2010 yılında
başlayan bir çılgınlık bu! Amerikan Reality Showları'nın adeta göz bebeği! Tam
bir salgın! Sadece dört sezondur var olmasına rağmen pek çok alternatifini ve
çeşidini beraberinde ekranlara taşımış bir öncü. History Channel'da yayınlanan Storage Wars’dan söz ediyorum
size...
İyi bir
televizyon programının izleyiciye vermesi gereken merak, keşif, gerilim,
heyecan, umut, hayal kırıklıkları ve sevinçler gibi bazı duygular vardır.
Bunlardan birini veya bir kaçını seyirciye yaşatabilen program mutlak başarılı
olur. Storage Wars bu duyguların hepsini kısa bir sürede seyirciye yaşatabilen
adeta bir televizyon mucizesi. Üstelik bunu depolardan çıkartıyorlar.
Onlar bu alemin kralı
Bilmeyenler için nedir bu Storage
Wars?
Klasik
Amerikan rüyasından bahsedelim. Kocaman iki katlı bir ev, bol eşya, büyük bir araba
ve aşırı tüketim. Bunlar her sıradan insanın isteyeceği şeyler. Fakat bu
hayalde bir bug var. Bol eşya ve aşırı tüketim... Yani bir birikme var.
“At
gitsin...” Yoo dostum yoo Amerikalılar öyle yapmazlar. Belki de sadece 250-300
yıllık bir geçmişleri olduğu için kendilerine güçlü bir geçmiş yaratma adına
eskiye aşırı düşkündürler ve değerli bulurlar. Yani herkes bir şeyler saklar.
İşte bu durum adeta bir sektör doğuruyor. Depoculuk...
Son derece
bakımlı ve güvenli depolara pek çok Amerikalı evinde tutamadığı, değerli olan
veya değerli bulduğu eşyalarını koyar. Neler konulmaz ki o depolara? Ev
eşyasından motorlu aletlere, sanat ürünlerinden antika eşyalara.. İnsanların
günümüzde ve geçmişte herhangi bir amaçla barınak olarak kullandıkları
mekanlarda var olabilecek aklınıza gelen, gelmeyen her şey olabilir.
Elinden
gelse havayı satmaya kalkacak bir sistemde doğal olarak bu depolamanın bir bedeli
var. Bir de o bedeli ödemeyenler var. Storage Wars macerası da tam buradan
başlıyor... Kira bedeli ödenmeyen depolar 3 ayın ardından açık arttırmaya
çıkartılıyor ve en fazla parayı veren deponun yeni sahibi oluyor.
Peki sistem nasıl işliyor?
Açık
arttırmaya çıkarılan depolar duyurularla karakterlerimizin bilgilerine
sunuluyor. Vakti saati geldiğinde ise deponun kilidi kırılıyor ve herkese
toplam sadece 5 dakika içeriye bakma hakkı veriliyor. Deponun içindeki hiçbir
şeye dokunmak yok. Sadece gördüklerinize göre karar verebilirsiniz. Sonrası ise
son derece hızlı bir açık arttırma. En çok parayı nakit ödeyen kazanır. Nakit
daima kazanır...
İyi de bu Reality Show’u bu kadar
güzel yapan ne?
Öncelikle bu
sıradan bir açık arttırma değil. Her karakter ne stratejiler, ne stratejiler
kuruyor. Birbirine karşı arttıran ortaklar (doğal olarak çok işe yaramadı),
başka adamlar getirip rakiplerini lafa tutmaya çalışanlar ve daha bir ton
stratejiye çok kısa sürede şahit olmak keyif verici. Kural ise hep aynı. Depoyu
al, depoyu istemiyorsan da ucuza gitmesine izin verme ya da ver ki rakibinin
nakdi azalsın. Gördüğünüz gibi bir kuralın içinde dahi üç farklı strateji
yatıyor.
Hayallerdeki depo!
Her
karakterin ilgi alanı farklılık gösteriyor. Kimi mobilyalara çok düşkün, kimi
mekanik parçaların delisi. Fakat hepsinin tek bir ortak hedefi var aslında.
Binlerce dolar edecek o parçayı bulabilmek. Her depo bir şans ve her depo en
derinine kadar araştırılmalı. Kimi zaman çirkin bir vazo veya çok eski, basit
ve küçük bir oyuncak binlerce dolar edebiliyor.
Kimi zaman
da 1000 dolardan fazla verdiğiniz depodan 100 dolarlık mal dahi çıkmayabiliyor.
Tabii bir de çok değerli bir şey olduğuna inandığınız parçanın 10 dolar dahi
etmemesi var ki esas sinir bozucu olan kısım burası.
