Mutluyuz. Aşığız. En güzeli de ne biliyor musunuz? Aşkımız
karşılıklı. Şarkıda dediği gibi “taa uzak
yollardan koştuk geldik” biz aşka. Elleri ellerimde. Gülen, cayır cayır
ateşler yanan gözleri gözlerimde. Aylardır âşık olduğum kadın Aslı, açmakta
olan bir çiçeği izler gibi izliyorum O’nu. Gülümsemesini. Zambaklar gibi masum
hallerini. İkimizin de ilk kez yürüdüğü bir yoldan yürüyeceğiz. Kendimi
sayesinde tanıdığım, ömrüm boyunca unutmayacağım, hiç bilmediğim yönlerimi
gösteren, gözlerinin mavisinde kaybolduğum ilk aşkımla, Barış’la biz yeniden
doğacağız. Mutluyuz. Aşığız. Ancak madalyonun birde diğer yüzü var…
Dertlerimiz, tasalarız, pişmanlıklarımız, hatalarımız,
günahlarımız… Hepsini örttük beyaz bir örtüyle. Görmezsek kaybolacağına
inanarak. Ama orada hepsi, hepimiz biliyoruz. Aslı kaybolduğunu düşünse de hala
o cam küreye tosluyoruz. Hala Barış’ın istediği kadarını görebiliyor
gözlerimiz. Sınırlarını geçemiyoruz, kürenin içine bakamıyoruz. Hakan’ın
karşılıksız aşkına derman olamıyoruz, İlayda’yı yanlış tarafa baktığı konusunda
uyaramıyoruz, Cahide Teyze’yi sarsıp kendine getiremiyoruz. Sorunları
halledemedik. Hiç birini çözemedik. Ama âşıklar işte hem de fena halde. Büyülü bir zafer
onlarınki, kabul olmuş bir dilek. Âşıklar hem de çok güzel âşıklar.

Barış’ın zihninde birbirinden eziyetli bir sürü düşünce var
hala. Hala çıkamadı o çıkmazlardan. Ama karşısında Aslı var. Kavuştu O’na.
Hayatına getirdiği yeni rüzgâr ve nefesle yenileniyor adeta. Aslı kavuştu
Barış’a. Bu hayatta sırtını dayayabileceği o koca ağaca. Dallarının sonsuza
uzandığı, kuşlara, sincaplara yuva olan, gölgesinde dinlenebileceği, dışarıdan
çok güvenli ama köklerinin ne kadar derine indiğini hesap edemediği gizemli o
ağaca.
Aslı’da biliyor o gizemli tarafın hayatlarının akışını
değiştirebileceğini. Buna rağmen teslim aşka. Barış’a. En güzeli de bu değil mi
zaten? Razı olması, Barış’tan gelebilecek her şeye razı olması. Aşkına sahip
çıkması. Aşklarının her şeyi aşacağına inanması. Cahide Teyze’nin karşısında
dimdik durunca sizin de içinizden ufak bir zafer nidası yükseldi mi? Aslı,
“Barış mutlu olsun, ailesi ile arası açılmasın o yüzden ben aradan çekiliyorum”
demeyince (umarım hiç duymayız o
cümleleri) ufak bir mutluluk yaşadınız mı sizde? Cahide Teyze’nin gözlerinin
içine o aşktan cayır cayır yanan gözleriyle bakıp “gerekirse aşkım için savaşırım” dediğinde işte bu dediniz mi?

Hepsini söyledim ben. Barış için savaşmasını istiyorum.
Barış’ın da her daim Aslı’ya sahip çıkmasını, yanında durmasını, elinden
tutmasını. Nasıl Barış’ın annesi fedakârlıkla o tokayı kazandıysa Aslı’nın da
onu hak ettiğini görecek herkes. Aslı bu, abisinin karşısına da dikilir Cahide
Teyze’nin karşısına da. Ahh birde bilse Barış’ın derdini. Neyle karşı karşıya
olduğunu, ondan da biraz sendeleyişi. Ama o emin kendinden. Barış’tan.
Aşkından.
Çok keyifli onları böyle izlemek. O uçan dilek balonlar gibi
havalandık bizde onlarla. Sırrı bilmemize, olayların bir yerlerde tersine dönebileceğini
düşünmemize rağmen sahnelerin etkisi hiç değişmedi. Deniz kenarında da
güzeldik, Onların birbirlerini sevdikleri o büyülü yerde de çok güzeldik. Barış’ın
her fırsatı değerlendirişi, Aslı’nın utangaç ama cesur tavırları… Aslı &
Barış olmak “biz” olmak yakıştı onlara.
Yazı devam ediyor..