Kiralık Aşk: Anka kuşu ile deniz feneri masalındaki repliklerin büyüsü - 1. Kısım

Böylece ilk kıvılcım, ilk cemre düşer Sinyor İplikçi'nin gözlerinden gönlüne. Pazı sarması şoku ve kırmızı kapının büyüsü ile birlikte gözler birleşir.
 
İkinci bölüm bir de bakıyorum dünyanın kurtuluşunun reçetesi karşılıyor beni;
 
“Valla bu adamın on tane çocuğu olsa dünya kurtulur misss.”
 
 Defnenin sebze suyu sıkarken ettiği bu sözler benim Kiralık Aşk tarihimin ilk adımları olmakla birlikte Ömer’in de yüreğindeki ilk gerçek gülmenin sebebi oluyor sayın gönüldaşlarım. Bu gülüşü gören Defnem durur mu benim KA Defterime itinayla not düşeceğim bir söz daha ekler tüm sıcaklığıyla;
 
“Ee gülüyorsunuz siz. İlk defa sizi gülerken görüyorum. Ananem hep şey der benim; bir insanın ruhunu ya uyurken ya da gülerken görsünler gerisi POZ."
 
İleride sıklıkla adına rastlayacağımız nurlar içinde uyuması için duacı olduğum bilge çınar Sadri Usta çıkar karşımıza Ömer’in yol göstericisi olmakla birlikte hepimizin hafızalarına iz bırakacak sözlerin mimarı şöyle der yetiştirdiği çırağı olan Ömer’e..
 
“Hayat sadece senin baktığın yerden göründüğü gibi değildir. Bazen böyle kendini geri çekeceksin resmin bütününe bakacaksın sadece senin gördüğün gibi değildir hayat.”
 
Rüzgârın esmesine ilk şahit olan olarak Sadri Ustam ne olduğunu anlamasa da Defne’ye Ömer’e iletmesi için bir mesaj gönderir. Tarihin akışını değiştirecek ve hepimizin asla unutmayacağımız bir tanımın mimarı olarak der ki;
 
“Aslında bana haber verdi. Defne’ye güvenebilirsiniz dedi. Apollon'un değil de Ömer’in Defnesi olduğunu ve rüzgârların bir yerlerden esmeye başladığını ve bunu hissettiğini." bilmesini ister.
 
 Bizim sorulan tüm soruları ithaf ettiğimiz Şükrü abimize de Ömer sorar;
 
“Aklım başımda değil Şükrü bana bir şeyler oluyor.”
 
Aşkın bünyede tüm hücreleri istilası başlarken Ömer’in asistanı olan Defneye tavrı sert bir kayaya çarptığını bir kez daha ispatlar.
 
“Diyorum ki bana spor olarak bağıracaksanız ben size hiç boşuna cevap vermeyeyim belli ki tersinizden kalkmışsınız."
 
Üçüncü bölümde Defne’nin Ömer’i tanıma çabaları devam ederken az buçuk bir kanıya varmaya başlar ona göre;
 
 “İki tane Ömer var. Biri böyle işkolik ciddi öbürü de romantik duygulara önem veren bir Ömer aslında bence gerçek Ömer’i kimse tanımıyor.”
 
Masalımızın ara bulma uzmanı olan Şükrü Abimiz Ömer’i tanıma kılavuzuna bir madde daha sunar ilk görüşte sevdiği asistan Defne’ye,
 
“Onun dilinden anlamak için biraz kitap karıştırmak usul adap bilmek gerekir."
 
Geleyim bu bölümün en can alıcı anına. Ruhumda önemli bir yer edinecek , rüyalarımı süsleyen ve benim için aşkın ilk kanıtı olan o ilk Dansın olağanüstü karşılaşma anına.Lacivertler içinde masallardan fırlamış gibi gelen mucizevi güzellikteki kızıl saçlı bir peri kızı, herkesin aklını başından alan Defne ile bakışlarını ondan alamayan kalbinin kilidinin açılma sesini tüm yüreğimle  hissettiğim prens Ömer İplikçi;
 
“Ne içersin? Ben mi? Ben içkiniz bittiyse gideyim bardan bir şeyler alayım. Böyle bir şeye izin verirsem nasıl bir kavalye olurum. Kavalye mi dedi o?”
 
Ellerin ve bakışlarla birlikte yüreklerinde birleştiği ilk dans ve ilk aşkın melodileri çalınır kulağıma
 
Bizim masalımıza çok özel şarkıların mimarı olarak dahil olan AYDİLGE de selam olsun;
 
“Benimle gel gülümse gel. Hayat bazen zor olsa da yine güzel.  Yağmur dinmiyorsa, yollar bitmiyorsa sen üzülme bir gülümse gel benimle. Her şey bitti derken şansım döndü birden AŞK öyle bir MUCİZE…

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER