Kiralık Aşk: Geçmişin gönüllü yolcusuyuz!

Kiralık Aşk: Geçmişin gönüllü yolcusuyuz!
Haftalardır anlam veremediğimiz davranışlar sergileyen, kızdığımız Defne, aşkı en güzel yaşayan adam lakin egosu kaf dağında diye kızdığımız Ömer ve diğer karakterlerin geçmişine gittik bu hafta. Her ne kadar mecburi olarak yapılmış bölüm olsa da gayet iyi oldu. Defne ve Ömer’in hayatlarının ne kadar paralel ne kadar benzer olduğunu gördük. Bir an gözler doldu, birkaç saniye sonrası ise kahkaha attık. Tabii ki Barış Arduç’un yokluğu bölüm başlamadan küçük bir burukluk oluşturdu, bölümde de hissedildi. Ama her şeye rağmen ellerinden geleni yapan, izleyicisine değer verdiğini bir kez daha gösteren tüm ekibe, emekçilere emeğinize sağlık diyoruz.

Defne ile Ömer… Ne kadar aynıymış aslında yaralarınız. Terk edilmişlikler, yokluklar… Birbirinden farklı şekillerde olsalar da ikisi de küçük yaşta çaresiz yalnız kalmışlar. Acaba seni çok seven sevgisini her an hissettiren, varlığının ona armağan olduğu insanın hastalık sonucu gitmesi mi yoksa  seni ondan daha güzel kimse sevemez dediğimiz insanın  biri kundakta bebek üç çocuğunu bir adam ile rahat yaşamak için terk etmesi mi daha kötüdür? Tabii ki ikisi de. Birisi ölüm. Ömer’in o yaşta o kadar sağlam dik durma nedeni annesi. Ağır hasta yatağında bile “hep iyilik kazanır”diyerek oğluna bir şeyler bırakabilmek için son nefesine kadar çabalamış. Şimdi ne kadar istediği zaman annesine sarılamasa da ona verdikleri ile yaşattığı anılarıyla hep Ömer’in yanında.Çalışma masasının üzerinde duran annenin fotoğrafına her baktığında nasıl bir kez daha seviyorsun onu değil mi Ömer? Defne...

Şanssız Kızıl Sonya Defne… “Bizim hiç mi sevilecek yanımız yok” gözyaşları boncuk boncuk döküldü gözümden, boğazım düğümlendi. Çocuklarının ona en ihtiyacı olduğu zamanda bırakıp giden, hayallerinin ertelenmesine neden olan daha kundakta anne kokusunu arayan bebeğini, "daha" iyi bir hayat yaşamak için bırakıp giden kadına anne denilir mi? Ama yıkılmadım dedi, bizim kız. Hayellerinin peşinden gitmeye karar verdi. Hayali tasarımcı olmak… Ama maalesef ailesinin yükünü omuzlarına almak zorunda kalarak vazgeçmek zorunda kaldı. Eğer dönmeye niyetin var ise dönme sakın Defne’nin annesi!

Veeee Defne ile Ömer’i bir araya getiren şey oyun değil kadermiş. İki kere ıskalanmış ama son olarak Manu da patlamışJ İlk karşılaşma sahnesine bayıldım desem yalan olmaz. Çarpışma olayı klişe belki ama Ömer’in ağzından çıkanlar nasıl güldürdü bizi. Ömer o kızıl tostlu saça ilk görüşte vurulmuş meğer. İlk başlarda dedim ki nasıl hatırlamadı Defneyi Ömer? Meğer adamın rüyasına girivermiş Çarşamba cadısı..Ah Ömer ah az değilsin sen..(tabiî ki akıllarda ki soru "Manu'da Defne'yi öperken hatırlamışmıydı acaba" oldu).

Anka Kuşu… Ömer’in avuçlarına bırakılan dünyada ki bütün hastalıklara şifa veren bitkilerin yetişme sebebi. Kim bu Anka Kuşu? Bir ara yalancı kuş olarak nitelendirdiği Defne, Ömer’in Defne’si, Ömer’in Anka Kuşu Defne. Birbirlerinin yaralarını iyileştirecek olan Ömer ve Defne…

Bu bölüm beni en çok etkilen karakterlerden biri Neriman. "Meğer Neriman’ın kalbi varmış o da sevebiliyormuş" dedim. "Sen benim doğurmadığım oğlumsun’’ ne güzel sevdin sen Ömer’i. Peki ne oldu bu Nerman’a? Şimdi nerede? Bir an önce dönsün.

Sadri Usta sen de şaşırttın bu bölüm bizi. Ömer’i, Ömer İplikçi yapan Sadri Usta. Her bölüm görmek istediğimiz karakterlerden. Bir bölüm göremesek, "Ömer, Defne’yi alıp Sadri Usta’ya gitse keşke" diyoruz mesela. Ama sen de bir şeyler saklamışsın Ömer’den.

Gelelim İz Hanıma… Sevgili İz ‘‘biz İz’le Ömer’iz’’ dersen bir daha ağzının ortasına vuracağım! Bu geçmişe yolculuk da iz bırakan bir "İz-Ömer hikayesi" göremedim. Gören var mı? Sen ki Ömer’in en zor zamanında İtalya hayali kurmuş, onun yanında olman gereken zamanda bırakıp gitmişsin şimdi gelmiş  ‘‘biz İz ile Ömer’iz ’’. Oldu canım by. (Bir anlık da olsa İz'de bir saplantı olabilir mi Ömer demedim değil.)

Sonuç olarak; geçmişe yolculuk bir anlam da iyi oldu aslında. Karakterleri anlamamız için iyi bir fırsat oldu bizlere. Ömer’in ördüğü duvarlarının nedenini gördük, neden yalana tahammülü olmadığını. Defne’yi ise neden sevgiye güvenemediğini, neden her an terk edilecekmiş korkusu yaşadığını gördük. Tabii ki bu yazılanlar senaristimiz tarafından unutulmaz, bu yolda gidilirse güzel bir Defne-Ömer hikayesi izlemeye devam edeceğiz.

Tam veda edecektim ki asıl bomba olan final sahnesi yazmayı unutmuşum.. Nasıl güzel sahneydi ama sürprizli. Gümbür gümbür geliyor Ömer İplikçi! Hasta hasta bize güzel mesajlar veren ‘‘sıkı durun az kaldı" diyen Barış Arduç, al al olan yanaklarından öpüyorum. Bir an önce sağlığına kavuşmanı diliyorum.

Sevgiyle kalın…
 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER