İlk olarak 9. Bölümdeki restoran sahnesinde Lale’nin “Biz birbirimizi sevmiyoruz, bu bebek AŞK
bebeği olmayacak” serzenişi, ardından 10. Bölümdeki ilk tanışma sahnesini
sil baştan kurgulamaları üzerine aklımda deli sorular. Size de soruyorum: ‘Bebek
Saruhan’ bir aşk bebeği mi yoksa değil mi?
Bence kesinlikle ‘aşk bebeği’. Şöyle ki;
Tamam,
Lale – Onur ilişkisi ‘ilk görüşte aşk’ ile başlamadı. İlk izlenimlerini
hatırlayalım;
-Lale
(iç ses): “Beklediğimden çok çok iyi, hayallerimin ötesinde”
-Onur
(iç ses): “Beklediğimden çok daha salak, kesinlikle tipim değil oldukça sıradan”
Ve Onur’dan buluşmayı neticelendiren büyük
değerlendirme: “Ben ve sen, imkânsızız”
Oysaki alkol katalizör olarak konuya dâhil olduğu
noktadan itibaren (belirtmek isterim ki, alkol sağlığa zararlıdır) hem Lale’nin
hem de Onur’un bastırılmış karakter özellikleri ile iki farklı insanı izledik.
‘O GECE’ ikisinin de
ayaklarının yerden kesilip gerçek olamayacak kadar harika bir anın
derinliklerine doğru yolculuk yaptıklarını Onur’un sosyal medyaya yüklediği
fotoğraflardan ve videolardan şahit olmadık mı? Bu -en azından o gecelik - AŞK
değilse ne?
Biliyoruz ki evlenme umudu taşıdığı sevgilisi Ersin
tarafından aldatılan Lale kadar kariyer hedeflerini kendisine tercih eden Özge
tarafından terk edilen ve o günden sonra ilişkilerinde duygusallığa yer
vermeden sadece mantık ile ilerleyen Onur’da yaralı. ‘O
GECE’ birbirlerinin yaralarına merhem olmayı başarmış olsalar da izlediğimiz
10 bölümde gelinen nokta: AŞK ve GURUR
(*)
Gelin No 309’un Lale ve Onur’una en sevdiğim klasiklerden
‘Aşk ve Gurur’ romanı yani Jane Austen’ın Elizabeth ve Mr Darcy’si üzerinden
bakalım…
Kızımız Elizabeth’in Jane Austen’ın gözbebeği olduğu
nasıl belli ise senarist Aslı Zengin’in için de Lale’nin özel olduğu belli… Lale
kendini yetiştirmiş, her ne kadar öğretmen olarak atanamasa da terrarium
yapabilme yeteneği ile kendi ayaklarının üzerinde durabilen, oldukça zeki,
nüktedan, ailesi ve mahallesi tarafından çok sevilen canlı bir karakter…
Onur Sarıhan ise, nam-ı diğer ‘Lord Onur’ aynı Mr. Darcy
gibi, oldukça ciddi, gururlu, kibirli. Tanıştığı insanları (karşılaşmalarının
ilk dakikalarını hatırlayın) değerlendirirken şekilci ve soğuk.
Hikâyenin devamı eser ile çok örtüşmese de sonu aynı: Bu
ikilinin arasındaki ‘O GECE’ fitili ateşlenen tutkulu aşk, bugüne
kadar izlediğimiz zıtlıklar ve çatışmalar üzerine kurulmuş ilişkilerinde aynı
romanda olduğu gibi gurur ve önyargı(**) yüzünden dile getirilemese de; gerçek
duygular ortaya çıktıkça ve ikisi de birbirleri hakkında peşin hükümlü olmakla ilgili
yaptıkları yanlışları fark ettikçe sevgi sözcükleri ile adlandırılabilecek.
Sonuçta son bölümde ne güzel dedin Samet: “En değerlisi AŞK”
Lale ve Onur’un yolculuğunda ne yazık ki Aslı Zengin’in
kaleminin yaratıcıktan nasibini alamamış klasik sahnelerini izliyoruz. Hemen
hemen her bölümde Demet Özdemir’in de yer aldığı bir önceki projesi ‘çilek
kokusu’ ile o kadar çok benzer sahne geliyor ki karşımıza, insan ister istemez
senaristin yeri gelince sihirli kesesinden hazırdaki sahnelerin hangisi uygun
ise çıkartıp çıkartıp önümüze sunduğunu düşünüyor. İşte birkaç örnek; Ağva’da
kaçamak, denizde yüzme, erkeğin arkadan sarıldığı anda kadının kokusunu içine
çekmesi, çiftin birlikte yemek yapması…
Ayrıca bu süreçte göremediğimiz en önemli şey ise Lale’yi
canlandıran Demet Özdemir ile Onur’u canlandıran Furkan Palalı’nın dijital
dünyadaki paylaşımlarında birbirlerine yer vermeleri. Elbette ki oyuncuların sosyal medya hesabı
bireyseldir, ama hesaplarını bireysel paylaşımlarının yanı sıra projeleri için aktif
kullanan ve yüksek takipçiye sahip oyuncuların dizi içindeki diğer oyuncular ve
hatta set ekibi ile paylaşımlar yaparken ‘Lale&Onur’ olarak fotoğraf
paylaşımında bulunmamaları çok dikkat çekici. (Furkan Palalı’nın Fox TV resmi
Snapchat hesabını yönettiği gün paylaşılan video ve fotoğraflarda hemen hemen
tüm ekip yer alırken sadece
Demet Özdemir’in yer almaması
ilginç değil mi?)
(*) Dünya klasikleri arasında yer alan Jane Austen’in ‘Aşk
ve Gurur’unu okumadıysanız ve yakın zamanda da okumaya fırsat bulamayacaksanız
en azından 2005 yılı sinema filmi uyarlamasını izlemenizi öneririm, seyri çok
ama çok keyiflidir.
(**) Eserin orijinal adı ‘pride & prejudice’un kelime
anlamı olarak tam çevirisi gurur ve önyargıdır.