Unutursak, Çağan Irmak fısıldasın!

Unutursak, Çağan Irmak fısıldasın!
Mehmet Günsür(Tarık) - Farah Z.Abdullah(Ayperi) - Kerem Bürsin(Erhan)
İlk defa bir filmi herkesten önce izleme zevkini tattım bugün. Raninitv ile ilklerimi yaşamaya devam ediyorum. Bu oluşumun içinde bulunmaktan da çok mutluyum.
Kasveti bol, yağmurlu bir sabahta saat 10.00'daki basın gösterime yetişmek için yola koyuldum. Filmin afişlerini görünce bir ön yargı oluşmuştu bende. Kendimi tutamayıp fragmanı izledikten sonra (genellikle büyük umutlar beslediğim filmlerin fragmanlarını izlemem) tereddütsüz diyebilirim ki; uzun bir aradan sonra beni en çok heyecanlandıran Çağan Irmak filmi.

Daha önceki işlerden tanıdığı, kimyasını çok iyi bildiği oyuncularla çalışmak yönetmenler için bazen dezavantaj olabiliyor, bunun örneklerini görüyoruz. Fakat Işıl Yücesoy ve Hümeyra ile tekrar bir araya gelmeyi, Çağan Irmak tamamen avantaja çevirmiş. Bu iki usta ismin oyunculuğu o kadar güzeldi ki hayran hayran ağlamak istedim.
Ne yapacağı bilinmeyen bir tek Kerem Bürsin vardı kadroda, o da görevini layıkıyla yapmış diyebiliriz.
Mehmet Günsür için söyleyebileceğim tek şey, yine 39 yaşında olmadığı. Geriye mi sayıyorsun yılları be adam!

İlahi okusun, dinlerim. 

Farah Zeynep Abdullah mı? O zaten ışıl ışıl.. Her izlediğim projesinde ''Bu kız ne ara yanımızdan geçip gitti de ilerledi bu kadar?'' diyorum hayretler içinde. Sesiyle, güzelliğiyle, varlığıyla eksik olmasın. Yolu zaten açık olmasına açık ama o yol, hiç kapanmasın..

Daha ilk sahnesinde kendimi sinema salonunun rahatsız koltuklarında değil de, Çağan Irmak'ın uzattığı eli tutarken buldum. Adeta ''Gelin, yanı başımızda olun, biz buradayız!'' diyordu filmdeki her sahne gerçekçiliğiyle. Mahallenizin Arnavut kaldırımında sendelerken ya da top oynayan çocukların toprağı tozutmasından rahatsız olurken bulacaksınız kendinizi. Çocukluğunuzda yediğiniz bir bisküvi vardı mesela, çok sevdiğiniz ama tadını hatırlayamadığınız. Heh, işte onu tekrar tadacaksınız bu filmde!

Filmin bu güzel doğallığını bozan tek bir etmen vardı benim için: Bazı sahnelerde sürekli aynı kamera hareketinin kullanılması. Hatta ilk kez kullanıldığı sahnede bile sırıtan yapay bir hareket. İnsan gözünün görme yetisinin çok çok üstüne çıkmamak gerekiyor bu tarz filmlerde. Zorlamamak daha iyi olabilirdi.

Tam ben ufaktan ufaktan kulp takmaya başlamışken Çağan Irmak, bir müthiş sahneyi daha suratıma çarpıyor ve düşündüğüm her şeyi unutuyorum. Gerek çekimleri olsun, gerek kurgunun akışı olsun filmin olayı bu herhalde. En ufak bir odak sorunu yaşadığınızda, hemen ardından gelen aksiyonla sizi filmin içinde tutmayı başarıyor Çağan Irmak, hem de hiç rahatsız etmeden.

Filme yer yer klişe diyenler çıkacaktır ama unutmamak lazım; eğer bir bilim-kurgu çekmiyorsanız anlatılmayan, işlenmeyen konu yok sinemada. Neyi anlattığı değil, nasıl anlattığı daha önemli bir faktör bence. Çağan Irmak'ın da kendi büyüsü, kendi dokunuşu vardır ya hep; bırakın kendinizi onun yarattığı dünyaya.. Unuttuklarımız fısıldamaya devam etsin Çağan Irmak, biz bu karmaşık dünyayı yaşayıp giderken..

Not: Selpak iyidir.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER