Kiralık Aşk: Benimle Yan*

"Koyamadın ismini, çığlıklarını duyar gibiyim..."*
Yalnız Defne, Şükrü Abi eğer gerçekten senin yaptığını söylemese o pazı sarmalarını kendin yiyecektin. Kızım, adamın ruhu aç diyorum, sana ihtiyacı var diyorum. Maharet pazı sarmasında değil, senin yapmanda. Çünkü normal erkeklerin kalbine giden yol midesinden geçerken, Ömer'in midesine giden yol kalbinden geçiyor. Anahtarı da sensin, hatta artık anahtarsız da girersin. Çünkü Ömer kapıda, göz deliğinden bakarak seni bekliyor, kapıyı çalmana bile gerek yok. Ve o kapıyı açabilecek başka hiç kimse de yok.

Zavallı Şükrü abim ya, arada hep olan sana oluyor. Ama sen de biliyorsun değil mi, nasıl ikna edeceğini? Kabul edelim ama "Uçak geliyor."dan daha güzel yöntem "Defne yapmış." Ve bir saattir naz yapan Ömer Defne'sinin ona elleriyle yaptığı pazı sarmasıyla resmen aşk yaşıyor. Yalnız Ömer dikkat et Defne pazı sarmasını kıskanabilir, onun yanında yapma.^^

Sevmenin tanımı Ömer İplikçi dedim hep, diyorum, diyeceğim... Bir insan nasıl bu kadar tüm benliğiyle sevebilir? Her seferinde yine yeni yeniden beni kendine hayran bırakarak şaşırtıyor. Sevdiğinin ismini (Gereksiz hariç.) birinin ağzından duyduğunda bile mutlu olan, onunla ilgili her şeyi merak eden, hele hele kendini sevdiğini düşündükçe mest olan, üzüntüsünden yemek bile yiyemeyen bir adam artık o. Hayır, eskiden de çok güzel seviyordu da artık çıta bize evrenin öbür ucundan el sallıyor. Defne'nin içindeki ateşin sönmediğini anladığı her an sanki yaşadığı cehenneme kar yağıyor.

"Kelebeğin etkisi..."*

Şirketin ardından, Defne'nin evinde de tadilat var. Bu arada şirket Ömer'i temsil ediyordu bence. Musluk damlatıyormuş, lamba bozulmuş, ocak tutukluk yapıyormuş, dolabın kapağı yerinden çıkmış. Tadilatı Mr. Bay İsmail Bey'in yapması beni şaşırtsa da öyle mesajlar aldım ki bana o sahneleri tekrar tekrar izletti. Defne'nin dünyasındaki hasarları temsil ediyordu bunlar. Daha doğrusu biz DefÖm'ün diyelim. Tüm karanlıkları aydınlatan aşk lambaları, temassızlıktan tamamlanamadığından yanmıyormuş. Bazı şeyler yerinden çıkmış hatta, ama sadece biraz sıkıştırmak yetecek vidaları. Ama bunların içinde benim en çok ilgimi çeken ocaktı. Isı miktarı ayarlanamadığından, verilen fazla ateş kahveyi taşırıyordu. Her taraf kirlenmişti. Yani cezve tek başına ne kadar büyük olsa da o ateşe dayanamıyordu. Ama aynı ateşe iki fincan konulduğunda ortaya harika bir lezzet çıkıyordu.

"Benimle yan..."

Yani ne kadar güçlü olduklarını zannetseler de Ömer de Defne de bu ateşe tek başlarına dayanamazlar. Ama yan yana, birlikte, el ele olduklarında mucizeler yaratacaklardır o alevden. Aydınlatacaklardır karanlıkta kalanları... Bulacaklardır kaybolanları. Kayıp Albertine gibi.

