Ne zaman memlekette ve dünyada
kötü haberleri ardı ardına almaya başlasak, televizyon programları bir telkin
rutinine başlarlar. ‘Mutluluk hormonu salgılamanın yolları, iyi bir uykunun
sırları, kahkaha atmanın önemi, sadeleşerek yaşamanın güzellikleri, mucizeleri
beş adımda hayatımıza çekmenin kısa yolları’ gibi başlıklarla bizi aslında fark
etmediğimiz bir mutluluk içinde olduğumuza ikna etmeye çalışırlar. Hep başka
bir dilden çevrilmişlik havası vardır bu programlarda zira kişisel gelişim ve
mutluluğa çalışmak bize biraz yabancıdır. Belki her acının tiryakisi olduğumuzdan, belki
öyle kahkaha terapisiyle filan geçmeyecek dertler hayatımızın bir parçası
olduğu için, bilemiyorum. Bir de hem yayın saatleri hem de içerikleri gereği
genelde kadın izleyici için hazırlanır bu programlar.
Star TV’de geçtiğimiz hafta sonu
başlayan Özlem Denizmen’le Kadınca da bu programlardan bir tanesi. Uzman konuklar
ve Özlem Hanım’ın bizzat kendi yorumları ile kadınların hayatlarına ışık
tutuluyor, onlara türlü çeşitli konularda yardımcı olunuyor. En azından amaç
bu. 20 dakikalık haftalık aile toplantıları öneriliyor izleyenlere, öfkeyi
yenmenin, stresi atmanın yolları anlatılıyor, anı yaşamanın öneminden,
kendimize değer vermekten, mutsuzken bile kahkaha atarsak beynimizi şaşırtmak
suretiyle gerçekten mutlu olmaya başlayabileceğimizden bahsediliyor. Uğrunda
gerçekten çabalarsak şartlar ne olursa olsun mutlu olmamıza bir mani olmadığı
iması sürekli havada uçuyor. Yapamıyorsak o da bizim beceriksizliğimiz bir
yerde.
Yapılırken en iyi niyetlerle yola
çıkıldığından şüphe duymasam da programı izlerken sürekli aptal yerine
konduğumu hissettim ve bunu hak edecek ne yaptığımı sordum durdum kendime. Kötü
çeviri bir Amerikan show’unun içindeymişim gibi kalakaldım, ‘Kadınca’ kelimesinin
bu çağrışımları yaptığını düşünüp endişelere gark oldum. Kadınlara layık
görülen içeriğin bambaşka olduğu günler dileğiyle, iyi seyirler dilerim.