Heyecanlıydım
fazlasıyla. Hatta öyle heyecanlı ve tecrübesizdim ki ''Ne giymem
gerekir?'' diye sormuştum Ranini'ye. Tabii ki ilk kez Çırağan
Sarayı'na, Altın Koza Basın Toplantısı'na gidiyorum. Ranini.tv
sayesinde ben ve diğer yazarlar daha çook tecrübe yaşayacağız
bundan eminim ve mutluyum. ''Uyuyakalmam canııım, disiplinliyim.''
desem de evden koştur koştur çıktım. Kadıköy'de yaşayanlar bilir, Belediye'nin orada hep trafik vardır filan falan. Neyse ben Boğa!dan İskele'ye kadar koşturup yetiştim vapura. Bana eşlik edecek
arkadaşımla buluştum, Beşiktaş'tan da taksiye atladık, şoföre
Çırağan'a gitmesini söyledik, pek bir yadırgadı. (Sözüm sana
pala bıyıklı, altın kolyeli taksici abi!) Ama öyle ama böyle
geldik Saray'a.
Bize böyle bir
basın bülteni verildi.
Önce kahvaltı pek bir
güzeldi onu söyleyeyim. Sabah kahvaltısında vazgeçilmezlerimden olan (!)
sushi ve havyarı görünce mutlu oldum tabii. Etrafı gözlemledik,
kimlere soru sorabiliriz, tanıdık var mı diye açtık radarları. Kapıdan içeri girince heyecan gitti zaten. İşe dahil olmadan önce çok
heyecanlı, dahil olduktan sonra da fazla girişken oluyorum. Bu da
benim artı bir özelliğim, işverenlere duyurulur. Bir saat
kahvaltıyla, sohbetle oyalandıktan sonra Adana Büyükşehir
Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'yü gördük. ''Adana'yı
sinemanın merkezi haline getirmek istiyorsunuz, bir plato
kurulmasını düşünür müsünüz?'' sorumuza; ''Aslında tam da
düşündüğümüz şey bu. Adana'da film ve dizi çekmek
İstanbul'a göre daha uygun ve biz de plato kurulmasını
amaçlıyoruz. Böylece Adana'yı Türk sineması için daha önemli
bir nokta haline getirmek istiyoruz.'' cevabını verdi ve geldiğimiz
için teşekkür etti. Daha sonra neden orada olduğunu anlamadığımız
Feridun Düzağaç ile konuşma fırsatı bulduk. ''Altın Koza,
ülkemizin en iyi film festivali fakat daha fazla festivalimiz olmalı.'' yorumuyla önemli sorunlarımızdan birine parmak bastı.
Kısa sohbetimizin sonunda bir de selfie çektik, olmazsa olmaz. (Editör Notu: Feridun Düzağaç Adanalı olduğu içindir, destek anlamında)
ranini.tv ilk
official selfie'miz
Altın Koza Film Festivali jürisinden toplantıya katılan olmuş
mu diye etrafa bakındım ama maalesef kimseyi göremedim. Zaten etrafa
bakınmaktan oturacak yer bulamadım. Hüseyin Sözlü, bu yılki
festivalde sinemamızın 100.yılını tema olarak aldıklarını
vurgulayarak konuşmasına başladı. Adana Büyükşehir
Belediyesi'nin Türk Sineması'nın gelişmesi için elinden geleni
yaptığını ve yapacağını söyledi. Altın Koza'nın diğer
festivallerle yarış içinde olmadığını, her festivalin ayrı
ayrı değerli olduğundan bahsetti. Ayrıca milliyetçi bir
siyasetçi olarak milli kimliğimizle sanat yaptığımız,
toplumumuza yabancı kalmadığımız, bu toprakların dertlerini
anlattığımız sürece başarılı olabileceğimizi söyledi ve
Galata Kulesi, Boğaz Köprüsü değil de artık sahne geçişlerinde
Adana manzaraları olmasını istediğini söyleyerek sözlerini
noktaladı.
