Geçtiğimiz yaz hayatımıza yeni bir alışkanlık girdi. Ama bu sefer ne ulusal kanallardan, ne de HBO, AMC, Showtime gibi kablolu devlerinden çıktı. Genellikle kadın ağırlıklı yayın yapan ve birkaç ay önce Türkiye şubesi de açılan Lifetime ilk defa böyle bir işe girişti ve turnayı gözünden vurmayı başardı. "UnREAL" izleyicinin saçma olduğunu bildiği, ama izlemekten asla vazgeçmediği 'reality show' kavramını iyice deşerek kısa zamanda ekranlara yeni bir soluk getirdi.
ABD'de "The Bachelor" ve türevlerini karşılayan, Türkiye'de de 'Kısmetse Olur'a tekabül eden kurgusal bir yarışma olan 'Everlasting'de tek amaç 10 haftanın sonunda yakışıklı talibi kendine aşık edip düğün vizesini kapmak. İlk sezonun merkezinde Adam Cromwell vardı. Babasına kendini ispat etme amacıyla yarışmaya katılan Adam'ın yüz göz olduğu, daha doğrusu hikayelerini daha yakından keşfetme imkanını bulduğumuz yarışmacılar arasında narin Anna, kafası karışık Grace, asıl kimliğini keşfeden Faith ve sürpriz bir son ile karşı karşıya kalan Mary vardı. Daha fazla spoiler vermek istemediğim için bu faslı fazla uzatmayacağım, ancak sürpriz hamleleriyle izlenmesi gereken bir sezondu kesinlikle.
Geçtiğimiz ay başlayan ikinci sezonun merkezinde ise başarılı bir futbolcu olan Darius var. Oyun kuruculuktaki başarısına rağmen kameralar karşısında yaptığı bir gaf yüzünden imajını düzeltmek amacıyla yarışmaya girmeye karar veriyor. Yarışmacıların yarısı (format gereği) daha ilk geceden elendiği için geçen sezondaki formülle elde öne çıkan birkaç yarışmacının hikayelerine sırasıyla tanık oluyoruz. Akıbetine birazdan değineceğimiz Ruby, futbol içinde geçen hayatından memnun olmayan Tiffany, rotasını henüz çizememiş olan Yael, sarışın kontenjanından Bety Ann, egosuna kurban giden Dominique, siyahilerden Chantal ve hırsının sonucunda yarışmaya veda eden Blandi bunlardan bazıları.
Gerçek aşka kavuşmaktan ayrılan yollara...
Bölümün en dikkat çekici gelişmesi Darius-Ruby aşkına daha yakından tanık olmamızdı. Geçen bölümlerde aralarında alevlenen o tutkunun gerçek olduğunu anlamamız uzun sürmedi. İkisinin de tamamen birbirleri için yaratıldığını düşünürken kaderin cilvesi yüzünden yolları ayrılmak zorunda kaldı. Yarışmaya sesini duyurma amacıyla başlayan aktivist Ruby, en başta bu yarışmaya karşı çıksa da zamanla kendini kalbine teslim etti.
Ancak göz ardı etmeye çalışsa bile Darius için (Quinn tarafından reyting uğruna getirilen) babasını bile karşısına almasına rağmen bu ilişki ikisinin de canını çok acıtacaktı. Ruby'nin babası her şeye rağmen haklıydı ve beklenen son gerçekleşti. Belki de Ruby'nin erken sayılabilecek vedası herkes için hayırlı olmuştur, kim bilir.
Quinn demişken... Bu bölümde hikayeye John Booth (Ioan Gruffudd) isimli yeni bir karakter dahil oldu.. Ve daha birlikte oldukları ilk sahneden ileride ne kadar muhteşem bir çift olacaklarının sinyallerini verdiler. Kağıt üzerindeki uyumlarının saçtığı ışık bir yana, düşünce yapıları bile neredeyse aynı. Üstelik Chet'ten çok daha akıllı, yakışıklı, karizmatik ve ne istediğini iyi bilen biri. Bence böyle bir ilişki, neredeyse her cephede çetin mücadeleler veren Quinn'e çok iyi gelecektir. Umarım yeniden hayal kırıklığına uğramaz.
Rachel ve Coleman yüksek sosyetenin karşısında.
Gelelim Rachel'a... Bugüne kadar yayınlanan 15 bölümde neler yaşamadı ki. Ruh halindeki fırtınalar aşk hayatına da yansıdı. İlk sezonda eski sevgilisi Jeremy ve Adam arasında gidip gelmiş ve açıkçası bu da beni bir yerden sonra rahatsız etmeye başlamıştı. Çünkü Rachel aslında güçlü bir kadındı ve yaşadığı tüm rezaletlere rağmen bir şekilde ayakta kalmayı başarmıştı. Üstelik bu sezonun başında showrunner olunca tam istediğimiz kıvama gelmişti. Derken Coleman geldi. Yeniden şovun başına geçmek amacıyla Quinn-Chet rekabetini kanal yöneticisine şikayet eden Rachel onun gelişiyle hayal kırıklığına uğrasa bile ikisi de birbirine karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Rachel da eskisine göre daha mutluydu sanki...
Bu kadar geçmiş zaman ekini kullanmamın nedeni bölümün sonunda saklı. Jeremy kesinlikle amacı olmayan biri. İlk sezonda Rachel uğruna nişanlısından ayrıldıktan sonra sezon finalinde onu rezil ettiği kalmamış gibi 2. sezonda da hala psikolojisine çalışmaya devam etti. Çocuk gibi Rachel'a dolarken teselliyi Yael'in kollarında aramaya başladı. Bugüne kadar yaptıkları bir yere kadar mazur görülebilirdi, ancak Rachel'a şiddet gösterecek noktaya gelmesi (Rachel'a kalkan eller kırılsın) tamamen kendi ayağına sıkmakla eş değer oldu. Bugüne kadar hep Jeremy'nin arkasını kollayan Chet ilk defa beni şaşırtarak Rachel'ın yapamadığını yaptı ve onu kovdu. Geriye ise gözyaşları kaldı.
Bana göre Jeremy'nin hikayedeki miadı artık doldu. Hazır Adam'ın da geri döneceğine dair haberler çıkmışken tamamen çıksa fena olmaz, ama kesin gelecek bölüm bir yerden damlayacaktır. Bu arada Adam'ı nasıl geri döndüreceklerini de merak ediyorum, çünkü onun da görevinin bittiğini düşünüyordum. Sezonun ilk bölümündeki güçlü Rachel'ı görmek istiyorum, ona aşık olan adam sayısının arttığını değil.
Yazı devam ediyor..