O Ses Çocuklar: Dikkat, kırılır!

O Ses Çocuklar: Dikkat, kırılır!
O Ses Türkiye Çocuklar’ın yeni sezonu her zaman olduğu gibi TV8’de başladı. Jüri üyeleri Hadise, Oğuzhan Koç ve Burak Kut. Hepsi de gayet ballı şekerli tatlılıkta, değil bir çocuğu üzmek, karıncayı bile incitmeyecek nezakette insanlar olarak karşımızda duruyorlar, buraya kadar söylenecek hiçbir şey yok.

Çocuklar derseniz zaten hepsi sempatide birer dünya markası, al bağrına bas, sevmelere doyama. Büyükleri izlerken ne kadar umutsuzluk dolup hayata küsüyorsam, çocukları izlerken de o kadar ‘Belki de her şey çok kötü değildir.’ diyorum kendime. Ama bir problemim var ki asla çocuklarla değil, aileleri ile. Aklımın bir türlü almadığı bir mevzu var çocuk yarışmaları ile ilgili. Evladın, yani gözünden sakındığın, saçının teline kirpiğinin gölgesine zarar gelmesin diye canını vermeye hazır olduğun bir varlık var bu dünyada, ve sen onu hiç tanımadığın üç kişinin önüne çıkartıp, ‘Nasıl buldunuz yavrumun sesini?’ diye sorabiliyorsun. Senin canın o, ama sen istiyorsun ki birileri senin canına baksın, ona sesin güzel desin. Ya da demesin. Çocuğunda ışık görürsün, tutarsın elinden ‘Hocam, bu çocuk okur mu?’ dersin bunu anlarım. Ama her kim olurlarsa olsunlar, üç kişinin (ve tabii ekrandan izleyen milyonlar) önüne evladın çıkarıp da ‘Bakalım olmuş mu?’ demeyi anlamıyorum, aklım hayalim almıyor.

Çocuğu olan bir kimse değilim, belki de bu yüzden yanılıyorsam düzeltilmeye ihtiyacım vardır. Belki herkes benim gibi düşünse biz aşırı yetenekli çocukları kaçıracağızdır. Belki benim bir çocuğum olsa bana bu yüzden çok gıcık olacaktır, ne biçim bir insanmışım onu sorgulayacaktır. Belki çocuklar kendileri çok istiyordur oraya çıkmak da, aileleri engel olmamamıştır (ki inanmak istediğim ihtimal bu).

Çocuğum olmadığı gibi, kendisi tek çocuk olan bir insanım, belki bu yüzden zaman zaman (yalan söyledim, her zaman), sevdiğim insanları gözümden ve dünyanın geri kalanından sakınırım, değil ki çocuğumu televizyona çıkarıp, insanların onu beğenmesini umut etmek. ‘Arkadaşım, sen kimsin ki benim çocuğumu beğenmedin?’ diye o stüdyoyu basmayan her anne babaya buradan tebriklerimi iletmek isterim, çok olgun insanlarmış. Ben azıcık az alkış geldiğini hissetsem hır çıkarırım, o kadar nasibimi almamışım medeniyetten.

Çocuk dediğimiz mevzu o kadar hassas, o kadar ‘Dikkat kırılır’ yazan kaplarda saklanması gereken bir varlık ki, yazarken bile bir kelime yazıp beş dakika düşünüyorum. Onu küçücük yaşında bir yarışmaya çıkarmak, onu daha o minnacık yaşında ‘beğenilme’ şiddetine sokmak doğru mu, yanlış mı buna asla emin olamayacağım. Hepsine ömrü hayatları boyunca en büyük şansları dilerim. İzleyenlerine iyi seyirler.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER