Türk Dizilerinin Vazgeçilmez 5 Klişesi

Türk Dizilerinin Vazgeçilmez 5 Klişesi
Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz. Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz. Yıldırım bile aynı yeri iki defa vurmaz.

Her şey değişir. Buzdolabındaki üçgen peynir biter, dikiz aynasında asılı oyuncağın rengi solar, masandaki kar küresi kırılıp paramparça olur.

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Bir de vazgeçilmez dizi klişeleri...

Onlardan 5 tanesi var ki, nerde görseniz tanırsınız. ''Yoksa keke sen mi geldin, tez mi geldin?'' diye iki oralet ısmarlarsınız.

Neler mi onlar?
 

1- Sezen Aksu şarkıları
Aşka inananın kalbine, inanmayanın ise kafasına sıkan şarkılardan bahsediyoruz. Sezen Aksu parçaları hem dün hem de bugün dizilerin temel yapı taşı. Sahnenin temposunu düşürüp duygusunu yükseltmek gerekince, yasla kolonları manzaraya karşı! Bu klişe yer yer parçalı bulutlu bir his yaratsa da, modasının asla geçmeyeceği kesin. Ne demişti Minik Serçe: ''Ah kaldırımlar biliyor, bir devir muhteşemdik...''


2- Kız Kulesi manzarası
Kehanete göre 18 yaşına gelince yılan tarafından sokularak öldürüleceği için kuleye kapatılan kızın hikayesi mi doğru? Yoksa Hero ile Leandros adlı iki gencin yağmurlu bir kış gününde hayatlarını kaybettiği efsane mi? Kalbinde yatan öykü her ne olursa olsun, Kız Kulesi kavuşamayanların uğrak yeri olarak bilinir. Dizilerin sahne geçişlerinde de görüntülerinden sıkça istifade edilir. İstanbul'da geçen bir dizide Kız Kulesi en az ana karakterler kadar değerlidir. Yine de siz Kız Kulesi'nin restoranında yemek yemektense, ona uzaktan bakmanın tadına doyun derim. İlla ki içine ulaşmak istiyorsanız da, zombi istilasını filan bekleyin.
 

3- Sahibinin yüzünü de kapsayan flashbackler
Flashback en sade ifadesiyle, dramada şimdiki zamandan geçmiş zamana dönüş tekniğidir. Doğru yerde kullanılanı işe lezzet katarken, yanlış yerde çakan flash gözleri kanatır. Dizilerde olmazsa olmaz sayılan bu teknik, sahibinin yüzünü de kapsar. Karakter birine tokat mı atmıştı? Flashbackte hem kendisini hem de karşısındakini uzaktan üçüncü bir göz olarak izler. Bu bazen tuhaf gelse de seyir keyfinden kopmamak için gerekli klişeler arasındadır.
 

4- Harekete hazır taksi
Karakterimiz birinden mi kaçıyor? Yoksa acilen bir yere yetişmesi mi gerekiyor? O limon sarısı taksi her daim zart diye kapıda biter. Normal şartlarda büyük şehirlerde bile taksi çağırmak, yağmur sonrası gökkuşağı beklemeye benzer. Şanslıysanız, o sizi bulur. Ama dramaların evreninde esas oğlan esas kız uçağa binmeden onu havaalanına yetiştirecek taksiye ulaşır. Bazı klişeler çok 'kim kaybetmiş ki biz bulalım' değil mi?
 

5- Zincirleme yanlış anlama kazası
Esas kız, üç masala birden yetecek zarafete sahiptir. Esas oğlan desen, kusursuz zekası ve çevikliğiyle yeri göğü titretir. Ama gel gör ki bu ikisi birleşince, ortaya acıklı bir idrak eksikliği çıkıyor. İki karakterin beyni boş akbil gibi öterken, yanlış anlamalar tozu dumana katıyor. Bu öyle bir yarış ki, karakterler ''Ben yanlış anlayacağım!'' ve ''Hayır, asıl ben yanlış anlayacağım!!!'' diye amansız bir mücadeleye giriyor. Drama Tanrısı bu işleri çözmeli, aksi takdirde seyircinin tansiyonu 8'e 5...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER