Freddie Mercury’nin hayatını
anlatan Bohemian Rhapsody isimli filmin haberini ilk okuduğumdan beri yüreğim
pır pır. Aslında önce inanmak istemedim
zira böyle haberler ara ara çıkıyor ve sonra hiçbir şey olmuyor yıllardır, hep
bir hüsran. Sonra baktım iş ciddi, başrol baldan tatlı Rami Malek, üstelik
yapımcılar arasında Queen üyelerinden Brian May ve Roger Taylor da var, bu
sefer de ‘Ya berbat olursa?’ korkusu sardı ruhumu çünkü Freddie Mercury’nin
benim için ifade ettiklerini anlatabilecek ne kelimem var ne cesaretim. Onun
hayatını anlatan bir filmdeki en ufak bir sakillik, onun muhteşemliğini bir
gram bile eksik gösterecek en küçük bir hatayı bile tahammül sınırlarımı aşar.
Bunları düşünüp dururken, setten
gelen fotolar arasında gördüğüm bir tanesi beni çok mutlu etti. Sahne
arkasından Rami Malek’e bakan Brian May’in yüzündeki o gülümseme beni filme
ikna etmeye yetti de arttı. Bundan sonra gönül rahatlığıyla filmin yayın tarihini
bekleyebilirim. Bu sırada Freddie Mercury diye bir mucizeye şahit olabildiğimiz
için günde en az bir kere sevinmeyi unutmayalım diye bu satırları yazmak
istedim.
Öncelikle filme de adını veren
efsane şarkı Bohemian Rhapsody’yi a-capella halinden bir dinleyelim. Bu adam
ağzını her açtığında dudaklarından kelime yerine müzik dökülüyor aslında ve
bunu dünyanın en normal şeyi gibi yaşıyor. Öyle güzel şarkı söylemek, sahne
hakimiyeti, müzik eğitimi gibi mevzularla tarif edilemeyecek, dünyaya devasa
bir hediyeyle gelen insanlardan Freddie Mercury. Yirmi yıl önce sesini duyduğum
teypten (evet o zamanlar teyp ve kasetler vardı) başımı bir an bile
kaldırmadan, her söylediği şarkıyı en az on defa geri alarak dinlediğim, bir
kere onu dinledikten sonra dünyanın geri kalanının hep çok sessiz geldiği adam.
Buyurun onu bir de piyanosunun
başında görelim ve sahnede olmak için doğmanın bu değilse başka ne
olabileceğini merak edelim, o varken etraftaki herkesin nasıl da karanlıkta
kaldığına bir kere daha hayret ederken onu hem çok kıskanalım hem de ona hayranlıktan
ölelim.
Dünyanın en taş kalpli insanını
bile aşkıdan hıçkıra hıçkıra ağlatabilecek bir şarkı olan Love of My Life’ı bu
videoda izlerken kalabalıklar üzerindeki hipnoz etkisine her seferinde aşırı
şaşırırım. Onu o stadyumda izleme şansı bulmuş insanlar ne hissetti, o günü
nasıl hatırlıyorlar çok merak ederim.
Onlarca Queen şarkısını ezbere
bilir, her birinin her kelimesine bin anlam yüklerim ama illa da bu şarkı
bambaşkadır bende, her duyduğumda önce ilk duyduğum ana giderim, sonra o gün
aklımda ne varsa bu şarkıyla sanki karşımda görürüm. Derdim varsa avutur, neşem
varsa bana eşlik eder. Öfkeliyken beni dindirir, haklıysam gaz verir, korkaksam
cesaret. Dünya üstünde yazılmış böyle bir şarkı olduğunu bilmek beni dünyanın
aslında iyi bir yer olabileceğine inanmaya en yaklaştıran şeylerden biridir.
Heyecanla, özlemle ve merakla
bekliyorum Bohemian Rhapsody’yi. İzlemek isteyen kim varsa iyi seyirler
dilerim.