"Bu sevda durup durup kendini harlayan bir ateş" dedi İsocuğumuz. Hatta daha neler neler dedi, içi yanıyordu garibimin. Yasemin'i kapıdan uğurlarken arkadan bakışları içime geldi öküzü oturtturdu, Defne, Ömer’e seviniyorum dediğim dakikalarda hüzün geçişine uğradım resmen. Ne çok sevip ne çok içine atmıştı İso. İso gibi iyi insanları üzmeyelim, ona da hayırlı kısmetler bulalım. "Değişmeseydik, iyileşemezdik." Sen de değişip iyileşeceksin İso, sen bunu çoktan hak ettin. Yasemin şu an iyi insanların tarafına geçtiyse bunda İso’nun payının olduğunu unutamayız. Tek başına ayakta durabilecek güçte olduğunu, içinde iyiyi hala taşıdığını, sevmenin ve sevilmenin güzelliği hatırlatan İso idi. Şu an Sinan ve Yasemin mutluysa bunda tabii ki İso’nun da payı var; öyle düşünmek lazım. Yasemin’i değiştirip, iyileştiren İso da içindeki duyguları değiştirecek insanlarla karşılaşacak umarım.
Yasemin ve Sinan demişken çok tatlış bir çift oldular, izlerken zevk de alıyoruz. Ancak Sinan’ın şirket batırma gafında aklım İso-Yasemin kavgasına gitti geldi. Umarım sonları aynı olmaz. Yok yok olmaz. Artık Sinan’ın durulma zamanı, bu kadar çok severlerken biz inanmışken yeni denizlere yelken açılmaz. Yeni demişken Deniz ve Sude’ye de değinmek isterim. Korktuğum çift bu hafta beni hiç mi hiç korkutmadı, hatta sevdim. Deniz’in Sude karşısında takındığı farklı tutumu görmemek elde değil. Aşk acısını bile dinlerken hayran kaldı. Deniz’in içindeki iyiliği Sude mi çıkaracak diyorum, Sude önce kendi değişmeli oluyorum. En iyisi bunlar birbirlerine iyi gelsinler. Bu çıkar ilişkisinden naif, tatlı, zararsız bir çift çıksa hoş olmaz mıydı? Deniz’in Sude’nin yüzünü yıkadığı sahnede Kuşadası’nda Defne’nin yüzünü yıkayan Ömer’i görenler (DefÖm her yerde) el kaldırsın. Sarhoş hali olsun, geçen haftaki sinir krizi sahnesi olsun Melisa Şenolsun’un (Sude) oyunculuğuna da bir alkış yapmak gerek.
Ve tabii ki de en yıldız çiftimiz Defne ve Ömer cephesi… Defne sonuna kadar haklı, durumu gayet iyi bir sözlüsü varken "evden atıyorlar bizi" diye ağlansa, Ömer’in maddi destek olacağını biliyor. Bunu da kabul etmeye gönlü razı olmaz. Hem gururlu hem de daha öncesinden çokça borçlanmış bir kişi Defnemiz. Borç değince aklıma Fikret geliyor. Pis Fikret, uyuz oluyoruz sana. Erken sevindik ama biz Nero gibi. Hoş o duvar silme sahnesinde içimden geçmişti kötü hisler, bakışları bakış değildi. Hayır, sen helalleşmiş gidiyorsun, ne vardı da mektup yazıyorsun? Neyse yazımı Fikret’e saydırmakla geçirmeyeyim, sinirlerimizi bozmayalım.
Defne’nin son sahnedeki yerine koyuyorum kendimi, bir de ben yıkılıyorum onunla birlikte. Hem kurtulduğum dediğin düşmanın elindeki tüm kozları mektuba dökmüş olsun ve her an Ömer bunu okuyup gerçekleri öğrenebilir? Belki de öğrendi? Yok yok bu kız iki günden fazla mutlu yaşayamıyor, ya saklayacak ev derdi çıkıyor ya da borç dönüp dolaşıp ayağına takılıyor. Üstüne evi satın alan Ömer’i duymak daha da can yakıcı. Ömer’in gerçekleri öğrendiğini düşünüp içini karartmamak elde değil. Onu o kadar çok kandırdım üstüne o ben üzülmeyeyim diye evi gidip almış mahcupluğu da var şimdi Defne’de. Ama bu ev işi iyi oldu. Düşününce Ömer de Defne üzülmesin diye arkasından iş çevirdi en yakınlarından biri ile. Kısacası bu ev alma işi kötü gibi dursa da bence oyun ortaya çıktığında bile bir şeylerin daha iyi anlaşılması için yaşanan bir engeldi.
Evi İso’nun üstüne yapan Ömer’i yiyebiliyor muyuz? Kendi üstüne alırsa Defne daha çok kırılır diye en yakın arkadaşına almak? Koriş hep söyler ya, "Her şey mal mülk her şey para pul, dostlukmuş sevgiymiş ara bul.’’ Bizim dizimiz bu sözlerin tam tersi aslında. İso duramadı tapuyu verdi Defociğine. Ömer değildi açıklayan, açıklayamazdı. İso açıkladı, can dostu anlattı. Borç meselesini anlatamayan Defne gibiydi Ömer.
Gözlerinin içine bakmak vardı, pırıltısını görmek, belki de ruhunu hissetmek. Ömer’in her bakışı gibi. Kızdığında bile fark etmeden seven bakışları gibi. Severken gözlerinin içi parlaması gibi. Muzipçe şakalaşırken göz bebeklerinin büyümesi gibi. Çok severim bakışı bu olsa gerekler. Duyguyu tam olarak geçiren Barış Arduç’u (Ömer) takdir etmek gerek. Utangaç halleri ağırlıklı olduğu için bir o kadar göremesek de sevgisini hüznünü çok güzel anlatan Elçin Sangu’ya da (Defne) hakkını verelim. Bu çift ayrılmasın bir kaldıramayız, onlar nasıl kaldırsın. Biz de oturup ayrılmasınlar diye ZeyKer’e* ettiğimiz gibi DefÖm duası ederiz.
*ZeyKer Güneşi Beklerken dizisindeki Zeynep Kerem çiftinin kısaltması. Yayınlandığı dönem ve hala isimlerinden söz ettirir. GB fanlarına da selam olsun.