Bu yıl 86. kez
düzenlenen İzmir Enternasyonel Fuarı, çoğunlukla İzmir ve çevre illerden
gelen ziyaretçilerine geniş bir etkinlik yelpazesi sundu: Ücretsiz çim
konserleri, tiyatro oyunları, caz günleri, sokak gösterileri, edebiyat
sohbetleri, bilim şöleni ve hatta "Yıldızlararası Uzay Sergisi". Ben, hep olduğu gibi
yine -ve yalnızca- tiyatro konusuna yönelttim tüm ilgimi. Fuar sonrasında size
tiyatrodan bahsetmeyi düşünüyordum ki bir genç adam çeldi aklımı.
24 Ağustos Perşembe günü yalnızca tiyatro
için gitmiştim Kültürpark'a ve aklımdaki tek plan oyunu izleyip evime dönmekti.
Yine de oyundan çıktığımda, yarım saat önce başlayan çim
konserine göz atmadan, o akşamın konuğu Buray'ın birkaç şarkısını dinlemeden
fuar alanını terk edemedim. Çünkü Buray daha konsere başladığı an etkilemişti beni.
Konser alanına en yakın salondaki oyunu izliyor olduğumuz için konserin tam
zamanında ve coşkuyla başladığına tanık olmuştuk. Aynı sahnede daha birkaç gün
önce, kendisinden belki 4 kat fazla seyirciyi sahne önüne toplamış olduğu halde
konserine yarım saatten daha gecikmeli başlayan "tecrübeli" birinin şarkı söylediğini bildiğimden, Buray'ı daha ilk saniyede takdir
etmiştim.
Oyun nihayet
bittiğinde, Buray'ın sesine doğru gittik ve sahneyi sağ çaprazdan gören bir
noktaya konuşlandık. Albümdekiyle aynı sesi dinledim, televizyondakinin aynısı sıcak,
neşeli, kıpır kıpır ve samimi bir müzisyen gördüm sahnede. İşine hakim,
seyirciyi nasıl yönlendireceğini ve nasıl mutlu edeceğini bilen, müzik
tutkusunu, bu işten keyif aldığını -yani bütün bunları maddi kazanç, şöhret vb.
amaçlarla yapmadığını- gösteren, göstermekten çekinmeyen biriydi sahnedeki.

Başka şehirleri bu
açıdan bilmem, belki benzerleri vardır ama İzmir, ücretsiz açık alan (sokak,
meydan ve çim) konserleri açısından zengin bir şehirdir. Yalnızca dolaşmaya
çıkmışken bir pop yıldızının, yeni ünlenmekte olan bir rock grubunun ya da
dünyaca ünlü müzisyenlerin ücretsiz konserlerine denk gelebilirsiniz, hiç
haberiniz yokken. Duyuruları takip edip planlı olarak da gidebilirsiniz
konserlere elbette.
Ben, konseri sanat
merkezinde ya da açık havada, fakat illâ ki bir koltukta oturarak, hatta oturacağım
yeri de özenle seçerek izlemeyi tercih ederim. Böyle olmayan bir konseri
izlemek üzere evden çıkmaya ikna edilmem zordur. Denk geldiğim konserleri de
çoğunlukla birkaç şarkıda bırakırım bu yüzden. Açık yüreklilikle
söyleyebilirim, şarkılarını dinlemeyi sevsem ve kuşağının en iyi
isimlerinden biri olduğunu düşünsem de o akşam yalnızca Buray konseri için fuar
alanına gitmezdim. Ama iyi ki oradaymışım!
Müslüm Gürses'ten Sezen Aksu'ya, Volkan Konak'tan Gülşen'e pek çok şarkıcıdan seçimlerle zenginleştirilmiş repertuvarı,
rakip gösterildiği yeni kuşak şarkıcıların şarkılarına da bu repertuvarda yer
vermesi, gitarıyla ve orkestrayla ilişkisi ve hiç bitmeyen enerjisiyle Buray orada olanları
hiç pişman etmedi.
İki şarkı arasındaki
kısacık aralardan birinde, ellerinde deniz toplarıyla birkaç kişi sahneye çıkan
merdivenleri tırmanmaya başladı. Topları eline alan Buray, mikrofona eğilip:
"Ne geliyor?" diye sordu. "Mecnun geliyor!" diye yanıtladım
ben, hiç düşünmeden. Aradaki bağlantıyı nasıl
kurduğumu inanın bilmiyorum ama az sonra aynı cevabı Buray verdi mikrofondan ve
elindeki topları seyirciye doğru atmaya başladı, "toplar yere
düşmeyecek" uyarısıyla. Her ne kadar sahne önündeki seyirci, bu oyuna aynı
coşkuyla karşılık vermese ve toplar kısa zamanda gözden kaybolsa da bu küçük
oyun bana Buray hakkında çok şey söyledi.
Belki küçücük bir oyun,
belki başka konserlerde de yaptığı bir jestti Buray'ın, belki pek çok insan
çoktan unuttu bunu, ama ben özenilmiş, iyi çalışılmış ve dinamik bir sahne
performansının yanında, halk konseridir, ücretsiz etkinliktir demeden işini yapan,
yaptığı işe ufacık detaylarla anlam katan, seyircisine ve ona ayrılan zamana
değer veren bir insan da gördüm.
Şapkadan çıkan bir
tavşan gibi hem şaşırttı, hem keyiflendirdi, hem de bizzat o şapkayı tutan
sihirbaz gibi oyununa kattı hepimizi; bize zamanı unutturdu, anılarımızın bir
parçası oldu.
"İstersen"
şarkısının her yerde çalmaya başladığı günlerde Buray'ı Kenan Doğulu'ya
benzetmiştik çoğumuz. Konser sonunda bu benzetmenin Buray için yol gösterici
olabileceği kanaatine vardım. Kenan Doğulu, uzun yıllardır Türkçe Pop müziğe
emek veren, çeşitli yönlerden müziğimize katkı sağlamış önemli bir müzisyen ve
oraya ait olduğunu her daim hissettiren bir sahne adamı. İlk şarkısından bu yana takip ettiğim ve canlı canlı da tanık olduğum için söyleyebilirim: 20 yıl sonra Buray
Hoşsöz için de aynı şeyleri söylemememiz için hiçbir sebep yok.