Masalın karşılıksız aşkları

Masalın karşılıksız aşkları
Bodrum Masalı’nın geçtiğimiz bölümünde iki sahne vardı ki beni benden aldı, kırk defa başa alıp tekrar tekrar izledim. Bunlardan ilki, Aslı ve Maya’nın baş başa oturup Maya’nın Faryalı’ya nasıl âşık olduğunu anlattığı andı. Maya’nın Faryalı’ya herkesten farklı olarak ismiyle, Yüksel diye hitap etmesine bayılıyorum bir kere onu söylemeliyim. Dünya üstünde âşık olunan kişinin ismi kadar güzel kelime yoktur, Maya da tüm aşkıyla sesleniyor Faryalı’ya. Sanki sadece ikisinin arasında bir sır bu, ona Yüksel diyerek Faryalı’nın geçmişinin bir parçası olduğunu hatırlatıyor bize, ‘Hiçbiriniz yokken ben vardım’ diyor, üstelik bunu bir tüy kadar hafif, hiç yormadan ve yük olmadan yapıyor.

Yıllar sonra bulduğu kızı Aslı’ya babasıyla nasıl tanıştıklarını anlatırken de yaşadıklarının ağırlığına inat aynı hafiflikte, aynı ferahlıktaydı Maya. ‘Senden küçüktüm’ diye başladığı hikâyesinde, Faryalı’nın hep ama hep başka bir kadına âşık olduğunu, gözünün o kadından başka birini asla görmediğini öyle bir kabullenmişlikle anlattı ki dinlerken gözlerimin dolmasına engel olamadım. Birine çok ama çok âşık olsan da ne yaparsan yap onun hayatının bir parçası olamayacağını bilmenin getirdiği tuhaf bir dinginlik vardır bazen, elinden hiçbir şey gelmeyeceğini bilirsin, Maya’da da bu vardı işte. ‘Görmüyor bile beni. Beş gün için getirmişim yanımda beş tane kıyafet, hemen alışverişe. Görsen, defile yapıyorum sanırsın. Ama o bakmıyor bile’ cümlelerini kurarken içinde kin taşıdığını göstermeyen çok az kadın vardır, Maya da onlardan biri. Anne kız dertleşmelerinin o tatlılığı, Aslı’nın annesiyle babasının bir araya geleceğine dair umudu, kendi annesinin mutluluğunun sevdiği çocuğun annesinin çok ama çok mutsuz olması demek olmasının ağırlığının Aslı’nın o incecik omuzlarında duruşu içimi cızlattı. Şahane bir sahneydi, herkesin, ama en çok Aslıhan Gürbüz’ün ellerine sağlık.


Mutluluğun Bora'ya aşırı yakışması kalp ben

Aklımdan çıkmayan diğer sahne ise Maya ve Bora’nın sinemaya gittikleri, daha doğrusu sinemanın onlara geldiği filmin sonuydu. Bora’nın yüzündeki o gülümseme beynelmilel bir âşık manifestosuydu adeta. O astığım astık, kestiğim kestik, bir lafıyla Bodrum’u dize getiren Bora’nın Maya’nın yanındaki utangaç, mutlu, aşkına bir miktar karşılık bulma konusunda umutlu haline bayıldım. Nejat İşler’i bu yüzden seviyorum işte, bazen tek bir gülümsemesiyle bile altı saatlik dert anlatabiliyor. Dilerim Maya Faryalı’dan intikam almak, onu kıskandırmak için Bora’nın duygularıyla oynamaz, Bora’ya kıymaz. İyi seyirler dilerim. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER