Karnında bekleyen dikenli bir top: Sır!

Karnında bekleyen dikenli bir top: Sır!
Defne bir söz verdi. Ömer "bulacağım" dedi. 29.bölümün özeti buydu aslında. Şimdi her ikisi de bir arayış içinde, bir çare bulma peşinde.

"Sır, karında bekleyen dikenli bir toptu. İnsanın içinde durmadan döner, her an kendini hatırlatırdı. Dışarıya çıkmak için dikenlerini batırdıkça batırırdı. Kurtulmak için onun dediğini yaparsan hainlik edip dikenlerini orada bırakıp ağzından kaçardı. O dikenler canını acıtmaya devam ederdi. Ama direnirsen dışarıya çıkmaktan umudunu keser ve dikenleriyle beraber içinde söner giderdi..."


Ülkü Burhan'ın Kalbim Sana Emanet kitabındaki bu alıntıdan Kiralık Aşk sayesinde haberdar olduk. O dikenli topun dikenleri, hem Ömer'e hem de Defne'ye battıkça batmakta artık sevgili okuyucu. Peki, dışarıya çıkma zamanı geldi mi? Bence daha değil. Sır, Ömer ve Defne'yi ve dahil olan herkesi rahatsız edip, dikenlerini batırmaya devam edecek. Bizi de diken üstünde tutacak tabii doğal olarak:)

Genel olarak keyifli bir bölüm izledik. Hem heyecanı hem de komediyi bir arada yaşadığımız eğlenceli bir bölümdü. Aşktan nefesimiz kesilmedi belki, ama heyecandan nefesimi tuttuğum doğrudur. Ömer'in Türkan hanımı, Defne'nin de Hulusi beyi araması olması gerekendi. Daha önceki yazılarımda ya da tweetlerimde belirtmiştim. Olaya büyükler dahil olduğunda, işin ve oyunun seyri de değişecektir. Her ne kadar Ömer dedesiyle görüşmüyor ve ondan nefret ediyorsa da, dedesinin bu konuya dahil olması Ömer'in de bazı şeyleri sorgulamasına neden olacaktır diye düşünüyorum. Yani oğlunun evliliğinde sergilediğin hatalı tutumu şimdi telafi etme zamanı geldi Hulusi Bey amca. El at şu duruma da bizim çocuklar da aşklarını gönlünce yaşasın artık yahu. Neriman'ı da, Sude'yi de dizginleyebilecek tek kişi Hulusi bey üstelik. Yani, artık yumruğunu masaya vurma zamanı geldi de geçiyor.

Bütün bu yazdıklarımdan Defne'nin Hulusi beye her şeyi anlatacağını düşündüğümü anlamışsınızdır. Aynı şekilde, yazımın başında da belirttiğim gibi Sude'nin henüz Ömer'e oyunu anlatmayacağına inanıyorum. Hatta çok nefret ettiğimiz, gıcık olduğumuz Sude'nin yavaş yavaş değişimini izleyeceğimizi düşünüyorum. Sude, Eymen'den inceden inceye etkilenmeye başladı. Benim tahminim ilerleyen bölümlerde yeni bir aşk hikayesi izleyeceğimiz. Aşk değiştirir, dönüştürür diyoruz ya... İşte Sude de büyük bir değişim geçirecek. Peki ya Sinan dediğinizi duyar gibiyim. Sude, Sinan'a aşık değildi ki. Sinan'a takıntılıydı. Küçük yaşta aşk sandığı duygularıyla reddedilmenin acısıyla hareket etti hep. Dolayısıyla, bitmeye mahkum bir ilişkiydi onların ki.

Buradan Yasemin ve Sinan'a bağlanalım. Hakikaten "aradığınız Sinan'a ulaşılmıyor" Sinan! Canım sen nasıl bir kalp taşıyorsun yahu? Seninki tam "mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadır" durumu. Hadi sen Leylasın, peki, Yasemin'e ne demeli? Biz kadınlar, duygusal boşlukta olduğumuz zamanlarda saçmalarız evet, ama seninki saçmalamayı geçti be Yasemincim! Hem İsmail'e "hep böyle mi olacağız" deyip hem de Sinan "Sude ile konuşacağım" dediğinde nedir o pozlar öyle? Ne istiyorsun ben anlayamadım? Bunu sadece tensel çekimle açıklamak da çok doğru gelmiyor bana. Sanki ilerleyen bölümlerde, Sude'nin de Sinan'dan kopmasıyla Yasemin ve Sinan aşkını da izleyeceğiz gibi sevgili okuyucu^^

Neriman ah Neriman... Sen bir saatli bombasın. Ne zaman, nerede patlayacağın da belli değil. Otelin lobisinde "bakar mısınız yuva yıkanlar var" sahnesi beni benden aldı. Hem başına buyruk olmak istiyorsun hem de Necmisiz yapamıyorsun değil mi? Yine de seni Necmi değil de Hulusi bey yola getirecek diye hissediyorum. Ayrıca, "oyun umurumda değil. Ben çocuklar kavuşsun istiyorum." açıklaman da hiç inandırıcı değildi haberin olsun. Neyse, senin de hakkından gelecekler yakında.

Ay hayatım sana güldürmeler yakışır. Tabii ki Koriş'ten bahsediyorum. Yine çok güldüm kendisine. "Gingerella Koriş" mükemmel ötesiydi. Ömer'le olan diyaloglarına bayıldım. Kendisinden tüyoyu da aldık. E, zaten demiştim let the vuslat begin o zaman^^

İso'cum görünen o ki yine sana hüsran var. Özel bölümde hayallerinin nasıl yerle bir olduğunu izlemiştik. Sanırım yine izleyeceğiz, ama bizim harika ekip senin için de bir güzellik düşünüyordur eminim.

Eymen için henüz karar veremedim. Hala bir buz dağına bakıyormuşum gibi geliyor. Belki ilerleyen bölümlerde fikrim değişir bilemiyorum.

İz'in mağlubiyeti kabullendiğini ve pek yakında yeniden Marsilya'ya döneceğini düşünüyorum, ama İz gidecek de Deniz hala tepemizde. Mutlaka bir hamlesi olacaktır.

Sanıyorum Barış Arduç hâlâ nekahat döneminde. Yapımcı da kendisini çok yormadan bu bölümde izleyicinin özlem gidermesini istemiş. O yüzden fazla Defne-Ömer sahnesi izleyemedik diye düşünüyorum. Yine de Defne ile beraber yaptıkları tasarımlara baktığında hissettiği aşkı siz de gördünüz değil mi? Defne ile dağ evindeyken, Defne, Albertine Kayıp kitabının "nasıl bittiğini" sorduğunda "henüz bitirmediğini" söylemişti. Sanırım kitabı bitirmeye karar vermiş. Nasıl bitiyor acaba? Aşk ve Gurur filmini izlemeye çalıştığın da gözümüzden kaçmadı sevgili Ömüş.

Defne ise hem çok aşık hem de çok korkuyor. Fragman yorumumda da yazmıştım. "Ömer'i kaybetmekten daha kötü başıma ne gelebilir ki" cümlesi kalbime bir çizik attı, ama daha kötü bir şey olabilir mi? Ekibin bizi şaşırtmayı ne kadar sevdiği düşünülürse olmaz diyemiyorum ya. Şimdi o da verdiği sözü tutmak üzere büyük bir adım atıyor. Hulusi beyle konuşması birçok şeyi değiştirecek bence.

Söylemeden geçemeyeceğim. Bu bölümde en beğendiğim sahneler, Defne ile Ömer'in birlikte en güzel sahnelerinin film şeridi gibi geçmesiydi. Böyle izlediğinizde aslında ne kadar çok şey yaşadıklarını anlıyorsunuz. Biz daha doğru dürüst bir şey görmedik, bir yakınlaşamadılar diye düşünürken onlar kocaman bir aşk inşa etmişler bile. Şimdi o aşkı yaşama zamanı...
Emeği geçen herkesin eline sağlık…

Sevgiyle kalın...


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER