Hayat Şarkısı: Yanacaksak beraber yanalım!

Hayat Şarkısı: Yanacaksak beraber yanalım!
Her kalp bir yangına emanet olsa da her yangın da elbet bir gün söner. Sönecek, sönmeli. Hayat Şarkısı’nın ilk tanıtımlarında Melek’e, ilk bölümlerinde Melek & Hüseyin aşkına büyük bir heyecan duymuş, 4. bölümden sonra ise heyecanımı üzülerek rafa kaldırmıştım. Naftalin kokusu sinmeden raftan geri çıkarmak isteğiyle dolup taşsam da bir süre heyecanım orada kaldı. Ta ki 28. bölüme kadar.

Hayat Şarkısı karakterlerini iyi ya da kötü tüm karakteristik özellikleriyle bağrıma bastığım için beni yangınına ortak etmeyen Melek’e kırgındım uzun zamandır. Aynı yöne çok farklı yollardan çıkacağız belki ya da aynı yerde bile buluşamayacağız, bilmiyorum. Ama yola çıkarken beni davet etmemesi canımı sıkıyordu. Yanacaksak beraber yanmalıydık çünkü.

Ben Hülya Mehmet’i Filiz’e verdiğinde Hülya’yla beraber yandım, Aylin meselesinde Kerim’le beraber yandım, Melek’le de yanardım. Sonra tutardım ellerinden, kalkardık ayağa, bu yangını beraber söndürürdük. Kızacaksam yine kızardım.

Melek, Hülya’nın doğumundan sonra duygularını aldırmış bir halde “Bebeğin öldü!” dediğinde öyle kızdım ki ona. Bir abla nasıl kardeşine karşı bu kadar duyarsız olurdu? Nasıl onun canının yanmasına müsaade ederdi? Yalan mı söyleyeceksin? O koşullarda yapacağın en iyi şeyin yalan söylemek olduğunu mu düşünüyorsun? Buna da peki. Ama acısını katlamadan söyle, neden yarasını daha da kanatıyorsun kardeşinin?

Melek, küçücük bir kız çocuğuyken omuzlarına ‘annelik’ vasfı yüklenmiş. Yıllar geçince annelik yaptığı Hülya, kanatlanmış, kendi yolunu çizmiş. Fakat Melek annelik yapmaya devam etmeliymiş. Hülya’dan gizlice Hülya’ya yeni bir yol çizmiş kendince. Bu sefer bir taşla iki kuş vurmuş. Hülya’ya yeni bir yol çizerken, kendine de bir yol açmış bir gecede. Sonra da olanlar olmuş.

Benim 4. bölümden beri derdim tasam Melek’in duygularını alamamaktı. Cem’in bile motivasyonuna inanıp Melek’i anlayamamak bu hikayeyi en ince detaylarına kadar arşınlamak isteyen biri için üzücü.

Melek, neden kardeşine bebeğinin öldüğünü söyledi? Neden bebeği evlatlık vermekten vazgeçip büyütmeye karar verdi? Neden bu yalanı devam ettirmek uğruna bir yalanlar zinciri yarattı?

Melek, kendince haklı belki de, göreceğiz. Ama onun o “Bebeğin öldü!” sözlerini asla unutmayacağım. Hülya’nın Aylin meselesiyle Kerim’e yaptıklarını unutmadığım gibi. Kızacağım, söyleneceğim, belki bağırıp çağıracağım hatta acı çeksin isteyeceğim. Ama onunla beraber yanıp, bu yangından el ele çıkmak istiyorum ben artık.

Melek, hayatını birilerine adamaktan zevk duysa da bu durum aynı zamanda onun için pranga. Fakat Melek bu durumun pranga olduğundan bihaber, sanıyor ki birileri için fedakarlık yapmak ona iyi geliyor. Belki de yaptıklarının bir hata olduğunun bile farkında değildi bunca zamandır.

28. bölüm, 29. bölüm fragmanı, flashbackler derken içimden bir his Melek’in içindeki yangın seni de yakacak diyor. Benim istediğim de bu ya zaten. Melek’in içindeki volkan patlayacaksa, tutarlı bir karakter izleyeceksem gerisi teferruat. Üzülüyorum çünkü, hikayemizin tüm ayakları kalbimde de sağlam yerler edinsin istiyorum.  

Melek’in kalbindeki buzlar çözüldükçe neler olacak göreceğiz. Belki de aşk bile daha çok yakışacak Melek’e. Belki kendine bambaşka bir hayat kuracak. Olacak elbet bir şeyler.

Beni yangınına ortak et Melek! Sen bu yangından nasıl çıkacaksın bilmiyorum ama bırak yanacaksak beraber yanalım, çıkacaksak beraber çıkalım…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER