Anne dizisini ilk bölümünden
itibaren gerek salya sümük ağlayarak, gerek ciğerlerimi dizi bitene kadar
masanın üzerine bırakarak izleyen biri olarak Gonca Vuslateri hakkında yazmak istedim hep. Evet Cansu Dere’ye bayılıyorum ve serinlikte bir dünya markası
olduğu kanaatindeyim, onun giydiği gibi bol paça pantolonlar giysem paçalı bir
tavuğa benzer miyim diye düşüne düşüne izliyorum güzelliğini. Vahide Perçin’i
feci inandırıcı buluyorum, sanki ellerinin çatlaklığı bile düşünülerek yapılmış
gibi, o kadar ince ince içine işliyor insanın. Gel gör ki dizinin kadınları
arasında favorim açık ara Gonca Vuslateri.
Canlandırdığı dünyanın en kötü
kalpli annesi Şule Akçay’a o kadar sinirleniyorum ki kafasını duvarlara vurmak
istiyorum bazen. Turna’ya çektirdiklerinin bin beterini kendi çeksin, ‘Cengiz neredesin?’
diyen dilleri düğümlensin istiyorum. Turna’yı pavyona götürdüğünde onu boğasım
geliyor, süklüm püklüm hırkalarının içinde ekmek arası domates hazırlarken
çocukcağız için onu günlerce aç bırakmak istiyorum.
Sonra bir anlatıyor, ‘Neden seni
sevdi Melek?’ diye öyle bir soruyor ki Zeynep’e, bu sefer dünyanın en haklı
kadını oluyor gözümde. Turna bir anda Melek oluyor, Şule’yle bir olup Şule’yi
sevdirmek istiyorum ona. Zeynep’in yaptığı şımarıklık gibi geliyor, ‘Karnı tok
sırtı pek, şimdi de kendine bir çocuk mu istiyor?’ diye sormak istiyorum alnına
bir fiske atıp. Başkası olsa beş dakika düşünmem belki, çocuğunu çöp poşetiyle kapının
önüne bırakan bir kadından bahsediyoruz sonuçta ama işte Gonca Vuslateri öyle
bir Şule ki, asla kayıtsız kalamıyoruz.
Gonca Vuslateri’nin içinde
sakladığı mizahı Şule’nin onca dramına rağmen görebildiğimiz çok küçük anlar
oluyor bazen. ‘Sen Turna Güneş misin kızım?’ diye bağırırken Melek’e, ‘Sen bu
kızı yine mi kaçırdın?’ diye haykırırken Zeynep’e aslında sadece bir öfke değil
Şule’ninki, karşısındakinin aklından şüphe etme hali ve Gonca Vuslateri bunu o
kadar güzel yansıtıyor ki bir yandan ağlarken bir yandan da çok gülmekten
kendini alamıyor insan.
Çok kolay nefret edeceğimiz bir
kadını bir suç makinasından ziyade kanlı canlı bir insan haline getiren, Sakar
Teyze’ye gidip ‘Çok üşüdüm biraz ısınıp gideceğim’ diye sobanın kenarına
iliştiğinde de, kızının bütün gece dolabın tepesinde kalıp cezalandırılmasının
farkına bile varmadığında da aynı şekilde inandırıcı bulduğumuz bir kadın
yaratan Gonca Vuslateri. Ellerine sağlık, bol oynasın, bol izleyelim. İyi seyirler.