Televizyonda büyüyenler: ABC çocuklarıyla A'dan, Z'ye!

Bir çok insan bir sahneyi kaç kere tekrarlamanız ve her seferinde komik olmanız gerektiğini bilmiyor.

Albert: Çok kamerayla çekilen bir dizi olduğumuz için bizim canlı seyircimiz var. Her seferinde gülüyorlar, bu da işimizi kolaylaştırıyor sanırım. Bazen sahneleri tekrar edersek yazarlar, yürütücü yapımcılar ya da yönetmen bir şeyleri değiştiriyor. O yüzden her zaman aynı şeyi tekrar etmiyoruz.
 
Hudson: Bir keresinde çoklu kamerayla çekilen bir dizide oynamıştım. Tekli kameradan çok daha kolay. Çoklu kamera bir dizide oynarken bazı şeyleri önceden kaydediyorsunuz. Bu yüzden seyirci geldiğinde birçok şeyi tekrar yapmanız gerekmiyor ve işiniz çok daha hızlı bitiyor.
 
Albert: Enerjinin bitmesini istemiyorlar.
 
Seyirci önünde olmaktan hoşlanıyor musunuz?

Albert: Seyirci önünde olmayı seviyorum. Onların geri dönüşlerini almak harika bir şey. Tekli kamera dizilerini de seviyorum çünkü farklı yerlere gitmeye bayılıyorum.
 
Miles: Ne zaman olduğunu söylemeyeceğim; ama Marsai ile bir çoklu kamera dizisinde oynamıştık.
 
Ne zaman olduğunu söylemeyecek misin?

Miles: Hayır.
 
Marsai: Söylemeyeceğim.
 
Peki!

Miles: Bir yandan çok kolay, diğer yandan çok daha zor çünkü çoklu kamera bir dizide eğer hata yaparsanız tüm sahneyi tekrarlamanız gerekiyor. Tekli kamerada sadece o repliği baştan alabiliyoruz. Fakat bizim yapmamız gereken şuydu: tüm sahneye tekrar başlıyorduk çünkü hepsini tek seferde çekmeliydik.
 
Marsai: Herkesten özür dileyip duruyordum. “Çok özür dilerim. Biliyorum denedin, çok özür dilerim”. Bazen çok zor oluyor çünkü söylemeniz gereken koca bir paragraf oluyor ve söylemeyi başarıyorsunuz. “Oh be, başardım, sahne bitmek üzere.” Sonra biri “Birkaç şeyi daha değiştirmemiz gerekiyor,” diyor. O kadar çılgınca bir şey ki. O paragraf zaten zihninizde var ve şimdi yeniden başlamanız gerekiyor. Delilik!
 
Albert: Ya da büyük bir konuşmayı bitiriyorsunuz, sonrasında beş kelimelik bir cümleniz oluyor. Kelimelerden birini söyleyemiyorsunuz ve her şeyi en baştan tekrar etmeniz gerekiyor!
 
Hudson: “Aman Tanrım, kendimden nefret ediyorum!” diyorsunuz.
 
Miles: Çoklu kamera çektiğinizde daha güzel oluyor çünkü karşınızda bir seyirci var ve kahkahalarla gülmeye başlıyorlar. Kendinize güveniniz artıyor ve işinizi daha iyi yapıyorsunuz. Orada kimse olmadığındaysa rolünüzü yaparken sadece çekirge sesleri duyuyor gibisiniz.
 
Peki rolünüzü çok iyi oynadığınızı nasıl anlıyorsunuz?

Forrest: İçinizde bir his oluyor, sonra herkes alkışlamaya başlıyor.
 
Ian: Etrafınıza bakıyorsunuz, herkes "İyi iş çıkardın,” diyor.
 
Dışarı çıktığınızda insanlar sizi tanıyor mu?

Marsai: Tanrım, evet!
 
Hudson: Bir gün bir alışveriş merkezindeydik, yoğurt yiyorduk. Arada bir birileri gelip “Aubrey, fotoğraf çektirebilir miyiz?” diye soruyordu. Ben diziye başlamadan önceydi.
 
Aubrey ile bir süredir arkadaşsınız o zaman, öyle mi?

Hudson: Evet. Benim dizim yayına girmeden önce tanıştık. Pilot bölümünden sonraydı. Babam ve onun annesi arkadaştı, sonra biz de arkadaş olduk.
 
İnsanlar sizi tanıdıklarında ne diyorlar?

Marsai: Bir keresinde Hollywood Ünlüler Kaldırımı’nda yürüyordum ve beş yaşlarındaki küçük bir çocuk “Aman Tanrım, o sensin, seni çok seviyorum!” diye bağırdı. “Teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler.” Bir sürü kişinin olduğu bir gruptan olduğunu fark etmemiştim. Bir grup insanla birlikte geri geldi, ama hepsini tek tek getirdi. Sürekli gidip geliyordu. Yaklaşık 20 fotoğraf çektirmek zorunda kaldım.
 
Miles: Bir kişi 50 kişiye dönüşebiliyor!
 
Hudson: En kötüsü, kim olduğunuz hakkında hiçbir fikri olmayan biri sizi fotoğraf çektirirken görüyor ve “Kim bu çocuk?” diye soruyor. Biri “Fresh Off the Boat dizisinden biri,” falan diyor, o kişi de “O diziyi daha önce hiç izlemedim, ama anlaşılmaz bir sebepten seninle fotoğraf çektirebilir miyim?” falan oluyor. Daha demin diziyi hiç izlemediğini söylediğini duydum, kim olduğuma dair hiçbir fikrin yok ama benim fotoğrafımı çekmek istiyorsun. Neden?
 
Miles: Bazen dizimizin adını doğru söylemiyorlar. Black-fish diyorlar.
 
Marsai: Herkes dizideki babamız Anthony’e bakıyor ve ona doğru koşuyor. Tek bir adım bile atamıyor. Çılgınlık!
 
Anthony Anderson kadar ünlü olsaydınız ne hissederdiniz?

Marsai: Moduma göre değişir. Eğer uykum varsa bunu istemezdim.
 
Miles: Bazen hayır demek istiyorum.
 
Hudson: Ama saygı duyduğun için bunu yapmak zorundasın, değil mi?
 
 Miles: Sadece bir kere "hayır" dedim ve kız bunu kendisine hakaret olarak aldı.
 
Neredeydin?

Miles: Beyaz Saray’daydık.
 
Tüm kadro Beyaz Saray’ı mı ziyaret ettiniz?

Miles: Evet, Başkan’la falan tanıştık.
 
Albert: Başkan’la mı tanıştınız?
 
Miles: Şöyle oldu. Orada bir sürü insan vardı, geçen senekinden daha da çok. Oranın ne kadar büyük bir yer olduğunu bilirsiniz. O kadar acelemiz vardı ki. Bir kız “Fotoğraf çektirebilir miyiz?” dedi. Ben de “Hayır,” dedim. Bir şekilde acelemiz olduğunu anlamadı; ama aslında öyleydi. Üstüne alındı ve “Ama, lütfen…” falan demeye başladı. Ben de “Tamam o zaman, bu kadar üzüleceksen çektirelim!” dedim.
 
Marsai: Bana da aynı şey oldu. Başkan’ın eşiyle koştuğumuz zamanı hatırlıyor musun? Sonrasında kramp girmişti, hava çok soğuktu, tuvalete gitmek zorunda kaldım. Bir kız, “Aman Tanrım, seni çok seviyorum, sen dünyanın en iyi insanısın!” dedi. Neredeyse ağlamak üzereydi. “Fotoğraf çektirebilir miyiz?” Sadece “Aaaa!” diyebildim. Tek söyleyebildiğim buydu. O da “Önemli değil,” dedi ve uzaklaştı. Ben de peşinden gidip fotoğrafı çektirdim, kendimi kötü hissetmiştim.
 
Forrest: Sevmediğim tek şey insanların çaktırmadan fotoğraf çekmeye çalışması. Oysa siz bunun farkında oluyorsunuz.
 
Miles: Asıl gıcık olduğum insanların sana baktıktan sonra başlarını eğip telefonlarına dönmesi. Senin kim olduğuna internetten bakıyorlar.
 
Albert: Bazen çok garip durumlar oluşuyor. Ailemle bir restorandaydık ve yan masadakiler “Bu Dr. Ken’deki çocuk,” dediler. Ben de başımı öne eğdim. Yemeğimi yiyip onlar yokmuş gibi davranmak istedim. “Senin kim olduğuna internetten bakmıyorlar,” dedim kendi kendime. İnsanlar fısıldamayı hiç beceremiyorlar.
 

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER