdıkça kendi mağduriyetini başka bir kadını mahvetmek için kullanmaktan çekinmeyeceğini görüyorsunuz. Bunu söyleyeceğim aklıma bile gelmezdi ama Esma Sultan bile Reyhan Hanım’dan iyi, Süreyya’nın işi Dilara’dan daha kolay. 

Bir kere Dilara’nın da dediği gibi Faruk annesinin tavırlarının farkında olan güçlü bir adam, Adem ise annesinin çaresizliğine tamamen inanmış dengesiz ve travmatik çocukluğunu doğal olarak üzerinden atamamış biri. Sonra Esma Sultan duygularını asla gizlemez, nefretse nefret, öfkeyse öfke. Gözlerinden ateşler çıkar sinirlendiğinde, yok olmanı istediğini bilirsin. Reyhan, en tehlikeli insan türünden, ’Ben o kadar saf ve çaresizim ki kimsenin kötülüğünü istemeyeceğim garanti’ yalancılığının ciğerinden. ‘Aman oğlum kavga çıkmasın’ diye Adem’i tutmaya çalışırken, biliyoruz ki bir ayrılığın ihtimali bile gecelerini aydınlatıyor. Dilara’ya bol sabır dilemekten başka çaremiz yok diyeceğim ama bence ihtiyacı olan şey sabır değil, Can’ın kartı.


Senden beteri de varmış Esma Sultan

Bir anne ve oğuldan bu kadar bahsetmişken Esma Sultan’ı da es geçmek istemem elbette. Esma Boran yine bildiğimiz gibi, Süreyya’dan nefret ediyor, yaşayamadığı tüm aşkların intikamını ondan almaya kararlı. Faruk’la birbirlerine olan aşklarına şahit olduğu her anı öfke olarak biriktiriyor içinde ve bu uğurda torununu kullanmaktan bile çekinmiyor. Umarım gençlik aşkına kavuşması onu biraz olsun mutlu bir insan yapar.

Bu iki kadını bu kadar şahane canlandırarak onları boğmak için bir kaşık suya bile ihtiyaç bırakmayan Semra Dinçer ve İpek Bilgin’e hayranlıkla selam eder, iyi seyirler dilerim. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER