Kiralık Aşk: Yorulduk be merkez!

Hele o yemek! Defne gibi "Allahım al canımı” diyesim geldi. Ortam o kadar samimiyetsiz, resmi, o kadar olmamıştı ki inanın izlemek istemedim. Neriman’ın o küçük gören tavırları, laf çakmaları; Defne’nin ailesinin affedersiniz ama görmemişliği... Lütfen şaka olsun bu dedim. O kadar ayıptı ki Neriman’ın yaptıkları ama kimse de tam olarak bir şey demedi, bi susturmadı onu. Sonra yemeğe geldiler tanışmak ve konuşmak için ama aşağılanma dışında bir şey olmadı ve bir şey konuşmadılar. Sonra sofrayı öyle bırakıp "hadi biz kalkalım" dediler ve gittiler. Burada da ne anlatılmaya çalışıldı anlamadım. Farklı hayatları var, evet, biliyoruz ama daha farklı işlenebilirdi bu tanışma konusu. Gerçi Neriman’ın olduğu yerde samimi, sıcak bir ortam nasıl olabilir ki? Defne’nin ailesinin tavırları da daha makul olabilirdi. Kısacası sevgili izleyiciler bırakın zevk almayı biran önce yensin de bitsin şu yemek dedim. Ömer de hayret başka dünyada sanki olan biteni görmüyor mu takmıyor mu anlamadım.

Şimdi Ömer ve Defne’ye gelirsek; ilk bir saat yoklardı sanırım yine. “Ne kadar da evlenme kararı alan bir çift” değil mi? Telefon konuşmasından sonra ilk sahneleri de araba içindeydi ve sohbet konusu yine işti. O kadar resmi ve uzaklar ki. O yakınlığı, sıcaklığı, sevgiyi hissedemiyorum maalesef çünkü Ömer ve Defne sahneleri,  bana artık öylesine çekilmiş ve araya serpiştirilmiş gibi geliyor. Neden, nasıl bu duruma geldi bu çift anlamıyorum. Bir araya geldiklerinde gülümsememizi, heyecanlanmamızı; tüylerimizin diken diken olmasını sağlayan çiftimiz bunlar olamazdı. Gerçekten izlerken de yazarken de çok üzülüyorum ve aynı şeyleri söylemekten de yoruldum ama elimizden fazlası gelmiyor.

Telefonda konuşurken Ömer defilenin olmayacağını söyledi Defne’ye ve o da "Keşke ben bilmeseydim. Nasıl saklayacağım ben bu sırrı şimdi?" dedi. Ben de içimden "Aylardır koskoca bir yalanı çok sevdiğin adamdan saklıyorsun Defne.” diye geçirdim. Artık sadece oyun yükünü de taşımıyor Defne. Sorunu çözmeye çalışırken yeni yalanlar söyleyip yine Ömer’den gizliyor ve geçen sefer de söyledim ve yine söylüyorum. Bu sakladığı şey şimdi sadece onunla ilgili değil. Çok güzel bir amaç için yaptığı defileden olan bir adet mağdur Gallo’muz var mesela ve şu an Ömer ona karşı çok mahçup. Acaba bu kimin sayesinde oldu?

Defne bu defa -size göre fedakarlık, bana göre bencillik- ne zamandır bahsettiğimiz o gollerin en fenasını kendi kalesine attı hem de tam doksana çünkü bu defa sakladığı ve kabul ettiği şey kendi tasarımını satmak ve gizlemek değil, bu; savaşın başlamasına, Ömer’in yok yere birini mağdur etmesine ve Tranba’nın olaya dahil olmasına neden olan bir şey.  Üstelik bu saydığım şeyleri Defne kendisi de görüyor ve hala susuyor. Defne’nin sadece Ömer’i düşünmesi ve ona kavuşmak için bir şeyleri hesap etmeden hareket etmesi, onu haksız duruma düşürüyor. Keşke tek derdi Ömer ve ona kavuşmak olmasa. Bu derdi ve üstüne koyduğu yeni sorunlar, yalanlar, sırlar; oyunu kabul etmesine rağmen aslında oyuna hiç uymamış olmasını ve masum olmasını götürüyor.

Bu kadar çok şey olup bitiyor etrafında ve Defne sadece Ömer’i düşünüyor ve dik bir duruş sergilemiyor. Madem Defne bu kadar masum ve dürüst! bu durumda artık susmamalı. Defne,  daha fazla yalan söylememek ve Ömer’in de onu anlayıp affedebilmesi için haklı olacağı ve savunabileceği bir şeyler bırakmak adına son şansını kullanıp itiraf etmeli. Yoksa bundan sonra onun için hiç iyi şeyler olmayacak.


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER