Ece’nin depresyon hallerini pek
seviyorum. Depresyon süreci ilk olarak temizlik
ardından da abur cubur yemek ve ağlamak olarak ilerliyor. Neyse ki bu
seferki depresyon gözyaşları
aşamasına geçilmeden en tatlı sürprizle sona erdi.
Mert’in evlilik teklifi ne kadar
içtendi değil mi? Seçtiği mekan, yüzüklerin
hikayesi… Hele kurbağa ve prenses hikayesinin yeni uyarlamasına bayıldım. Yeni
doğan bebek balonlarını fark ettiniz mi? Üçüz hayallerine gönderme olduğu
belliydi ama bir cümleyle bile olsa varlık nedenlerini vurgulanması güzel olmaz
mıydı?
Tipik bir izleyici olarak bölüm
içinde “Ben demiştim!” demekten keyif alıyorum. Fragmandaki yüzük şaşırtmacasını birebir tahmin etmişim bir önceki
yazıda, Ece’nin koltuğunun da geri geleceği aşikardı. Özellikle Ece ve Mert’i
öyle benimsemişim ki konu EcMer olunca bir sonraki adımlarını tahmin etmek hiç
de zor değil. Yine de kendimizi bir dakikalığına o anın büyüsüne bırakalım.
Metin’in Süreyya’yı kaybetmemek üzere planlar içinde olmasını anlayabiliyorum.
İstediği kadar otuz yıllık evliliklerini vurgulasın, bu evliliğin Süreyya için
çoktan sonra erdiğini biliyoruz. Ya da izleyici olarak bilmek mi istiyoruz
acaba? Boşanma konusunda kararlı Süreyya neden Metin’le yeni bir eve taşınsın,
neden Metin’in sürekli kullandığı ‘Karıcığım!’ seslenişlerine tepkide bulunmasın? Levent “Benim de
bir sevdiğim var.” dediğinde Süreyya’dan daha anlamlı bir geri bildirim
alamadığımıza göre aslında var olmayan bir ilişkinin taraftarı mıyız acaba?
Dilinde olsa da hareketleriyle Levent’le gelecek planı yapan bir kadın gibi
davranmıyor. Peki, Metin’in Süreyya’nın doğum yapamayacak gerçeğinin uzun
zamandır en büyük yarası olduğunu bilmesine rağmen yeni bir bebek vurgusu
yapmasına ne diyorsunuz? Metin oyuncak kamyonu elinden alınan çocuk gibi nereye
saldıracağını bilemeden duvardan duvara savruluyor gibi, umarım sonunun hiç hayırlı
olmadığını yakında göreceğiz.

Açıklama beklediğim bir konu da;
bulunduğu noktaya Süreyya’nın
maddi desteğini alıp elleriyle kazıyarak çıktığını her fırsatta açıklayan
Metin’in kızının fakir bir adama gönül vermesine verdiği tepki.Üstelik bu adam yoldan geçen biri de değil,
şirketlerinden birine genel müdür olarak konumlandıracağı kadar yetkin bir
kişi. Süreyya açısından ise bu aşka destek vermemek daha da garip, yıllar önce
fakir bir adama aşık olup evlendiğini çoktan unutmuş olmalı.
Süreyya planını tıkır tıkır işletmek
üzere Kerem’i akşam yemeğine davet ederken dövülen et
yerinde Kerem’in yüzünü hayal etmeyi başardınız mı? Süreyya’nın elinden
terbiyeli tavuk çorbası siparişi vermesine ne diyorsunuz? Çorbayı içip, Koran
terbiyesi almak nasip olmadı ama gecenin sonunda Kerem’in yüzü dövülmüş etten
de beter oldu ve ben elbette ki üzülmedim. Bu plan sırasında baba Yılmaz’ın
dizi genelindeki ikinci büyük çıkışını izledik. Diyalogların çok vurgulu olduğundan
mı bilmem, Yılmaz Bey istediği kadar bağırıp çağırsın, içten gelen baba
koruyuculuğunu hissedemiyorum.
Süreyya’nın yemek organizasyonu oyun öyle oynanmaz böyle oynanır dedirtecek cinstendi. Her ne kadar Kerem bunu kibirolarak adlandırsa da bal gibi oyun, her bilinmeyene
bir puan. Zuhal Olcay’ın bu performansı başa alıp alıp izlenecek türden.Bu organizasyondan inanılmaz keyif alan Süreyya’yı
hakkıyla canlandırmış. Kendisine buradan bir sürü kalp emojisi gönderiyorum.
Gecenin sonunda Kerem -yine doğru zamanda doğru yerde olup
Levent’in Süreyya’la ilişkisini şıp diye çözüvermesi sayesinde-öğrendiği sırrı balçığa bulanmadan Levent’e pas etmeyi
uygun buldu. Levent, Süreyya’ya ulaşmak
için Metin engelini bu yolla ortadan kaldıracak bir adam olmamalı. Metin onu küçük
düşürmeye çalıştığı her ortamdan anlının akıyla hem de daha üstün bir şekilde
sıyrılabiliyor, Metin’i yolsuzluk yapan iş adamı damgasıyla bitirmek hiç
Levent’e göre değil.
Yazı devam ediyor..