"Belki de aşk belirtisi..."*

Ömer İplikçi altta kalır mı? Tabii ki kalmaz. :) Albertine'nin sadece onlara ait olduğunu kanıtlamak için düşüyor ilk basımın peşine. O sahaf senin bu sahaf benim geziyor Defne gibi. Bir insan ancak aşık olduğu ya da çok çok sevdiği insan için bir şey illa ki olsun ister. Onun peşine düşer, uğraşır. Defne'nin tozlu rafları temizlemesi gibi o da huysuz bir adamın tozlanmış önyargılarını temizliyor. Düşünün normalde Defne için istemese o kitabı, uğraşır mıydı o inatçı önyargılı adamla? Ya da Defne temizler miydi kocaman sahafın tüm raflarını? Defne o zamanlar yavaş yavaş Ömer'in hayatındaki tozları silmeye başlamıştı, şimdi de Ömer Defne'ninkileri...

Bunu bir insan yeni tanıştığı arkadaş olarak gördüğü bir insan için yapmaz. Yani Defne'cim, çok uğraşmak gerektiğini biliyorsun da, sen kim için uğraştın düşünsene. Aşık olduğun adam için. Yani eğer cıvık gereksizin seni arkadaşı olarak gördüğünü düşünüyorsan demek ki kitabı o almamıştır, aldığını düşünüyorsan seni arkadaşı olarak görmüyordur. Yeni tanıştığın birisi için bu kadar uğraşıyorsan hoşlanıyorsun demektir en azından. A benim Safoz'um, cidden senin bu işlere hiç kafan basmıyor. Gerçi aslında biraz da uyuzu umursamadığından. Onun için sadece "Ömer'in kuzeni ve Stil Vagonu'nun ceosu." O yüzden çok şeyapmayın, uyuz aralarına giremez sadece etraflarında dolanıp arada çelme takmaya çalışıyor.

Albertine Kayıp sadece Ömer'le sizin aranızda Defne. Zaten sizin aranızda olduğu için o gün durum Albertine Kayıp dedin. Sen demesen cıvık gereksiz öyle bir kitap olduğundan bile habersizdi belki. Peki ya kitabın üzerindeki sıcaklığı da mı hissetmedin? İzlerini de mi takip etmedin? Aklım almıyor Şükrü ya anlamıyorum! O aşık olduğun kırılgan mı kırılgan, yumuşacık kalbin atışlarını da mı duymadın? Aslında burada yine Defne'nin diğer cinleriyle savaşı vardı. Belki de o kitabın Ömer'den olmasınının kendisine geri adım attırmasından korktu. Bir tarafı o kalbin ardından giderken, diğer tarafı ondan kaçıyor. Ama ben biliyorum, ufukta aşkın zaferi var. Kor alevlenmeye yüz tuttu.

Ömer Yasemin'i seviyor zannettiği için ve ondan alıp kitabı mutlu olsun diye içi acıyarak kitabı Yasemin'e veren Defne'leri hatırlar mısınız? -Hiç değişmemiş, hala kendine olan ilgiyi farkedemiyor. Hadi yine gereksizde anlarım, herkese aynı da Ömer'in insanları yerleştirdiği sınırlar daha belirgin.- Ağlarken yanına gelen yine kanka ayağına yürüyen birisi yüzünden, Ömer de onları birlikte zannetmişti. Hatta, Defne'ye karşı ilgisini Defne'nin farkettiğini ve onunla alay ettiğini zannettiğinden, "Seni sevmiyorum ki ben." pozları çekmişti o da. Şimdi de, Ömer'in -ki Ömer'in- sırf Defne'ye teşekkür için birisini ikna etmeye çalışarak aldığı kitabın üzerine bir başka kanka ayağına yürüyen pislik konuyor.

Şimdi gelgelim önemli bir mevzuya. Gerçekten bahsetmek istemiyorum şu bozuk musluktan ama bu bölüm de her yerden fışkırdı, bahsedilmeyecek gibi de değil. Sen aşk için kendini bozmayı çok yanlış anlamışsın. Aşk için değişmek gerekir, evet. Ama aşk asıl dürüstlük ister, güven ister, delikanlılık ister. Sadece aşkta değil üstelik, senin bilmediğin bir şey belki ama delikanlı olmak, iyidir. Hep doğru olmak, iyi olmak gerekir, aşkta bunun yanına hatalar için tolerans eklenir sadece. Ama sen nereden bileceksin, kadınları sadece mendil olarak görüp akan burnunu sildikten sonra atan birisin! Ama dikkat et bu sefer karşındaki adama rakip olamazsın sen. 

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER