Geçtiğimiz
günlerde Uzakdoğu uyarlamalarında başarılı bir grafik çizen
MF Yapım’ın,
Bir Litre Gözyaşı adıyla yayınlanan
Japon dizisini uyarlayacağını siz, Ranini.Tv okurlarına duyurmuştuk. Haberin
ayrıntılarına
BURADAN ulaşabilirsiniz.
Dizi,
hazırlık aşamasındayken biz de diziyi izleyip, görüş ve yorumlarımızı sizlerle
paylaşalım istedik.
Her
zaman olduğu gibi ilk önce dizinin künyesini hemen aşağıya bırakıp yoruma
geçmek istiyorum.
Yönetmen:
Riki Okamura
Senaryo:
Satomi Ôshima, Rie Yokota, Michiru Egashira
Oyuncular:
Ken'ichi Matsuyama, Erika Sawajiri, Naohito Fujiki, Riko Narumi, Ryo Nishikido
Kanal:
Fuji TV
Bölüm
Sayısı: 11 Bölüm + 140 dakikalık özel bölüm
Tür:
Dram, Aile
***
Aya
Kito'nun 1988 yılında roman olarak basılan “1 Litre No Namida” isimli günlüğünden televizyona uyarlanan bu dram, 15 yaşında, hayat dolu bir genç kız
olan Aya’ya tedavisi mümkün olmayan ve sürekli ilerleyen spinoserebellar atrofi/ataksi
teşhisi konulmasıyla başlıyor.
Açıkçası
diziyi izlemeden önce neden “Bir Litre
Gözyaşı” adını verdiklerini çok merak etmiştim. Acaba, kızın yaşadığı
acıların kümülatif toplamı mıydı bu göz yaşları? Derken… İlk bölümün bitmeden
bir litre gözyaşı dökünce neden diziye bu ismi verdiklerini de anlamış oldum.
Sade bir seyirci olarak, diziyle ilgili zihnimde oluşan ilk düşünce,
ekranda olmak adına dramın dozunu abartmadan, gerçeği olduğu gibi yansıtmaları
oldu. Mutlaka kurgu karakterler, ilave edilen hikayeler vardır. Zaten 15 yaşında cıvıl cıvıl bir genç kız olan Aya’nın
yaşadıkları yeterince üzücü. Belki de
oyunculukların çok doğal olmasından dolayı böyle hissetmiş olabilirim, bilemiyorum. Ama bu haliyle bile litrelerce gözyaşı dökmenize neden olacaktır, garantisini veriyorum.
Başımız ağrıdığında televizyon bile açamıyorken, ağır hastalığına rağmen hayata
sıkı sıkıya tutunan Aya’nın hikayesi izleyen herkese ilham ve güç verici
nitelikte. Hastalığıyla yüzleşmesine rağmen gülümsemeyi bırakmamak, kendinden çok
başkalarını düşünmek sanırım sadece özel bir ruha sahip olan insanlara ait bir
özellik olmalı.
15
yaşınızı düşünün… Ya da 15 yaşındaki bir genç kızın hayallerini… Liseyi,
üniversiteyi bitirmek, sevgi dolu bir aile ve mutlu olacağı bir iş sahibi olmak.
Zaten bunlara sahip olan bir insan daha ne ister ki hayattan? Gel gelelim Aya’nın
da bu saydıklarımdan fazlasında gözü olmayan, gülünce yüzünde güller açan
gencecik bir kız. İzlediğim 11 bölüm boyunca Aya’nın yer yer “Bu hastalık neden
beni seçti?” diye kendisine sorması dışında gözyaşlarına sonuna kadar direnmesi
beni oldukça etkiledi. Var mı öyle her dakika muslukları açmak? Dizi boyunca
herkesi, her dakika ağlatmayıp, ağlattığında da izleyeni yüreğinden vurulmuşa
çevirmek ise "Bir Litre Gözyaşı" dizisini "Bit Litre Gözyaşı" yapan ayrı bir özellikti. (Tamam, artık sormuyorum dizinin adı neden ‘Bir Litre Gözyaşı’ diye?)
Dizi
boyunca resmedilen Aya’nın da sık sık vurguladığı en önemli noktalardan birisi
de “başkalarına yük olma” kısmıydı. Aya, çektiği acılara, zamanla kısıtlanan
yürüme, konuşma, yemek yeme gibi özelliklerine rağmen her zaman başkalarına
sıkıntı verdiği için üzülen melek gibi bir kız. Hani deriz ya “Allah elden
ayaktan düşürmesin!” diye; Aya’nınki de o hesap işte. Aya elden ayaktan düştükçe, hastalığından çok
başkasını sıkıntıya soktuğu için üzülmesi… “İnsan be!” dedirtti! Yoksa
hastalıklar hepimiz için. Bugün bana, yarın sana. Acıyı herkes hisseder, önemli
olan anlamak!
Spoiler alert: Dizide
ters köşeler, aşırı uçlarda ve yüksek sesle kurulmuş çatışmalar yok. Zaten Aya’nın
derdi hepimize yetiyor diyen izleyiciye yük olunmamış. (Tahmin: Henüz elimizde
dizinin ne oyuncuları ne de kanalı belli. Ancak bugünkü “Normal Şartlar Altında” güzide televizyon sistemimizin alametifarikası olan ve en kısa bölümünün
kemiksiz iki saat olacağını düşündüğümüz bu uyarlamada da çatışmaları sert
kuracaklarını düşünüyorum.)
İki
kısa notla yorumu toparlamak gerekirse;
*Tam
“Bölüm bitti!” derken izlediğiniz her şeyin gerçek olduğunu hatırlayıp sizi
tekrar gözyaşlarına boğacak Aya Kito’ya ait fotoğraflar, günlüğünden parçalar
paylaşılıyor. Jenerik akarken bile gözyaşlarınıza hakim olamayacaksınız.
*Özellikle
aile ve arkadaşlık temaları çok yerinde ve dozunda vurgulanmış. Zor zamanlarda
ailenin duruşu, arkadaşların desteğinin ne kadar önemli olduğunu anlamak
açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
*Uzakdoğu yapımı dizileri izlerken arada içimden geçirmiyor değilim: Bu rolü şu isim oynasa ya da uyarlamasında şu rolü şöyle köpürtseler vs. diye. Bir Litre Gözyaşını izlerken uyarlanacağını bildiğim için gerek hikayenin geneli gerekse oyuncu kadrosuyla ilgili aklımda bir sürü soru işareti birikti.
*Son olarak Bir Litre Gözyaşı dizisinin uyarlanmış halinin, sosyal sorumluluk bilincinin neresinde duracağına da merak ediyorum. Sonuçta dizi yapmak ticari bir iş. Mesaj vermek, toplumu eğitmek gibi bir kaygısı yok. Olmak zorunda da değil. Ancak konu, fikrimce, biraz bıçak sırtı. Fazla televizyon izleyen bir toplum olduğumuzu da işin içine katarsak Bir Litre Gözyaşı dizisinin Türkiye uyarlaması en azından hala aracını engelli rampasının önüne park edenlerin yüzünün biraz kızarmasını umuyorum.
***
Sözün özü; Bir Litre Gözyaşı,
arada bir açıp Aya’nın herkese, her şeye rağmen direnişi görüp ilham almak,
başta sağlığımız olmak üzere sahip olduğumuz her şey için şükretmek için güzel
bir iş.
Her
zaman olduğu gibi diziden bir parça ile fragmanı aşağıya bırakıyorum. İzleyecek
olan herkese şimdiden iyi seyirler!