Uzun zamandır herhangi bir dizi hakkında yazmıyorum. Bu demek değil ki dizi izlemiyorum ya da yazmak istemiyorum. Bu
duruma pembe gözlüklerimi takıp bakarsam yaklaşık bir yıldır çalışma hayatının
içindeyim ve adaptasyon, yoğunluk, yorgunluk derken okul zamanına kıyasla televizyona
bakma süremin kısaldığını söyleyebilirim. Gözlükleri kenara koyup gerçekçi
yaklaşırsam da sanırım uzayıp giden dizi sürelerine artık dayanamaz oldum.
Mesela ben bu satırları yazarken saat 23.45’i gösteriyor ve bölüm halen devam
ediyor. Dakikalar süren özet sonrası yeni bölüm 21.10’da başlıyorsa benim o
bölümü bitirmem için ertesi günün pazar olması gerekiyor sanırım, zira okul
zamanı sabahlara kadar dizi izleyebilen ben işe başladığımdan beri tavuk gibi
erken yatar oldum. Resmen dram!
Neyse cıvımadan devam ediyorum, Tatlı İntikam’ın yayın gününün benim adıma avantajlı olduğunu
söyleyebilirim. Elbette bu diziyi izlememin “tek” nedeni yayın günü değil,
olamaz. Bahsettiğim gibi bende yeniden yazma isteği uyandırması bile başlı
başına bir etken. Tam olarak bu noktada Hayat
Şarkısı’nın hakkını asla yiyemeyeceğim çünkü aslında bu sezon yazma
isteğimi uyandıran ilk dizidir. Ancak yoğunluktan bölümleri bile zamanında
izleyemezken yazmaya hiç fırsat bulamadım veya fırsat yaratamadım diyebilirim.
Tatlı
İntikam’a dönecek olursam tanıtımlara bakıp büyük konuştuğum dizilerden
biridir. Ne demek büyük konuşmak? Şöyle açıklayayım: tanıtımları dönen yeni bir dizinin başrol oyuncularını yakıştırmamak, izlemem
diyerek burun kıvırmak ve ilk bölümden itibaren kaçırmadan takip etmeye,
fragman kovalamaya başlamak demektir. Böyle çok dizinin müptelası olmuşumdur
ben. -İtiraf gibi itiraf!- Burada tabii yanlış anlaşılmak istemem Tatlı İntikam nezdinde Furkan Andıç ve
Leyla Lydia Tuğutlu’nun dizilerini, filmlerini severek takip etmiş biriyim, bu
durum yalnızca ikisini partner olarak kafamda bir araya getiremememden daha
doğrusu tamamen önyargılı yaklaşımımdan kaynaklıdır. Siz benim gibi olmayın,
önyargı kötüdür.
Ben tüm gereksiz önyargılarımla Tatlı İntikam’ın ilk bölümünü izledikten sonra gerek başrol
oyuncularının uyumu gerek diğer oyuncuların muhteşem tutan enerjileri gerek hikâyenin
gidişatı derken bir baktım ki kaçırdığım bölüm varsa internetten tamamlıyorum,
elimden geldiğince de cumartesi akşamları erken karşısındaki yerimi alıyorum.
Leyla Lydia Tuğutlu ile Furkan Andıç’ın hayat verdikleri
Pelin ile Sinan aşkı bana kalırsa günden güne güzelleşmekte. Her hafta
aşklarına inancım artıyor. Ama Tatlı
İntikam’ı bana sevdiren sadece bir aşk hikâyesi üzerinden gitmiyor oluşu,
işin arkadaşlık boyutunu da gerçekten samimi bir şekilde sunuyor olması. Pelin,
Simay ve Başak’ın arkadaşlıklarının hastasıyım! Onların “sistası” olmak
istiyorum!
Tatlı İntikam’ın bir diğer
güzel yanı da ne saf komedi üzerinden ilerlemesi ne de dramın dibini görmesi.
Kategorize etmemiz gerekirse romantik-komedi sınıflandırmasına tabi olabilir
ama bence bir yönüyle farklılaşıyor. İşin mutfağını pek bilmem saf izleyici
gözüyle anlatıyorum, komediyle dramı çok orantılı harmanladıklarını anlatmaya
çalışıyorum. Çoğu sahnesinde gözlerim dolu doluyken gülmeye başlıyorum ve bu
durumu çok seviyorum. Sanırım artık uzayıp giden dizi sürelerinde ne saatlerce
ağlayıp ruhsal çöküntü yaşamaya mecalim var ne de saatlerce sürdüğünden
kalitesin ister istemez yitiren komediler izlemeye. Tatlı İntikam benim için bu durumu başarabilmiş bir dizidir.
Pelin’le Sinan’ın bir tatlı intikamla başlayıp,
badireler atlata atlata devam eden aşklarını, sistaların maceralarını, Rüzgar’ın
gizeminin çözülmesini merakla beklerken, Havva-Necip ilişkisi ile meraklı komşu
muhabbetinin bir tık azaltılarak karikatürize etme sınırından uzaklaşmalarını tercih
ederim. Ayrıca bir yemek programı izleyicisi ve aşçılık mesleğine hayran biri
olarak Sinan’ı ilk bölümlerde olduğu gibi daha sık mutfakta izlemek istiyorum
arz ederim! Son olarak genelde dizilerin kötü karakterleri pek sevilmez ama
Rüzgar karakterinin diziye çok iyi bir enerji kattığını düşünüyor ve Büşra
Develi’ye hayranlığımı gizlemek istemiyorum. Ama ama ama Tatlı İntikam’ın benim için favori çifti Başak ile Bülent’tir,
onların enerjisinin üstüne enerji tanımıyorum ve Hazal Türesan’ın hastasıyım! Ve
elbette Ayşenil Şamlıoğlu, Zeyno Günenç, Kerem Atabeyoğlu dizinin en büyük şanslarıdır.
Yazmadım yazmadım sazı da elime aldım mı bırakamadım!
Sözün özü şudur ki Tatlı İntikam ekibi
sizi seviyorum bana tekrar yazma isteği verdiğiniz için teşekkür ediyorum,
kalpler kalpler… Emeğinize sağlık!