Geçtiğimiz haftaki bol sitemli yazımın ardından 25. bölümü
büyük bir merakla bekliyordum. Bu haftaki bölümü beni şaşırtan ve şaşırtmayan
kısımlar olarak ikiye ayırmak istedim ama hepsinden önce bölüme dair genel
yorumumu söylemek isterim.
Sevgili Kudret Sönmez’in daha doğrusu Uğur Yücel’in
sahnelerini büyük bir hayranlıkla izledim. Saygım, sevgim sonsuz! Her
sahnesinde iyi ki 'içerde', iyi ki aramıza katılmış dedim açıkçası. Bu bölümden
itibaren en kısa zamanda işlerin çok daha heyecanlı bir hale dönüşebilmesi adına, onun da etkisiyle
bir ivme yaratmaya çabaladıkları barizdi ve ben o ivmenin oluşturduğu umudu
hissettim açıkçası. Celal Baba’nın hapse adım atması -çok önemli bir sonuç
doğuracağını düşünmesem de- güzel bir başlangıçtı bence. Fakat bölüm boyunca
gördüğüm ve duyduğum anda aşırı dalgasını yaptığım ve neredeyse gözyaşlarıma hâkim
olamadığım(!) sahne Kudret reyisin Mert’in 'içerde' olduğunu anlaması oldu. Adam
resmen 25 bölümdür kimsenin ısrarla anlayamadığını, olayların içine karıştığı
ilk anda çözdü. Ayakta alkışladım yalan yok.
Bu bölüm beni şaşırtan noktalardan başlayacağım öncelikle.
İlk olarak, az kalsın bölüm sonuna kadar flashback görmediğimi fark etmiştim
ki. Sarp ve Müdürümüzün sahnesini görmek beni susturdu. Çok korktum bir an
flashback yapmadıklarını düşünüp! Hatta ardından beni çok daha şaşırtan bir
olay daha gerçekleştirdiler. Valla sahneyi dizinin ortasına sardıklarında eyvah
yandık dedim önce, ama sonra ne yalan söyleyeyim izledikçe çok güzel yapılmış
bir kurgu gördüm. İkinci şaşırdığım nokta, Kudret gibi güçlü bir karakterin
Handan’a bu kadar zaafı olması üzdü aslında. Acaba gerçek kızı mı diye benim
gibi aklından geçiren birçok kişi olmuştur mutlaka ama sonradan öyle bir şeyin
olabilme ihtimalinin olmadığına karar verdim şahsen. Yani kısacası Handan
karakteri o şekilde harcanıp noktalansaydı ayrı bir güç ve tat katabilirdi
belki de… Üçüncü şaşırdığım nokta olarak geri dönüş yaptığımızda Mert tetikçiyi
kovalarken Sarp’ın ona çarpması oldu. Sarp ve Mert’in bir şekilde birbirine
döneceğini izlerken hissettim, fakat arabayla çarpmak?! Güldüm, bayağı güldüm ve
eğlendim diyebilirim hatta. Bir kez daha emin oldum sanırım, dizide en çok
istediğim şeylerden biri bolca Sarp-Mert sahnesi. Son şaşırdığım nokta da
sanırım Melek’in ‘Benim yeni hayatım var, her şeye baştan aldım.’ diye
söylenmesinden bir anda ‘Baba, babacım ben onun avukatıyım.’ moduna geçişi oldu.
Biraz ani olmadı mı sizce de?
Şaşırmadığım noktalara gelecek olursak, çok şükür bu bölüm de
flashback gördük! ^^
Şaka bir yana, yine bizi şaşırtmayanlar da bugün, Yılmaz
kardeşlerin Kudret’in deyişiyle Calal Babalarını kurtarma sevdalarını
vardı. Doyamadınız Celal’i kurtarmalara be!
Diğer şaşırtmayan nokta ise kritik olay ve durumlara, adam
yakalamaya, aşırı normalmiş gibi tek bir polisin gitmesi. Kalırsın öyle Kudret
reyisin elinde Mert, oh olsun. Bölümde son şaşırtmayan nokta ise tabii ki
şüphesiz Sarp’ın, Handan’ı çiftlik evinde kurtarmaya gelenlere karşı yaptığı
müthiş artistlikleri. Dizi bitince Sarp’ın silahını çekişlerinden kolaj
yapacağım unutturmayın…
Geleli daha bir bölüm oldu olmadı, içerdekini keşfettiği için
Kudret’e sevgim daha da büyüdü. Oyunlarla risk alıp Umut için yeniden hapse giren Sarp’ın
yaptığını da şaşırdıklarıma bonus olarak ekleyebiliriz. Hatta direkt Umut’u,
Kebapçı’ya sormasıyla bu ne cesaret yarabbi bile dedirtti bana. 25 bölümün
20’sinde güvenimi kırdıkları için tedirgin olsam da, bu hapishaneden çıktıktan
sonra artık Sarp-Celal’in çok daha büyük ‘Umut’ çatışmalarını izleyebiliriz umarım.
Bize ufaktan selam çakan Coşkun’u da görmek heyecanlandırmadı dersem yalan
olur. Coşkun-Kudret görmeyi hayal ettim de, tadından yenmezdi sanırım. Hatta
Kudret-Sarp ikilisini düşünmek bile heyecan veriyor bence.
26. bölümden gelen sneak peek ile haftaya Füsun’un Sarp’ın
sırrını öğrendiğini gördük. Haberlerde tutuklandığını izlerken aklımdan
geçmişti benimde ama müdürün insafa geleceğini düşünmemiştim. Bunu da
şaşırdığım kısımlara ikinci bonus olarak ekleyebiliriz sanırım. Kısaca umut
vaat eden bölümdü. Başlattıkları ivmeyi kaybetmemelerini dilerim.
Haftaya görüşmek üzere.