● İlk işlerinizden
bahsedelim. Hangi rolü oynadınız? Kaç yaşındaydınız?
Hudson Yang: Neden herkes bana bakıyor? Peki! Ben başlayayım. İlk işim Sisterhood of Night adlı küçük bir
bağımsız filmdi. Seçmelere girerek rolü kapmıştım. Pek bir şey yapmam
gerekmemişti. Bir tarikata üye olan kızın küçük kardeşini oynuyordum. Sadece üç
repliğim vardı, onları söyledim, setten ayrıldım ve hiçkimseyi bir daha
görmedim. Yaklaşık dokuz yaşımdaydım.
Albert Tsai: İlk
işim ilk dizim Trophy Wife’ın pilot
bölümüydü. Çok havalıydı çünkü her şey benim için çok yeniydi. Bir diziyi
hayata geçirmek için yaptığı şeyler harikaydı.
Aubrey
Anderson-Emmons: Modern Family benim
ilk işim.
Hudson: Ne? Gerçekten
mi?
● Kaç yaşındaydın?
Aubrey: Dört yaşımdaydım.
Ian Chen: Vay be!
●Neler hatırlıyorsun?
Aubrey: Pek bir şey hatırlamıyorum. Beş repliğim vardı. Seçmelere gittiğim ilk
gün Eric Stonestreet (dizideki Cam karakteri) ve Jesse Tyler Ferguson (dizideki
Mitchell karakteri) ile çalışma fırsatı yakaladım.
●Repliklerini nasıl öğrendin?
Aubrey: Annem bana replikleri
söyledi, çünkü daha okumayı bilmiyordum. Ben de onun dediklerini tekrarladım.
Miles Brown: Harika.
Forrest Wheeler: İlk rolümü aldığımda yedi yaşımdaydım. The Incredible Burt Wonderstone filmiydi.
Miles: O filme
bayılıyorum! Aman Tanrım!
Forrest: Öyle mi? Harika!
Kadroda Jim Carrey, Steve Buscemi, Steve Carell -bir sürü Steve- ve de Olivia
Wilde vardı.
●Vay! İlk iş için harika.
Forrest: Steve Buscemi ile bir sahnem vardı. O bir sihirbazı canlandırıyordu,
ben de Kamboçyalı bir çocuğu. Bana bir tavşan verdi ve onu besleyeceğimi
düşündü. Ama topluluğumuzun aç olduğunu fark etmedi. Ben tavşanı öldürmeye
çalıştım.
Ian: Aman Tanrım!
Forrest: Yedi yaşımdaydım. Gerçekten çok eğlenceliydi.
Miles: İlk rolüm
bir Disney reklamındaydı. Yaklaşık beş yaşımdaydım, çok güzeldi. Üzerine bir
sürü animasyon da eklediler. Kocaman bir bahçede koşuyormuş gibi oldu, arkamda
bir halı vardı. Mickey Fare üzerimde uçuyormuş gibiydi.
●Bu işin senin için en zor tarafı neydi?
Miles: Replikleri ezberlemek
falan değildi. Kamera önümüzdeki bir golf arabasının üzerindeydi. Çimenlerin
üzerinde koşmam gerekiyordu ve tüm bu zaman boyunca gözüme çimenler kaçıyordu.
Ian: Ne?
Miles: Çünkü çok
hızlı gidiyorlardı. Çimler sürekli gözüme kaçıp durdu.
Forrest: Saçının
dev bir afro modelinde olduğu zaman mıydı?
Miles: Evet,
kocaman bir afro saçım vardı.
Ian: Benim ilk işim
bir elektronik tüketim şirketindeydi. Detay vermem yasak, o yüzden bir sonraki
reklamımı anlatayım. Tek bildiğim, o reklam için kreş mezuniyetimi kaçırdığım. İkinci
reklamım Virjoy adlı bir mendil şirketi içindi. “Virjoy rulosunun içinde
diğerlerinden daha çok mendil var,” demem gerekiyordu.
Marsai Martin: Benim
ilk işim küçük bir hanımefendi olmakla ilgili bir kamu spotuydu. Zorbalığa
karşı çekilen, güçlü ve dayanıklı olmamızı söyleyen reklamlardan… Beş yaşıma
yeni basmıştım.
●Oyunculukla ilgili en çok neyi seviyorsunuz?
Marsai: Harika
insanlarla çalışma fırsatın oluyor. Black-ish’e
başladığımda “Girlfriends dizisinden
Tracee Ellis Ross ile mi çalışıyorum?” diye şaşırmıştım. Vay be! “Kangroo Jack’ten Anthony Anderson mı?”
Bazı isimleri o kadar çok seviyordum ki! Miles, seni de çok seviyorum.
Albert: Farklı
karakterleri canlandırmayı çok seviyorum. Adeta başka insanların hayatlarını
deneyimliyorum.
Hudson: Tanıştığın
insanlar, yaptığın şeyler, oynadığın karakterler. Rol yaptığın zaman yeni
şeyler deneyebiliyorsun ve kendin üzerinde oynayabiliyorsun.
Ian: Hudon’a
tamamen katılıyorum. Oyunculukla ilgili çok sevdiğim bir başka şey de yeni
insanlarla tanışıp onlardan birçok şey öğreniyorsun. Onları gözlemleyerek daha
iyi bir oyuncu olabiliyorsun.
Miles: Uzun süren
bir dizinin parçası olmak çok güzel. Her dizi bizimkiler kadar uzun süremiyor.
Hudson: Üç sezon
bile harika bir şey! Ve ondan bir sonraki sezonda dizinin bölümleri başka
kanallarda da yayınlanmaya başlıyor. Geçmişe bakıp “Ne kadar da küçüktüm! Bu
sahneyi gerçekten çektim!” diyebiliyorsun. “Saçıma ne oldu? Vücuduma ne oldu?
Neden o kadar kısayım?” diye de düşünebiliyorsun.
Yazı devam ediyor...