Coen Biraderler’in merakla beklenen absürd komedisi "Hail, Caesar!", Amerika Birleşik Devletleri’nde 4 Şubat 2016
haftası birçok bölgede aynı anda gösterime girdi. Film Türkiye’de 19 Şubat’ta
sinemalarda olacak. 1950’lerde geçen “Hail, Caesar!"(Yüce Sezar) genel olarak eski Hollywood
sistemini tiye alan ve dönemin aktörlerini, çalışma şartlarını ve en önemlisi
yapımcıların duruma hakimiyetini absürd dille anlatan bir komedi. Filmin oyuncu kadrosu saymakla bitmiyor: Josh
Brolin, George Clooney, Channing Tatum, Tilda Swinton, Scarlett Johansson,
Ralph Fiennes, Alden Ehrenreich, Frances McDormand ve Jonah Hill. Film yarın
öbür gün hiçbir ödül alamazsa, "Best Ensemble Cast" (En İyi Kadro) ödülü cepte!
Çoğu aktörün hayali karakterleri oynadığı filmde bir tek
Josh Brolin gerçek bir karakteri canlandırıyor: Eddie Mennix. Metro-Goldwyn-Mayer
nam-ı diğer MGM’nin zirvede olduğu yıllarda, stüdyonun yönetim kadrosuna kadar
çıkan ve asıl işi, film yıldızlarının skandallarını geçiştirip, arkalarını
toplamak olan Eddie, filmde bayağı farklı yansıtılsa da gerçek hayatı şehir
efsanesi hikayeleriyle dolu bir yapımcı. Eddie’nin marifetleri, hamile oyuncuları
gizlice kürtaja götürmekten, sarhoş aktörlerin trafik kazalarını geçiştirmeye,
yasak aşkları ört bas etmekten, çocukları evlatlık vermeye kadar geniş bir
yelpazede! Hayatı böylesine "renkli" hikayelerle dolu yapımcının filmdeki
karakteri, orijinalinden biraz daha sakin ve Josh Brolin’in oyunculuğu
sayesinde gayet sevilesi, karizmatik.
Filmde bir tek
Josh Brolin gerçek bir karakteri canlandırıyor
Filmdeki Eddie Mennix, büyük bir prodüksiyonda Sezar’ı
canlandıran yıldız oyuncusunun (George Clooney) yüz bin dolar fidye için
kaçırılmasıyla, olayın dedikodu yazarı ikizlerin (Tilda Swinton) eline düşüp
manşetlere taşınmasını engellemeye çalışırken, stüdyonun bitmek bilmeyen
dertleri arasında ünlü oyuncuyu geri getirmeye çalışıyor. Bunu yaparken de
stüdyo içinde birçok farklı film setine uğrayıp, diğer ünlü ve şımarık
oyuncuların dertlerini çözmeye çalışıyor.
Film Hollywood skandallarının yanı sıra, azıcık da olsa din,
evlilik, komünizm gibi konulara da değiniyor. Mesela Eddie’nin formalite gereği
dört farklı din temsilcisiyle buluşup, İsa’nın Sezar filminde yer almasını
tartıştığı sahne, hem dinlerin, hem de dini imanı para olan Hollywood’un konuya
bakış açısını son derece net bir şekilde ortaya koyuyor ve kanımca, filmin en
eğlenceli kısmını oluşturuyor. Din dışında, yakın zamanda "Trumbo" filmine de
konu olan, 1950’lerde Amerika’da komünist yazar olma sorununa da yer verilmiş.
Bittabi son derece absürd bir şekilde.
Filmdeki her karakter gerçek hayattan esinlenerek yazılmış
ve biraz Hollywood dedikodu araştırmasıyla hepsinin gerçek kimliklerini bulmak
mümkün. Bu yıldız kadro içinde en güzel sürpriz, birkaç dakikalık rolüyle
yüzümüzü güldüren
Frances McDormand oldu. Sakar bir montajcıyı canlandıran ünlü
oyuncu, bu kadar küçük bir rolle bile en çok güldüren karakterlerden biri
olmayı başarıyor.
Yakışıklı Clooney filmde Baird
Whitlock adında kurgusal bir karakteri canlandırıyor
Her filmde bir öncekinden daha da aptal bir karakteri
canlandırmayı başaran George Clooney, şaşkın ama bir o kadar kendinden emin Baird
Whitlock karakterine can veriyor. Film boyunca Romalı kıyafetiyle ordan oraya
sürüklenen Baird karakterinin, dönemin ünlü tarihi filmleri göz önüne
alındığında, Charles Heston (Ben Hur), Kirk Douglas (Spartacus), Richard Burton
(Kleopatra) ve Marlon Brando (Julius Caesar) karışımı olduğunu söyleyebiliriz.
Küçük ama akılda kalıcı rolleriyle etkileyen Scarlett
Johansson, Ralph Fiennes ve Jonah Hill’in yanında, kovboy filmlerinde oynarken,
kendini bir anda ağır dram filmlerinin içinde bulan, saf Hobie Doyle
karakterini canlandıran
Alden Ehrenreich'ten bahsetmeden olmaz. Atların üzerinde amuda kalkarken,
popularitesinin artması üzerine, ünlü yönetmen Lurence Laurentz'in (Ralph Fiennes) yeni filmine gönderilen ve zavallı
yönetmeni delirten saf kovboy karakteri, dönemin çarklarının nasıl işlediğine
şahane bir örnek. Bugün de sıkça başvurulan bir yöntemle, oyunculuk kabiliyeti
sıfır ama güzel/yakışıklı ve bir sebeple meşhur olmuş oyuncuların fazla
konuşmasına izin vermeden, montajın gücüne sığınarak film/dizi yapma tekniğinin
zirvede olduğu dönemler...
Channing Tatum, Burt Gurney adında bir aktörü canlandırıyor
İçinde bulunduğu filmlerin yarısından fazlasında dans
kabiliyetini ortaya koyan Channing Tatum, bu sefer de şaşırtmayarak büyük bir
müzikal prodüksiyonunda şarkı söyleyip, masalar üzerinden danseden bir aktörü
canlandırıyor. Ne var ki, son derece sığ görünen karakteri filmin sonunda biraz
olsun derinlik kazanarak izleyiciyi şaşırtmayı başarıyor. Spoiler bombardımanı
yapmadan ancak bu kadar. Channing Tatum’un denizci kıyafetiyle hünerlerini sergilediği
sahnede, bir yandan da Coen Biraderler müzikal çekse nasıl bir iş çıkarırlar,
ona tanıklık ediyoruz.
Filmin senaryosu, absürd tonu, yönetmenlerin Hollywood
tarihinin en klişe sahneleriyle eğlenmeleri ve harika bir iş çıkarmaları bir
yana, filmin en dikkat çeken yanı oyuncu kadrosu ve Coen Biraderler’in oyuncu
seçme konusundaki kabiliyeti takdir edilesi.
Eski Hollywood’dan bir tatlı huzur, azıcık skandal, bolca
klişe almak isterseniz, “Hail, Caesar!” sizi bekler.