Sevgili Ethem Bey,
Uzun zamandır bir Poyraz Karayel izleyicisiyim.
Her bölümü izledim, her bölüme ayrı ayrı kafa yordum, neredeyse her bölüm
üstüne sayfalar yazdım. Öyle bir dizi ki Poyraz Karayel, bir sahne izleyince
oturup altı sayfa ondan bahsedesi geliyor insanın; en odunu şair
yapar, en taş kalpliyi her hafta ağlatır. Bunu yaparken asla vıcık vıcık bir
dram seçmez ama, her kelimesiyle insanın kafasına kafasına vurur.
Sizden ötürü. Bir diziyi güzel yapan senaristin, yönetmenin, oyuncuların, tüm
ekibin ışığı ve uyum içinde olmasıdır elbette ama Poyraz Karayel’i Poyraz Karayel
yapan ilk günden beri nazarımda illa ki kelimeleridir.
Şu memleketin en kıymetli
şeylerinden biri ‘Sevmek de yetmiyormuş, çok eskiden rastlaşacaktık’ cümlesidir
misal bence ve bunu hiç duymayan vardıysa, Poyraz Karayel’den öğrendi. Oğuz Atay nasıl bir olmazsa olmazdır, bunu anlamayan kaldıysa Poyraz Karayel bin defa anlattı. Alemin
en kanlı mafyalarından birinin en koca kafalı adamı bir kuzuya sevdalandı ve
vejetaryen olmalara kalktı mesela ve buna bizi Poyraz Karayel ikna etti. Dünyayı
güzelliğin kurtaracağına ve bir kuzuyu sevmekle her şeyin başlayacağına yemin
ettik ertesi gün. Sevdiği kadının gözlerini Ece Ayhan’la, memleket sevgisini
kitaplarla anlatan bir adam gördük ve bir an bile şüphelenmedik varlığından,
sebebi Poyraz Karayel’di. Pos bıyıklı bir mafya ferdi, Sivasspor-Real Madrid maçına
çıkmaya benzetti sevdasını, en mağrur halimizle çıktık terlettik formayı, bir
an bile düşünmedik ‘Ya yenilirsek?’ diye. Her sevincinde o adamın, bir tribün
dolusu kalabalık kavuşmuş sayıldı sevdiğine. İşte bunlar hep Poyraz Karayel.
Bütün bunlar harikaydı, eşine
benzerine rastlanmazdı, izledikçe izlenesiydi ama hiçbiri 78. bölümdeki bir
sahne kadar çarpmadı beni. Şu hayatta en çok inandığım şeyin Poyraz Karayel kisvesi
altında evimin orta yerinde canlanıp kanlandığını gördüm, aklım çıktı resmen. Poyraz’ın
gözaltına alındığı ve Sinan’la konuştuğunu hayal ettiği sahneden bahsediyorum elbette:
- Baba olmak ne kadar zor bir iş be Albayım. Sanki
dünyadaki bütün çocuklardan ben sorumluyum. Hepsi benim oğlum, hepsi benim
kızım. Yetemiyorum Albayım, yetemiyorum.
- Yetersin evladım, dünya küçük, sevgi de
sonsuzdur.
İnanıyorum ki anne baba olmak bir çocuğu sevmek demek değil
sadece. Anne baba olmak, başkalarının çocuklarını da kendi çocuğun kadar
pamuklara sarmak istemek, başkalarının çocuklarına da vicdanlı ve merhametli davranmak,
anne baba olmak iyi kalpli insan olmak
demek. Anne baba olmak bir dünya dolusu çocuktan kendini sorumlu hissetmek
demek. Bu demek olmalı, bu demek olana kadar birimiz bile kendimizi güvende
hissetmemeliyiz. Bu diyaloğun her kelimesi için yazarına bin teşekkür,
elleriniz dert görmesin. Siz uzun uzun yazın, biz hep izleyelim.
Sevgi ve saygılarımla,