Comic Con’un ardından

Comic Con’un ardından
Geçtiğimiz hafta bir Comic Con’u daha devirdik. Son derece yoğun ve yüzlerce, hatta binlerce insanla bir arada geçen dört günden sonra, ufak gözlemlerimi ve tavsiyelerimi paylaşmak isterim.

Gözlemler kısmı, sağda solda çarpıştığım bir ünlü, satışa çıkarılan bir Oscar ve minik haberler içeriyor, hazır olun.

- Bu sene “Stranger Things” olsun, Aralık’ta gösterime girecek “Bright” olsun, “Defenders” olsun, Netflix de bir sürü basın toplantısı, stand ve panel ile bilim kurgu camiasında borusunun öttüğünü göstermiş oldu.

- Marvel standında “Aquaman”a hayat veren Jason Momoa’nın fink attığı bilgisiyle, fuar alanının normal şartlarda bile geçit vermeyen dar koridorları doldu taştı, ben ucundan saçını gördüm, söyleyenlerin yalancısıyım.



- The Walking Dead ekibi çok saygı duyulası bir biçimde, yakın zamanda hayatını kaybeden dublörleri için bütün basın toplantılarını iptal etti ve bütün büyük panellerin yapıldığı H Hall’un kapısında yıllanan hayranlarına ayıp olmasın diye genel paneli iptal etmedi. Çoğu basın mensubu da benim gibi, sonradan yapılan gösterimde paneli izleme şansı yakaladı.

- “Defenders” ekibinden Sigourney Weaver, sempatik ve alçak gönüllü tavırlarıyla favorim oldu. Alakasız bir bilgi; dizide Luke Cage’i oynayan Mike Colter’la iki kez sağda solda rastgele karşılaştığımı ve bunlardan birinde de otel koridorunda çarpıştığımızı belirtmem gerek. Bir açın bakın tipine, kapı gibi adam. “Özrünü röportaj formatında alırım” diyecektim ama korumaları da kapı gibiydi, yeltenmedim.



- Fuar alanının en eğlenceli yerlerinden biri, ilk elden zombi tecrübesi yaşayabileceğiniz “The Walking Dead” standıydı. Zombi aşığı olmayan bir grup insan olarak, aksiyonu tel örgülerin ardından izlemeyi tercih etsek de içeri girip zombilerin yüzüne kamera tutma arzusuyla yanıp tutuşan yüzlerce insan kapıda sıradaydı. Bütün gün sağa sola “Hııır, gıııır” diye sesler çıkarıp, kağnı hızında ilerleyen zombi oyunculara biraz acıdım ama bu da işleri, ne yapsınlar!

- Netflix’in fuar alanı dışında, meydana kurduğu ve “Stranger Things” ile “Defenders” setlerini içeren alanın kapısında da dört gün boyunca yüzlerce kişilik bir sıra vardı. 30 derece sıcağa aldırmadan, setlerde fotoğraf çektirmek için bekleyen hayranların azmine kurban.

- “Bright” filminin basın toplantısına, Hilton’un ambiyans amaçlı eklediğini düşündüğüm caz müzik damgasını vurdu. Ses ve video kayıtlarının hepsinin arkasında asansör müziği!

- Burada bir iki senedir 20-30 yaş grubu kadınların obsesif derecede sevdiği ve konuşmaları sırasında anladığım kadarıyla, aynı yaş grubu erkeklerin de gözdesi “Broad City”nin paneli, tartışmasız en eğlenceli davetlerden biriydi zira iki ana karakter Ilana Glazer ile Abbi Jacobson bayağı kendilerini oynuyorlar ve en az dizideki kadar çatlaklar! Bu panelle ilgili ayrı bir yazı gelecek, diziyi bir yerlerden bulup izlemiyorsanız çok yazık.



- Hilton Bayfront otelinin önündeki panayırımsı alanda da birçok dizinin standı vardı. “American Horror Story”nin, diziye dair ipuçları içerdiği iddia edilen ve fakat benim anlam veremediğim, ışıklar yanıp sönerken, önünde tuhaf objelerin döndüğü bir standı, “Atlanta” dizisinin, 360 derece dönen ve içinde kâh yürüyüp, kâh yerlere yuvarlanmak suretiyle debelendiğiniz bir kabini, “The Strain” dizisinin de amme hizmeti kapsamında, kan torbalarının içinde sunduğu ve 30 derecenin altında ilaç gibi gelen güneş kremi hizmeti vardı.

- Fuar alanında, 2016’da hayatını kaybeden Carrie Fisher ile annesi ünlü oyuncu Debbie Reynolds’ın mallarının açık arttırımla satıldığı bir stand da vardı. Alanda haldır haldır karakter peşinde koşanların ne kadar içi buruldu bilmiyorum ama Debbie Reynolds’un Oscar’ının satışa çıkarıldığını görmek bir tuhaftı.

Geldik tavsiyeler kısmına. Yarın öbür gün niyetlenir de Comic Con için San Diego’ya teşrif etmeyi düşünürseniz, beni dinleyin, vallahi sonra teşekkür edersiniz. Naçizane birkaç tavsiyem olacak.

- İlk adım, bileti satın almak. Nedense bunun zor olduğuna dair bir kanı var; aşağı yukarı web sitesine girip sağa sola tıklamayı biliyorsan, olay bundan ibaret! Kaliforniya, yani Pasifik Standart zaman diliminde sabah 08.00, Türkiye’deyse akşam 18.00’a tekabül eden bir zaman diliminde, yıl içinde almış olduğunuz giriş bilginizle kayıt olup bir nevi sıraya giriyorsunuz, sonra da bizde sabah 09.00, sizde akşam 19.00 sularında biletinizi alıyorsunuz. Aksini söyleyene inanmayın, Green Card lotosu filan değil! Benim için işin tek zorlu yanı, Cumartesi sabahı 08.00’de kalkıp bunu halletmekti, sizde saat da müsait, hallediverirsiniz.

- Ölümüne çizgi roman ve bilim kurgu hayranı değilseniz, dört günlük biletin fazla geleceği kanısındayım zira fuar alanında fenalık geçireceksiniz, kesin bilgi! “Biz kalabalığa alışığız, Cuma pazarı tadındadır, ne olacak” diye düşünüyorsanız, kendinizi daha ziyade Adalet Yürüyüşü mitingi gibi bir şeye hazırlayın zira BİNLERCE insan var ve hepsi sürekli oradan oraya yürüyor. Işın kılıcı olsun, devasa kanat olsun, yüzünüze gözünüze çarpan kostüm parçalarından bahsetmiyorum bile! Cuma, Cumartesi fuarı görseniz kafi, geri kalan zamanda da çıkın gezinin San Diego civarında ya da fuar alanı dışındaki aktivitelere bakın.

- İkinci adım, otel. Baştan söylüyorum, Convention Center civarında çok vakit geçirmeyi planlıyorsanız, pintilik yapmayın ve adam gibi fuar alanına yakın bir yerde otel tutun. Lüks bir yer olmasına gerek yok bittabi, uyumadan uyumaya gideceksiniz ama sakın gidip iki kuruş ucuz diye uzakta bir yerde kalmayın çünkü fuar alanı ve onun iki, üç kilometre civarı keşmekeş, yürüme mesafesinde değilseniz uber’de, takside kurur kalırsınız. Sırf vakit kaybı, söylemedi demeyin. Alternatif olarak, daha merkezi ve düzgün bir otelde kalan eşiniz dostunuz varsa, bir iki gece ona da yamanabilirsiniz.

- Comic Con biletiniz, uçağınız, otel rezervasyonunuz hazırsa, sırada fuarı planlamak kalıyor ki bu noktada da şunu bilin yeter: Sırada beklerken uyumayı planlamıyorsanız, o büyük panellerin yapıldığı, 6 bin kişilik H Hall’u unutun! Unutun kardeşim, sonra internetten filan izlersiniz. Zaten o kadar bekleyip, sersefil halde o panele girsem, diziye de oyuncularına da ayrı bilenirim. Kendinize iyi bakın ve sabır sınırlarınız dahilinde beklemelere girişin zira Convention Center dışında, Hilton Bayfront olsun, Hilton Gaslamp olsun, Marriott olsun, civardaki bir sürü otel de Comic Con’a tahsis edilmiş durumda ve oralarda da son derece havalı, kaliteli paneller bulabilirsiniz. İlle de “Game of Thrones”un paneline gireceğim derseniz de, yanınıza bol su, yiyecek, can sıkıntısını giderecek kitaptı, bilgisayardı, taşınabilir şarj aleti ve hatta jeneratör, ufak piknik tüpü, karpuz filan gibi bol sulu meyveler alın ki, doyasıya ve konforlu bir şekilde yaşayın bu tecrübeyi!

- Kostümlü arkadaşlarla fotoğraf çektirmek isterseniz, bol bol Gaslamp bölgesi civarında dolaşın. Zaten her yerdeler ama biraz olsun Convention Center keşmekeşinden kaçıp, ara sokaklara dalsanız bile harika kostümlü insanlar her yerden size doğru gelecekler. Bu sene etrafta yüzlerce Wonder Woman gördüm, pek hoştu. Erkeklerde de “The Walking Dead”in zalım karakteri Negan pek modaydı ve hepsinin elinde gayet gerçekçi görünen, plastikten yapılma beyzbol sopası vardı.

- Fuar alanında belli başlı yerlerin yanında, A Hall’da bulunan yazar, çizerleri desteklemeyi unutmayın! Hepsinin şu anda kendi hayran kitleleri oluşmuş durumda ve çok orijinal şeyler bulmanız olası. Youtube’da da çizim dersleri veren Mark McDonnell gibi çizerleri orada bulabilirsiniz mesela.

- Son olarak, bol bol su içip, arada bir dışarı çıkıp nefeslenmeyi unutmayın yoksa Comic Con, ilk panik atağını geçirmek isteyenler için eşsiz bir fırsat. Kayıt sırasında verilen devasa çantalar, aldığınız öteberiyi taşımak için ideal, eve gidince çamaşır sepeti olarak filan kullanılabilinecek büyüklükte! Sağda solda rastgele ünlülere de rastladınız mı keyfiniz gıcır.

Comic Con'dan fotoğrafları görmek için sayfaları tıklamaya devam ediniz..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER