Çocuklar Duymasın, ilk
yayınlandığında (milattan öncesinden bahsediyoruz ve yaşımı ele vermek istemem)
yurtta kalmam vesilesiyle televizyon erişimi kısıtlı birisiydim, eve gidip
geldikçe gözüme ilişirdi, gayet güzeldi de o zamanlar için, seve seve
izlenirdi. ‘Ailecek severek izliyoruz’ cümlesinin tam karşılığıydı, hem aşırı
sıkıcı bir didaktikliği yoktu, hem kimseyi yoldan çıkaracak mesajlar vermezdi.
Çalışan, işi gücü olduğu kadar
aile hayatını da yaşayan ideal kadın Meltem, kardeşinin feminist lakabı taktığı
Duygu, Taş Fırın Haluk ve fırlama Havuç Emre’den oluşan çekirdek aile
gözlerimizin önünde büyüdü bir nevi. Farklı kanallar, defalarca yeniden
başlamalar derken Duygu evlenip çocuk sahibi oldu, Taş Fırın Haluk pideciliğe
başladı (aşırı yaratıcılık sinyalleri burada verilmeye başlanmıştı evet) ve
Emre, kendi yaşlarında bir arkadaş edinip telefon yerine babasına araba
aldırmaya çalıştı bu kez.
İlk yayınlandığı yıllarda ortalığı kırıp geçmişti, sonra da hep izlenmeye devam etti. Bir sonraki
bölümü merakla beklenen dizilerden olmadı benim için hiçbir zaman ama sıkıcı da denemezdi.
Ara sıra tekrarlarına denk geldiğimde izlediğim de oluyor hatta. Buna rağmen
dizinin Kanal D’de yeniden başlayacağını duyduğumda buna fazla anlam
verememiştim, zira 2017 senesinde mizah ve televizyonculuk adına hayalim bu
değildi. Üstüne bir de dizinin adının Çocuklar Duymasın Güç Uyanıyor olduğunu
duyunca moralim hepten bozuldu. Dünya üstünde yapılmadık şaka kalmamasına birkaç
sene kalmışken tutup da bin yıllık bir diziye Star Wars şakaları yaparak
mizahın incesine koştuğumuz bir ekranın düşüncesi bile yorucu geldi.
‘Taş yerinde ağırdır’ın mekân
yerine zamana uyarlanmış bir versiyonu var mıdır dilimizde bilmiyorum ama
olsaydı yeri tam da burası olurdu bence. Yine de dilerim bambaşka bir Çocuklar
Duymasın görürüz ekranda ve bayılarak izleriz hep birlikte.
İyi seyirler.