Evet, sevgili Kiralık Aşk severler 30. bölümde mavi saçlı
kız olarak ortaya çıkan, 31. bölümde Gallo aşağı Gallo yukarı otel odalarında
kovalamaca oynadığımız ve maalesef 34. bölümde cismen karşımızda bulduğumuz
Fikret Gallo’ya ithafen bir yazı yazmayı ve içimdekileri aktarmayı artık
kendime bir borç bilmiş bulunmaktayım. Kendileri zaman zaman karnımda bir ağrı,
zaman zaman gözümde tik ve çokça da kulaklarımda zonklamaya sebep olmuş bir
karakter olduğundan mütevellit yazım da bir o kadar sitemkâr olacaktır biline.
Şimdiiii gelelim Fikret’i sevmeme ya da sevememe
sebeplerime. İlk etapta beni irrite eden bir karakter olma sebebi Ömer’e
fazlasıyla yakın bir karakter olarak yazılması. Şimdi bazılarınız kendi içinde
“Zıt kutuplar birbirini çeker” mottosuna sarılıp Defne ve Ömer arasındaki
uçurumun git gide açılıp saçıldığı 30’lu haftalarda, bunu çok romantik bir şey
gibi görebilir ama o iş öyle değil efenim.
“Öyle kedi gibi dururum ama içimde yatan panter Ömer’e özel”
Defne Topal
Bir Fikret bahşedildi ki bize cool, gösteriş sevmiyor, para
onun olayı değil, bisiklet sürmeyi seviyor (Ömer’in Şükrü’ye bisiklet kullanmak
istediğini söylediği sahne flashbacki^^) ve benim için en bir önemli olan ise
Sabahattin Ali detayı. Bak sen şu işe. Benim adım Merve ben bu oyunu bozarım
bre Ezop! Pardon bendime sığmadım taştım biraz.
Ne diyorduk heh evet, sen DefÖm uçurumuna ivme kazandırıp
sonra Fikret karakterini fiber hızlı bir şekilde Ömer’e yakın yaparsan ben
haftalardır yediğini, içtiğini ve nasıl deliler gibi âşık olduğunu bildiğim
Defne’yi alır pamuklara sararım. Yaparım bilirsin! O noktadan sonra Fikret ağzıyla kuş tutsa
benim için konu kapanmıştır. O masalara bıraktığı kuşlara, gemilere yüklediğim
anlamların haddi hesabı yok. (Malum işaretlerin dizisiyiz^^) Sonra şirkete
gelişinde Ömer’in masasına gelişi güzel yayılışına ne demeli hadi susayım
edeyim diyorum ama dozu arttırıp bir de üzerine 14. Bölümdeki dağ evi müziğini
fona koymak nedir? Zaten anlamlandıramadığım nokta Ömer’i kadın ruhundan
anlamayan bir adam olarak nitelendiren ve bunu çat çat söyleyen pek Sayın
Fikret Gallo’yu kararından vazgeçiren şey kendi adına düzenlenen bir davetten
kaçmasına yardımcı olmuş bir adet Ömer İplikçi midir? Bu mudur olayımız? (Ki
bence bu davetten kaçma olayı tam bir nezaketsizliktir, çizmek istenilen imajla
hiç alakası yok.)
Sonra gelelim şu toplantıya (Ömer’in yanındaki sandalyenin
boş bırakılmasını es geçerek yazıma devam ediyorum.) Bir de birbirlerinin
cümlelerini tamamlayan o replikleri yok mu hem de kış koleksiyonumuza değinir
cinsten. Tüm bunlar ardı ardına sıralanırken nasıl olur da ben Fikret’i sevebilirim?
Defne ile iki turşu bir kuru fasulye yedi diye mi sevmeliyim “Ayy Ömer’e denk olduğu kadar mütevazı de,
nasıl yapsam ki” mi demem gerekiyordu? E gitsin Süleymaniye’de taşlasın
midesini (Fikret’in tabiriyle) mis gibi kuru fasulye var orda yanına da alır
turşusunu, cacığını oh isterse soğan kırsın bize ne? Yani işin özü mütevazı
Fikret’e benden ekmek çıkmadı. Zaten toplantı sonrası arabada Ömer’in kız
arkadaşıyla mesajlaştığını öğrendiğinde düşen suratı “Bingoooo” dedirten
cinsten ya da “çinkoooo” siz seçin artık. Yani ben anlamadım bu Fikret’i dün
bir bugün iki, sen hişt hayırdır canım ya kadın ruhu ne çabuk anlaşıldı öyle.
Zaten Ömer’in Fikret’in evine gittiği sahneler yok mu ciddi anlamda söylüyorum
karın ağrısı sebebi. Hatta tür gerilim IMDb puanı da 9.9 yani o derece.
Yani
haftalarımı Kiralık Aşk’a vermemiş olsam esas kız kim noktasında bir kararsız
kalabilirdim ancak şu noktada ne Ömüş’üme ne Defo’ciğime değinmiyorum. Olayımız
Fikret! Gel gelelim bende Fikret’in pimini çeken o noktaya... (enseden yaprak
aldığı sahneyi de itina ile es geçiyorum efenim valla hiç ısrar etmeyin geçeyim
zira çizgimden çıkıciiiim^^) Fikret
Hanığğğm Fikret Hanığğğmm sen değil miydin oyundan haberdar olduğun zaman Defne’ye
olmayan paranla “O cadıdan para alıyorsun benden mi almayacaksın?” diyen. Sonra
yine sen değil miydin “Mutlaka beni o prensle tanıştır.” diyen. Sonra yine sen
değil miydin “Nikâh şahidiniz ben olabilir miyim n'olur?” diyen^^
Ay yok bu
sen değildin pardon ama bir aklından geçti bak dilinin ucuna geldi ama demedin
sanki. Defne’ye bu aşk adeta evrenin bir armağanı gibi davrandın sen yahu.
Böyle konudan konuya atlıyorum gibi olacak ama olmayan iki yüz bin liranla bu
aşka destek oldun sen yahu; ayrıca iki yüz bini olmayan Fikret yapmışlar bu
paralar nerede dendiğinde “yardım yapıyorum” ben demiş olmamış. Şimdi ben
Fikret’i sevmiyorsam sebebi tek bir Fikret olmadığından, sağlam temellere
oturtulamadığındandır. Ya o portakallı ördeğin ya da o yemek için
sabırsızlandığın oğlağın Fikret’i olacaksın ya da o kuru fasulyenin Fikret’i
olacaksın orrraaayyytt? Yani işin özü Fikret’in ayak sesleri, cüssesini
karşılayamadı. Ne diyorduk en son bu aşka destek olmak için hoşlandığı Ömer’i
yarı yolda bırakmayı göze alan bir Fikret var diyorduk öyle ki Cherie ile
anlaşma yapmıştı sırf Defne için. Ancak aynı Fikret Ömer ve Defne’yi el ele
görünce bir çark etti, bir 180 derece döndü, bir sarardı, bir bozardı bir şey
oldu sorma gitsin.
Yazı devam ediyor..