Evcil Hayvanların Gizemli Dünyası: Evcil hayvanlarımız biz evde yokken neler yapar?

Evcil Hayvanların Gizemli Dünyası: Evcil hayvanlarımız biz evde yokken neler yapar?
Eviniz de hayvan besleyen biri misiniz? O zaman mutlaka işten ya da gittiğiniz herhangi bir yerden döndüğünüzde evin darmadağın olduğuna rastlamışsınızdır. Kediniz bardaklarınızı tezgâhtan aşağı atar, köpeğiniz terliklerinizi kemirir, kuşunuz kafesinden çıkıp tuvaletini koltuklara yapmaya karar verir. Bizlerse tüm bunlara rağmen onları sevmekten asla vazgeçmeyiz. Bizi karşılıksız seven, can yoldaşımız olan, yalnızlığımızı unutturan evcil hayvanlar hayatlarımızın baş tacı olur. İşte bu hafta gösterime giren Evcil Hayvanların Gizemli Yaşamı bu basit ama önemli gerçekten yola çıkan bir animasyon. Eğlenceli fragmanı sayesinde senenin merakla beklenen animasyonlarından biri olmayı başaran film bize Çılgın Hırsız ve Minionlar’ı sunan yönetmen Chris Renaud’nun elinden çıkma. Illumination stüdyolarının işi olan ve aynı Çılgın Hırsız’la benzer çizgi karakterlere sahip olan film yılın animasyonu olmaktan uzak kalacak gibi görünse de özellikle çocuklara ve evcil hayvan sahibi seyircilere eğlenceli dakikalar vaat ediyor diyebiliriz.


Yemek hırsızı kedi

Katie adlı tatlı sahibiyle birlikte New York’ta yaşayan köpek Max’in hikâyesini izliyoruz Evcil Hayvanların Gizemli Yaşamı’nda. Henüz bir yavruyken Katie tarafından sokakta bulunan ve sahiplenilen Max dünyanın en mutlu köpeğidir. Katie Max’i çok sever ve ona çok iyi bakar. Tek problem KAtie’nin her gün işe gitmesi ve akşam olana kadar eve gelmemesidir. Sahibinin nereye gittiğini bir türlü anlayamayan Max onu tüm gün kapının önünde bekler. Peki, tüm evcil hayvanlar böyle mi yapıyordur dersiniz? Tabii ki hayır. Max’in komşusu birçok hayvan arkadaşı vardır. Kediler, köpekler, kuşlar, evini kaybetmiş bir hamster ve daha niceleri. Hepsi sahipleri evi terk ettiği andan başlayarak türlü haylazlıklar yapmaya başlarlar. Kimi oburluğu yüzünden buzdolabında ne varsa silip süpürür, kimiyse sahibinin dinlesin diye açmış olduğu klasik müziği kapatıp metal müzik dinleyerek kafa sallar. Sahipleri uzun süreler ortalıkta görünmeyen hayvanlar ev partileri bile düzenler. Tüm hayvanlar böyle kendi hallerinde yaşarken Katie’nin eve Duke adında kocaman bir köpek daha getirmesiyle işler karışır. Sahiplerinin gözdesi olmak için rekabete girişen Max ve Duke’un başına olmadık işler açılır. Anarşist bir evinden atılmış hayvanlar topluluğuyla karşılaştıklarında ise her şey iyice çığırından çıkar.


Ev partisi veren bilge köpek

Seyirciyi yarattığı hayvan karakterlerin sevimliliğiyle etkileme çalışan filmin bunu büyük ölçüde başardığını söylemek mümkün. Senaryosu klasik “birbirinden hoşlanmayan ama başlarına birlikte iş açıp bu işten birlikte kurtulmak zorunda kalan zıt karakterlerin sonunda dostluğu yakalaması” klişesine dayanan film konusu itibarıyla sevimli olsa da animasyon türüne kattığı bir yenilik ya da yetişkinleri de mutlaka sinemaya çekecek bir cazibe taşımıyor pek, doğrusunu söylemek gerekirse. Yine de temposu yüksek, yer yer bir hayli güldüren şakalara sahip filmi çocuklarınızla izlemek hafta sonu için hoş bir tercih olabilir. Sahipleri tarafından dışlanıp sokağa atıldıkları için bir ordu kuran evcil hayvanlar fikri başta gayet orijinal olsa da bu fikri sonunda “sahipsiz yapamıyoruz, onlar olmadan bir hiçiz” noktasına taşımak çok da şık gözükmemiş. Evde hayvanlar tarafından verilen parti sahnesi ve sosis fabrikasında geçen sahne gerçekten çok komik ve yaratıcı. Türkçe seslendirmesi sıkıntısız olan filmin orijinalinde seslendirmeli Louis C.K., Kevin Hart, Steve Coogan gibi oyuncuların yaptığını not olarak ekleyelim. Evinde hem kedi hem de köpek besleyen bir izleyici olarak kendi adıma eğlendiğimi belirteyim. Keşke filmi onlarla birlikte izleyebileceğim bir açık hava sineması olsaydı. Kendilerini perdede görmek hoşlarına gider miydi acaba? İyi seyirler.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER