Fi: Bir şey eksik ama ne?

Fi: Bir şey eksik ama ne?
Fi’nin sekizinci ve dokuzuncu bölümleri 19 Mayıs’ta Puhu TV’de yayınlandı. Duru’nun kariyeri için büyük bir fırsatı teperek Amerika’ya gitmekten vazgeçmesinin ağırlığını bu iki bölümde de hep birlikte taşıdık gibi geldi bana, biraz yavaş, biraz da fazla gelişme katedilmeyen bölümlerdi.  Elbette bölümleri iki buçuk saat süren yerli dizilerle kıyaslamıyorum, normal şartlarda bir saatlik bir Fi bölümünde yaşanan olayları iki saatten daha uzun sürede izleriz belki ama Fi ile kıyaslayacağımız diziler zaten bunlar değil, olmamalı da zira ilk bölümünden itibaren çıtayı daha yüksekte tutan bir dizi oldu Fi. Dijital bir platformda yayınlanmasının avantajıyla içinde biplenmeden küfredilebilen, mozaiklenmeden içki içilip öpüşülebilen bir dizi olmasından fazlasını bekliyoruz elbette.

Serenay Sarıkaya da Ozan Güven de izlemeye bayıldığım oyuncular, Duru ve Can Manay şahane iki karakter ancak son bölümlerde ikisinin arasındaki ilişki, basiretsiz sevgilisinden beklediğini bulamayan genç dansçı kızı etkileyen olgun adam olmaya başladı ve bu da bu kadar iddialı iki karakter için bir miktar hüzün verici. Ya bize verilen Can Manay’ı gözümüzde fazla büyüttük, ya Duru’nun sağduyusuna kandık bilemiyorum ama ikisi arasında umduğum ilişki bu değil. Duru öylece dururken bile tutku akıyor gözlerinden, Can Manay her kelimesiyle reytingleri patlatıp tüm medyayı kendisine oyuncak edebilen bir adam ama ikisi bir arada sıradan geliyor bana.


Aşırı yakışıklı olman bazı gerçekleri değiştirmiyor Deniz

Can Manay ve Duru arasındaki ilişkiye olan inancımdaki azalmanın en büyük sebeplerinden biri de Deniz. Duru’yla aralarında olması beklenen tutku, Duru’nun karakterinden gelen bir özellik olarak duruyor sanki ilişkide, arada bir akış yok. Kız Amerika’ya gitmekten vazgeçmiş mesela adam uğruna, ‘İstersen dersi erteleyebilirim’ diyor. Burada böyle yapan bir adam varken Duru’nun karşısına bir de ‘Tüm işim gücüm sensin, hayatım sensin’ diye açık açık söyleyen, onun için hayatının en kritik basın toplantısını pat diye terkedip giden, ona dünya üstündeki her şeyden daha önemli olduğunu sıkça hatırlatan birisi varken Duru’nun karar vermesi çok da zor değil aslında. Deniz’in öğrencilerinin ilgisinden beslenen bencil bir adam olması, popüler olan her şeye karşı durmayı hayattaki en büyük marifet gibi algılaması ona dair hoşlanmadığım şeylerin bir kısmı ama illa da Duru’nun hayatındaki sıralamasının bu kadar düşük olmasına kızıyorum. Can Manay Can Manay olmasaydı da Duru ona akıp giderdi belki de zira elindeki ilişki sağlam olmaktan çok uzak. Klip çekimi berbat geçtiğinde Deniz’i arayamıyor mesela, zaten en kötü anında ‘Ben demiştim’ diyecek diye arayamadığın sevgiliden ayrılmadığın her saat kayıp, bunun için karşına bir Can Manay çıkmasını beklemene gerek yok.

Yeni bölümlerde en sevdiklerim Özge ve Sadık Murat Kolhan oldu yine. Bebişlerim SMK ve Özge’ye, Özge’nin hastalığı sırasında bayıldıkça bayıldım. SMK ve Özge ilişkisi bu haliyle bile Deniz ve Duru’dan daha gerçek diyebilirim hatta. Derin dondurucunun soğutucuya nasıl çevirildiği değil, birisi hasta olunca eve yeşillikler yığılan ilişki türlerini her zaman desteklemeliyiz diye düşünüyorum.

Fi’nin yeni bölümlerini merakla ve ilk birkaç bölüme daha çok benzemelerini umarak beklemeye devam edeceğim. İyi seyirler dilerim. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER