Bugünlerde ekranlardaki çoğu karaktere kızamıyoruz farkında
mısınız? Kimse durduk yere delirmez, derler ya; dizilerde de kimse durduk yere
kötü olmuyor artık. Ekranda kötü karakter kalmadı demiyorum, var ama sebepsiz ve tümden kötü değiller. Bu duruma verebileceğim en iyi örneklerden biri
sanırım Arkadaşlar İyidir’in Gizem’i.
Gizem tamamen kötü değil.
Gri bir karakter hatta çok daha gerçek bir karakter… İnişleri çıkışları,
yumuşak karnı ve keskin dişleri var. Ama durup da kimse diyemiyor, “Ne kötü
kız!” ,”Keşke başına bir şey gelse de cezasını çekse şu dizide!” , “İyi anladık
intikam, tamam evet sen birincisin.” Diye. Çünkü Gizem öyle dengesiz bir
dengede kurgulanmış ki…
Tam diyoruz “Buram buram kötülük geliyor, yaşasın darkside!” sonra bir anda gerçekleriyle yüzleşip üzülüyoruz onun için. Bir anda ortalığı
karıştıracak, başkalarının mutluluğunu bozacak şeyler yapabiliyor ama bunları
yaparken başka bir yerde de ailesinden, geçmişinden darbe alıyor.
On sekiz yaşındayken babasını kaybetmiş ve annesini
tamamlamaya çalışırken kendindeki eksikleri görmezden gelmiş; sevilmeyi unutmuş
biri Gizem. Seda’dan ve ailesinden onlara yaşattıkları için intikam almaya
çalışırken kendi ipine dolanma ihtimali de çok yüksek bu yüzden.
Her ne kadar
Eren’le arasındaki adımları başka sebeplerle de atsa sonunda kaçamayacağı bir
şekilde ilgi duymaya başlayacak hatta belki de başladı bile...
Bir de annesi var tabii. Candan; Gizem’i kötü etkileyen,
ayağına bağlı bir taş. Gizem iyi adımlar atarken onu kırıp döken biri.
Geçtiğimiz akşam yayınlanan bölümde de bunu gördük. Kızı ona yardım etmeye
çalışırken kendini eksik görmeye tahammül edemediği için onu tersleyip, evden
kovdu. Bütün bunlarla uğraşırken bile gerçekliğinden bir parça kaybetmedi. İzlerken büyük keyif aldım bu gerçeklikleri.
Ekin Atalar’a, Deniz Koloş’a, Su Kutlu’ya ve dizide emeği
olan herkese, bize bu gri karakteri izleme şansı sundukları için teşekkürler. ^^