Dağ 2: Alper Çağlar'la erkeklik halleri

Dağ 2: Alper Çağlar'la erkeklik halleri
Siz hiç bir kadının, arkadaşını öldürdüğü için sevindiğini gördünüz mü? Ya da bir kadının oğlunu öldürdüğü için evde şeref turu attığını? İşte erkek dünyasında biraz farklı işliyor o işler. Çocukluktan kalma genetik kodlar olsa gerek, bir grup 30 küsür yaşında adam, birbirimizi bilgisayar oyunlarında öldürmekten büyük zevk alıyoruz. İşin kötüsü, oyunu en iyi oynayan adamlar çaktırmasalar da gururlanıyorlar, daha sert “erkek”ler olarak. Tamam artık, sokakta dövüşmeyecek kadar yaşlı ve medeniyiz fakat bu bizleri erkeklik taslamaktan, şiddete bulaşmaktan alıkoymuyor. Sanal da olsa! Oyun oynarken 16 yaşındaki oğlunu öldürdüğü için evde tura çıkan 46 yaşında tanıdığım var lan benim!
 
İşte Alper Çağlar'ın 4. uzun metrajı Dağ 2, çok temelde bize hitap ediyor. Tıpkı diğer filmler Dağ ve Panzehir gibi. Alper Çağlar'ın yazdığı, yönettiği, kurgusunu yaptığı ve ses kurgusunu yaptığı film, başrol Çağlar Ertuğrul ve Ufuk Bayraktar'ın yanına, Ahu Türkpençe, Murat Serezli gibi eklemelerle geliyor.
 
“Tercihiniz birilerinin ölümüne neden olacağını bile bile arkanızı dönüp gidebilir misiniz?“ sorusunun etrafında şekillenen hikaye, yine Dağ'ın kahramanları Oğuz ve Bekir odağında şekillenirken, bu sefer düşman olarak Pkk yerine İşid'i koyuyor ve Türk özel kuvvetlerini anti militarist gazeteci Ceyda Balaban'ı kurtarmak üzere Irak'a gönderiyor. Bir yandan da kahramanlarımızın özel kuvvetlere girişini izliyoruz paralel kurguyla. Sonrası bildiğimiz şeyler, kan, gözyaşı, kalaşnikof, rpg, bomba, momba. Alper Çağlar'ın çektiklerini izlerken çok büyük bir keyif aldığından eminim.
 
Öncelikle söylemeliyim ki Alper Çağlar sinemasını seviyorum. Ruhumun karanlık taraflarına hitap ediyor, söylediği şeyi de iyi anladığımı düşünüyorum. “Guilty pleasure” bir nevi. Tanısanız seversiniz derler ya, eminim ki tanısam severim. Üstelik, sinema adına da yeni bir alan açmaya çalışıyor, taze bir lezzet. Birçok açıdan mazur görülebilir bir ilk film olarak Büşra çok iyi değildi ama gerek Dağ gerekse Panzehir, Türk sinemasında daha önce yapılmamış şeyleri yapmaya çalışıyor. Ha bu noktada, taze kan dediğimiz sinemacının daha 4. filminde devam filmi yapması, umuyorum hikayesinin tükendiğine delil değildir.
 
Birçok nedenle ve bir çok açıdan, Alper Çağlar uluslararası bir sinemacı olma potansiyeli taşıyor, özellikle yönetmen olarak. Özellikle çatışma sahnelerinde, uluslararası standartlarda bir saha kontrolü ve de tempo ayarlaması yapabiliyor, ki bu Türk sinemacılarının yumuşak karnıdır, genelde bu sahneleri , "Sen şuraya geç, sen de karşısına geç, birbirinize ateş edin." formatında yaptığımız için, Alper Çağlar'ın bu kontrolü daha önemli, özellikle polisiye ve sokakları mesken tutacak politik-kurgu hikayeleri çekmeyi düşünecekse. Dağ 2'yi izlediğinizde de birçok ekip, görkemli sahne izleyeceksiniz. 

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER