Poyraz Karayel’i Sevme ve Yaşatma Derneği!

Poyraz Karayel’i Sevme ve Yaşatma Derneği!
"İnsana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak.’’ demiş Dostoyevski daha sonra eklemiş ‘’Her mutsuzluğun ötesinde yine yaşam bekler.’’
 
Poyraz daha 12. bölümde istemişti bu derneğin kurulmasını. Henüz yolun başındayken… Adı üstünde başından beri tek isteği sevilmek ve yaşamaktı. Pek çok kez ismine yaşamak denilen hayatına isyan etti ama bana kalırsa bir o kadar da sevdi.
 
Belki hayatını değil ama yaşamayı sevdi. Bu kadar acıyı yaşamayı sevmeyen bir insan nasıl kaldırabilirdi zaten?
 
Yeni bölüm fragmanında geçen şu replik mesela yine hepimizin kalbini derinden sızlatacak gibi görünüyor.
 
Poyraz Karayel’in en güzel noktası da bu bence. Önce kalbimize, vicdanımıza hitap ediyor. Sonrasında akıl zaten o doğrultuya göre devreye giriyor.
 
‘’Bu dünya var ya albayım kötü insanlar yüzünden kötü bir yer değil. İyiler yüzünden böyle. Hiçbir şey yapmıyoruz, öyle seyirci gibi izliyoruz.’’ Galiba yeni bölümün en düşündürücü sahnesi bu sahne olacak.
 
Ne yapıyorsak kendi kendimize yapıyoruz aslında. Yoksa hangi balık boğmuş kendini; Hangi serçe atlamış damdan?
 
Bir zamanlar duvar yazısında bile anlattılar aslında. ‘’Geç kaldık.’’ demeyelim.


 
Esas konumuza dönersek, Poyraz Karayel’i Sevme ve Yaşatma derneğinin bir resmiyeti yok maalesef, ancak Poyraz için bunun pek bir sorun teşkil edeceğini düşünmüyorum. Onun dünyanın en güzel Ayşegül’ünü ve Sinan’ını sevdiği kadar beceremeyiz sevmeyi belki ama biz de onu sevmeye devam edersek derneğimizin amacına ulaşacağını ve Poyraz’ın isteğini yerine getirmiş olacağımızın güvencesini verebilirim.
 
‘’Sevmek zor geliyor. Alışmamışım yoruluyorum. Her an sevdiğimi düşünemiyorum. Bazen atlıyorum. Boşluklar oluyor. Bunları boş sözlerle doldurmaya çalışıyorum. Oysa ben her an sana bakmak, bir sözünü kaçırmamak; bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerini izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum. Her mevsimde, her gittiğimiz yerde, insanlarla ve insanlarsız, aşkın değişen yansımalarını görmek istiyorum. Bütün bunlar beni yoruyor. Sen orada duruyorsun ve beni seyrediyorsun sadece. Senin için sevmek, su içmek gibi rahat bir eylem. Ben, her an uyanık olmalıyım.’’
 
Oğuz Atay’ın bu sözü her şeyi özetliyor aslında. Sevmenin hep tasviri zor bir şey olduğunu, pek de elle tutulacak bir karşılığı olmadığını düşünürdüm ta ki Sevgili Oğuz Atay ve Poyraz Karayel’le tanışana kadar.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER