Animal Man
Çoğunuza ismi garip gelmiştir eminim. Hayvan adam diye süper
kahraman mı olur? Gerçi süper kahraman demeye de bin şahit gerek ama olsun. Seride ana kahramanımız yani Buddy Baker uzayda yaşadığı bir kaza sonucu radyasyona uğrayarak
istediği hayvanın gücünü absorbe edebilmektedir. Pek bir süper kahraman izi
taşımayan Buddy’yi bir dizi olarak seçmemin nedeni ise aslında süper kahraman
olması değil. Aile yapısına önem veren halleriyle içimizden biri olması. Zira
Buddy Hollywood’da yaptığı dublörlük işine ek olarak kahramanlık da yapan bir aile
babası. Ailesi onun için her şeyden daha önemli. Yine de kahraman olmayı boşlamıyor ve karısı Ellen’ın desteğiyle arada insanların
yardımına koşuyor.
Küçük kızları
Maxine’in
hayvan cesetlerini kontrol etme gücü kazanmasıyla düzenleri altüst oluyor
ve Animal Man süper kahramandan çok bir korku hikayesi olacağının sinyallerini
veriyor. Zira seri bu tarz kabustan çıkmış gibi sahnelerle dolu ve çizer
Travel Foreman özellikle bu sahnelerde
çok başarılı. Bunların kaynağını bulmak için kızı Maxine’in sözünü dinleyerek
vücudundaki dövmeleri harita gibi kullanan Buddy, güçlerinin kaynağı olan “
Kızıl” isimli tüm yaşayan canlıların
oluşturduğu morfogenik bir alana varıyor.
Animal Man/Buddy’in vücudun da ki dövmeler
4 yaşındaki kızının başından beri
yeni avatar olarak seçilmiş olduğunu ve büyük tehlike altında olduğunu öğrenen
Buddy yıkılıyor ve kendisine verilen güçlerin tek amacının kızını koruması
olduğunu fark ediyor. Animal Man,
Buddy ve ailesinin beraberce bunları atlatma çabalarını takip ediyor ve seri ne
insani ne de korku yönlerinde bir an olsun zayıflıyor. Buddy aslında hepimiz gibi birisi. O sadece bizim
babalarımızın aksine ekstradan bir de hayvanları ve doğayı koruma görevini üstleniyor.
Demem o ki bu öğeler düzgün bir senaristin elinde muhteşem bir senaryoya,
Buddy de kaliteli bir oyuncunun ellerinde halk arasındaki yerini bulabilir.
Böylece hem kaliteli hem de gizemli bir yapım meydana gelebilir.