Başkasının kaybı her zaman sinir
bozucu mudur?
Mutlaka
sempati duyduğumuz ve gıcık kaptığımız karakterler oluyor. Hele ki ihale gıcık
kaptığımız karakterde kalırsa insanın kendine itiraf etmekten çekindiği ama
hepimizde var olan başkasının mutsuzluğundan mutlu olmanın derin hazzı kılcal
damarlarımıza kadar yayılıyor. Yani bir yerde Storage Wars en mahrem
duygularımıza dahi oynayan sinsi bir pislik!
Yapım yukarıda
bahsettiğim bu hissi inanılmaz iyi kullanıyor. Tam bir vur-kaç taktiği
uyguluyor. Rakiplerimizi elemenin heyecanı, hemen akabinde büyük bir keşif
merakı ve sonrasında gelen gizem.. “Kaç para eder ki bu?” Bir uzmana danışıp
fiyatı aldığımız nokta programın son kısmı oluyor. Böylece bize kazanılan
paraların sadece sevinci yaşatılırken daha fazlasını düşünmenize engel olunuyor.
Dahiyane bir
sistem! Tabii ilk yapım Storage Wars’ın karakterlerinden Darrel Heets’in
bulduğu toplamı 300 bin dolarlık bir depo insanı biraz düşündürmüyor değil...
Ne demişler, zenginin malı züğürdün hayal dünyasını şekillendirirmiş.
Storage Wars: New York... Sert, çok sert.
Bir virüs gibi...
Storage Wars
kısa sürede öyle sevildi ki adeta bir salgın gibi yayılmaya başladı. Programın
yapısı da bu duruma çok uygundu. Zira orijinal program sadece California ve
zaman zaman Nevada’daki depoları kapsıyordu. Çok kısa bir zaman diliminde önce
Storage Wars: Teksas geldi sonra New York ve ardından Toronto, Kanada... Şimdi
ise Storage Wars: Lousiana dedikoduları dolaşıyor ki bataklık ve mistik
eğilimler vatanı Lousiana gerçekten çok ilginç ve izlemeye değer bir program
olacaktır.
Ülkemizde
orijinal Storage Wars ve Teksas, New York programları History Channel’da sık
sık yayınlanıyor. Umarım en kısa zamanda Toronto ve Lousiana’yı da Türkçe
olarak görürüz.
İş güzelmiş. Amerika’ya mı gitmek
lazım?
Programı
izlerken sık sık aklımdan geçirdiğim cümle, “Ulan ne güzel iş ya! Amerika’da
olsaydım başka iş yapmazdım." Tabii sonra Shipping Wars ile tanışıp hayali
kariyerimi oraya yönlendirdim. Sonraları programı benim gibi izleyenlerle
konuşurken hemen herkesin aynı şeyi düşündüğünü gördüm.
Türkiye’de
de depoculuk olmasına rağmen Storage Wars tarzı depoculuk henüz yeni yeni
oluşuyor. Tabii ki bu da tıpkı Amerika’da olduğu gibi bu sektörü doğuracaktır.
Elbette mezatçılık eski bir meslek ama Darrel Sheets’in 80’lerden beri bu işi
yaptığını düşünürsek bu tarz depoculuk Türkiye için oldukça yeni bir alan.
Tehlikeleri
göze alırsak ileride kariyerimizi bu yönde geliştirebilme şansımız var. Tabii
bir Amerikan piyasası kadar kazanacağımızı sanmıyorum. Ama memlekette kim
Amerikan piyasasındaki kadar kazanıyor ki? Amerika içinde bile bölgeden bölgeye
kazançlar arasında büyük farklar oluyor.
Ya 'Storage Wars: Türkiye' fikri?
E, depo kiralama fikri çoktan
ortaya çıkmaya başlamış. Biz ne bekliyoruz? Öncelikle bir reality show
mantığıyla denersek bizi Amerikan programlarından aldığımız zevkten çok daha
farklı zevkler bekler. Kavgalar çıkması çok ama çok olası. “Bizim deponun
kilidini kim kırıyor ulan?”, “Kaçmıyoruz ya, yerimiz belli yurdumuz belli n'olur
idare etsen?”den “Bizde depo namustur!” kafasına kadar iş uzayacaktır ve
bulunmayı bekleyen malzemelerden çok heyecanı buradan yaşarız. Tam bir uyarlama
beklersek kesin bir kurgu şart. Bu kadar popüler olan bir Reality Show’un da
ülkemize bir gün uyarlanması gayet olası.