Basın toplantısı
keyfi
Toplantının ilerleyen
bölümlerinde festival programı anlatıldı. Festival süresince (Bir hafta) Cannes'da yayınlanan filmler İstanbul'dan önce
Adana'da gösterilecekmiş. (Ne demek İstanbul'dan önce ya?!) Uzun
metraj filmler, belgeseller, söyleşiler, konserler ve hatta atölye
çalışmaları halka ücretsiz olacakmış. En çok takdir ettiğim
proje ise; ''Engelli vatandaşlara engelsiz sinema'' oldu. Özel teknik
donanımlarla hazırlanmış olan salonlarda biri animasyon olmak
üzere dört film gösterimi yapılacakmış. Bir diğer proje ise
''Okullarda Sinema'' Bu proje, ilk öğretim ve lise düzeyi
öğrencilere sinema salonlarında kendileri için özel seçilmiş
filmleri izleme olanağı sağlıyor.
Festivalde 500 küsür seans
olacakmış, 70.000 öğrenci sinemayla buluşacakmış. Salonları
olan okullara ise projeksiyon cihazı kurularak gösterimler
yapılacak. İlgimi çeken bir başka konu, festivalin başlangıç
günü olan 16 Eylül akşamı kamera önündeki ve arkasındaki tüm
sinema emekçilerinin, Yeşilçam müzisyenlerinin de katılımıyla
sinemamızın 100.yılı anısına bir nostalji gecesi
düzenlenecekmiş. Sinemamızın 1914'ten 2014'e kadar olan yolculuğu
ve Adana'nın Türk Sineması Tarihi'ndeki yerini anlatan özel bir sergi de
sanat severlerle buluşacakmış. 16 Eylül aynı zamanda Orhan
Kemal'in doğumunun 100.yılı. Bu yüzden festivalde onun
eserlerinden sinemaya uyarlanan yapıtlar gösterilecek. Benim not
aldığım bazı filmler:
''Suçlu''
Yönetmen: Atıf Yılmaz (1960)
''Gurbet Kuşları''
Yönetmen: Halit Refik (1964)
''Bekçi Murtaza''
Yönetmen: Tunç Başaran (1965)
''Bereketli Topraklar
Üzerinde'' Yönetmen: Erden Kıral (1980)
(Bu filmde Erkan Yücel ve geçen yıl kaybettiğimiz usta sanatçı
Tuncel Kurtiz yer alıyor.)
Kısa zaman önce vefat eden Çolpan İlhan anısına ise Ömer Lütfi Akad'ın 1959
yapımı Yalnızlar Rıhtımı filmi
de Adana halkıyla buluşacakmış.
Uzun Metraj Film
Yarışmasında bu sene birbirinden iddialı filmler var. Benim
favorim ise Murat Düzgünoğlu'nun yönettiği, Tansu Biçer'in (kalp
kalp) başrol ünü oynadığı, Neden Tarkovski
Olamıyorum?

Diğer finalist filmler
şöyle:
''Balık''
– Yönetmen: Derviş Zaim
''Beni Sen Anlat''
– Yönetmen: Mahur Özmen (Ne kadar güzel bir film ismi dimi?)
''Deniz Seviyesi''
– Yönetmen: Nisan Dağ, Esra Saydam (iki kadın yönetmen,
imrendim!)
''Firak''
– Yönetmen: Halil Özer
''Gittiler: Şair ve
Meçhul'' – Yönetmen: Kenan Korkmaz
''İçimdeki Balık''
– Yönetmen: Ertan Velimatti Alagöz
''Nergis Hanım''
– Yönetmen: Görkem Şarkan
''Silsile''
– Yönetmen: Ozan Açıktan
''Toz Ruhu''
– Yönetmen: Nesimi Yetik
''Yağmur: Kıyamet
Çiçeği'' – Yönetmen: Onur Aydın
''Yola Çıkmak''
– Yönetmen: Evren Erdem
Birinci olan filme 350.000
TL ödül ve Altın Koza Heykeli verilecek.
Sonra basın toplantısı
bitti sanırım tam hatırlamıyorum Mehmet Aslan'ı gördüm film
koptu bende. Yanına gidip ''Bebeğim bu Cimbom'un hali ne olacak?''
diye de soramadım. Ayrıca ben de bir ödül istiyorum. Büyük bir
başarı göstererek Çırağan Sarayı'ndan güvenlik ve polis
eşliğinde değil de kendim çıktım!