Kara Sevda'nın yayınlanan 43.Bölüm'ü itibariyle, bir kez daha anladım ki, Kemal'in, Deniz'in babası olduğunu öğreneceği falan yok. Girizgahsız, doğrudan muhabbete girmiş olmamdan kaynaklı, derin endişelerimi sizlerle paylaşmayı bir borç bilirim. Kusura bakmayın sevgili okur, sabırsızlanıyorum!
Kara Sevda'da henüz çözemediğim ve açıkçası üzerinde de çok durmadığım bir efsun var. Günümüz şartlarında, takdir edersiniz ki bir Türk dizisini, internetten izlemek, süresi itibariyle sıkıcı olabiliyor. Fakat Kara Sevda'yı izlerken asla sıkılmayışımın sebebini ben de bilemiyorum. Sanırım bunda en büyük pay, korna sesi duyduklarında, "Ne bu?" diye soran Nihan'a, "Milli maç?" cevabı veren Emir Kozcuoğlu'nun payı büyük!
Nihan ve Kemal ayrı olmalarına rağmen, şu an bulundukları durumda çok tatlılar. Geleceklerini mi daha çok merak ediyorum, yoksa geçmişlerini mi karar veremiyorum. Flashbacklere bir de Leyla'nın eklenmesini açıkçası sevdim, hatta dahasını da hiç çekinmeden isteyebilirim. Bu arada, Leyla ve Ayhan'a bayılıyorum! Ciddi manada onları shiplemekle kalmıyorum, orayı da arttırıp Kemal, Leyla, Ayhan sahneleri istiyorum sanırım.
Şimdi, içimde kalmaması adına dile getirdiklerimi bir kenara bırakıp, esas mevzuya geliyorum sevgili okur. Üç annenin bu bölüm itibariyle vermiş oldukları mücadele, üzerinde konuşmaya değer bir hareketti bence. Her ne kadar sonucunda, ilerleme olmadığı gözükse de aslında katedilen yolun büyük olduğunu düşünüyorum.
Nihan'ın, kızı Deniz'le alakalı Kemal'e yazdığı defteri okuyan ve doğru olduğuna inandığı şeyi yaparak, Kemal'e gönderen Vildan Sezin'le başlayayım. Benim için önemli olan, Kemal'in o defteri okuyup gerçekleri öğrenmemesi değil açıkçası. Vildan'ın ısrarla, Nihan'a "Kemal seni korur!" demesi, benim gözlerimi yaşarttı. Defter, Emir'den sekip Fehime'nin atağıyla Nihan'a geri geldiğinde bile, Vildan'ın hâlâ "Benim yaptığım doğruydu." diye diretmesi benden tam puan aldı.
Vildan'ın saçmalıklarına ne kadar katlanamıyorduysam, aynı şey Fehime için de geçerliydi tabii. Vildan benden tam puan alırken, henüz Fehime'nin hanesine yarım artı koyabildim. Deniz'in torunu olduğunu öğrendiğinde, evinin bahçesinde karşısına çıkan Nihan'a, Emir'den boşanmayı düşünüp düşünmediğini sormasıyla yüzümde güller açtı. Çünkü, Fehime'nin görmesi gerekenleri asla görmediğini iddia eden bir Kara Sevda seyircisiyim. Daha sonrasında, üzerine düşünmesini, torunu için gözyaşı dökmesini ve yol arayışlarını da sevdim ama vardığı sonuçtan hiç hoşlanmadım.
Fehime, bir anne olarak evladını korumak istiyor, bunu anlayabiliyorum. Lakin, Kemal'in Deniz'i hiç öğrenmemesini istemesine bir anlam yükleyemedim. Çünkü bu onun verebileceği bir karar olmamakla beraber, Emir'in bir gün Deniz'e de zarar verip vermeyeceğini Fehime bilemez. Ben, Emir'in Deniz'in kılına zarar vermeyeğini biliyorum ama Fehime bilemez! Kaldı ki bir çocuğu olan evladının, evlenip bir yuva kuramayacağını, yaşaması gereken hiçbir şeyi yaşayamacağını düşünmesi de saçmalar saçması.
Fehime'nin çabasının tek artısı, biraz olsun Nihan'ı da anlamaya çalışmasından ve ona karşı sevgi beslemeye başlamasından başka bir şey değildir. Bir gün, yılanın başının Asu, kuyruğunun da Zeynep olduğunu öğrendiğinde yaşayacaklarını, çok affedersiniz dört gözle bekliyorum.
Nihan'a gelecek olursam, çaresizliğini o kadar fazla hissettim ki, bence kelimelerin yetersiz kaldığı anlara bu da mutlaka eklenmeli. Sırf Emir durumu öğrenmesin diye, kısacık vakitte oturup bir ansiklopediden hallice başka bir defter hazırlamak da evlat sevgisine dahil. Kızını, öz babasının kucağında gördüğü anlarda ne hissettiğini bilemiyorum ama acı çektiğini görebiliyorum. Defaatle söylediğim gibi, bu aşkın en büyük sınavını Nihan veriyor. Üstelik öyle bir yerde ki, "İtiraf et de kurtul!" diyemiyorum.
Yalnız ortada, neredeyse herkes tarafından -babası hariç- kandırılan bir Kemal Soydere var sayın hakim! İşte Kemal'den saklananlar:
-Vildan ve Ayhan aralarındaki ikili ilişkiyi saklıyorlar.
-Zehir, Zehra ile görüştüğünü saklıyor.
-Fehime, Vildan, Emir ve Nihan, Deniz'in Kemal'in kızı olduğunu saklıyorlar.
-Nihan ve Leyla, Emir'i bitirme planlarını saklıyorlar.
-Emir, Asu, Galip ve Tufan, Asu'nun bir Kozcuoğlu olduğunu saklıyorlar.
-Tarık, Emir'le içinde olduğu Ozan'ın ölümüne dair -henüz net bilmediğimiz- mevzuyu saklıyor.
-Banu, Emir'in ajanı olduğunu saklıyor.
-Zeynep, Ozan'ın öldüğü gün, Ozan'ı gördüğünü saklıyor.
Şimdi herkes tarafından resmen ayakta uyutulan Kemal'in de suçunun ne olduğunu bir sorgulatmak ve vicdanlı davranmak lazım. Herkes bir şekilde, koşullar gereği haklı dahi olsa, Kemal'in bir gün "En haklı benim!" demesi mubahtır. Çünkü hak etmediği bir hayat yaşarken, yaşaması gereken hayatı da yaşayamıyor.