Her biri ayrı ayrı projelere dağılsalar kitlelerini peşlerinden sürükleyecek kalitede oyuncular, ellerinden Öyle Bir Geçer Zaman Ki gibi bir iş çıkmış senaristler, son işi Şubat gibi her bölümü sinema filmi kalitesinde olan bir yönetmen. Her şey yolunda görünüyorken, heyecanla bu yeni dizi beklenirken ne oldu da daha merhaba diyemeden e hoşça kal o zaman dedik?

Reyting sistemi pek anlayabildiğim bir şey değil. Ama bir şey kesin ki dizilerin gücü reytinglerden gelir. Bu da para demektir. Büyüdükçe, okudukça, duydukça; sistemin, sektörün aslında hayatın her alanında olduğu gibi paraya dayalı olduğunu öğreniyorum. Bu da benim gibi dizi duygusallarını sık sık üzüyor haliyle. Diziye, hikâyeye, karaktere bağlanırsınız ama o dizi yeterince para kazandırmıyordur. Dizi yayından kalkar, siz de öyle kalırsınız.

Bana Artık Hicran De’nin bu kadar erken kaldırılma sebebi/ sebepleri tam olarak nedir bilmiyorum. Mutlaka reyting bir sorun oluşturmuştur. Özellikle total’de beklenen açılışı yapamamıştı dizi. Sonra yerinde saydı ve sonra da birdenbire düştü. Yapım şirketi ve senarist arasındaki bir anlaşmazlığın dedikoduları döndü. Birkaç sezondur adı dizi öğütme canavarına çıkan bir kanal da olunca işin içinde, son kaçınılmaz oldu. Benim naçizane fikrim, hikâyede geçmiş ve şimdiki zaman arasında bir denge kurulamadığı için seyirci ilgisini kaybetti.

O, Türk televizyonlarında daha önce hiç izlemediğimiz kalitede kaza sahnesini birkaç kere görsek de; Hicran ve kızı Özlem arasındaki gerilimi dizinin ilk dakikaları dışında göremedik. Keşke zamanımız olsaydı da Hicran’ın gözlerindeki ışık ne zaman, niye, kim tarafından söndürüldü öğrenseydik. Hicran’ın arabada kızıyla konuşurkenki hali ile mahallede çocuklara misket dağıttığı sahne arasındaki fark aklıma geldikçe hala içim ürperir. Binbir emek verilerek kurulan dünyaların böyle kolayca bir kenara atılması çok acı. Bunun da bir çözümü yok. Varsa da o noktaya epey bir yolumuz var bence.

Fakat o kaza sahnesine çok yazık oldu…